Hakan AKSAY
Ben Kürt değilim.
PKK’li de değilim.
HDP’li de değilim.
7 Haziran’da oyumu HDP’ye verdim.
İçimde hiçbir kuşku olmadan, büyük bir gönül rahatlığıyla kullandım oyumu.
Yalnızca Türkiye’nin Erdoğan’ın ittiği uçurumdan kurtulması için değil...
Aynı zamanda HDP’nin demokrasi ve barış yolunda doğru politikalar izlediğini, son derece sabırlı ve yapıcı davranarak ilerlediğini, Türkiye’nin geleceğine ilişkin öteki partilerden çok daha isabetli ve güvenilir hedefler belirlediğini düşündüğüm için.
Ve seçim sonuçları beni çok sevindirdi:
Demokrasi güçlerinin tepkisi, en başta da HDP’nin yüzde 10 barajını rahatlıkla aşması diktatörlüğe dur dedi, Erdoğan açısından sonun başlangıcı oldu.
* * *
Seçim sonrası –her ne kadar biraz rahat nefes almış olsam da– tam olarak rahatlayamadım; olan biteni ve herkesi büyük bir heyecanla izlemeye çalıştım.
En çok da HDP’yi.
Doğrusu en çok onu izlerken heyecanlandım/heyecanlanıyorum.
Bazen seçimlerin ardından geçen dönemde “acaba HDP bu sıralarda biraz pasif mi kalıyor?” kaygısını hissettim/hissediyorum.
Bu genç ve umut veren parti, seçim sınavından sonra karşısına çıkacak daha pek çok aşamadan da başarıyla çıkacak mı, diye meraklanıyorum.
Onun içindir ki, HDP’nin 29 yaşındaki çiçeği burnunda Muş milletvekili Burcu Çelik Özkan’ın köy korucularına yönelik söylediği “Bu memleketten defolup gideceksiniz. Bize uzattığınız o keleşi size çevirmesini çok iyi biliriz” sözlerini duyduğumda uykum kaçtı. (Onun küçük yaşta babasını iç savaşa kurban verdiğini ve zorlu bir hayatın içinden geldiğini göz ardı etmiyorum; ama HDP’nin açtığı barış yolunun daha başlarında, üstelik bir milletvekilinin, dahası bir avukatın böyle bir söylem kullanarak en başta parti yönetimini zor durumda bıraktığını anlayacak feraseti gösterememesine üzülüyorum.)
HDP’nin bir başka milletvekili, tecrübeli politikacı Altan Tan’ın bir TV programında, CHP lideri Kılıçdaroğlu için “Demirtaş, 'ben Müslümanım' dedi, aynısını nedense Kılıçdaroğlu'ndan duyamadık.” sözlerini sarf edecek ve CHP için "yerli inek" benzetmesini yapacak kadar patavatsız konuşabilmesi beni çok rahatsız etti. (Onun CHP’yi ve liderini eleştirmesine karşı olduğumdan değil; böylesine yanlış ve özensiz yaklaşımları bu kadar rahatlıkla dile getirebilmesinden dolayı.)
Bazı HDP milletvekillerinin Meclis’teki yemin töreninde, resmî olarak önlerine konan metni aynen telaffuz etmek ve/veya Türkçe yemin etmek istemediklerini duydukça ürktüm ve ürküyorum. (Elbette resmî yemin içeriğini ve başka bir dilde telaffuz edilmesinin yasaklanmasını çok beğendiğimden ve tartışmasız gördüğümden dolayı değil; zafer sarhoşluğuyla ilerde gündeme getirilebilecek konuların hemen bugün ortaya atılmasının doğuracağı olumsuzlukların gündemi nasıl farklı bir yere taşıyacağının gün gibi aşikâr olmasından.)
Nitekim bu üç konu da medyada ve siyasiler arasında seçim sonrasında HDP’ye karşı kullanılan mücadelenin mecraları arasında yerini aldı.
* * *
Sonra düşündüm...
Neden bu kadar heyecanlanıyorum, bana ne oluyor, diye kendime sordum.
Kendime verdiğim cevap şuydu:
Galiba 7 Haziran zaferinin, sanıldığından çok daha önemli bir dönüm noktası olabileceğini düşündüğümden ve hissettiğimden...
Bir yıl içinde ve özellikle son birkaç ayda Türkiye’nin nasıl farklılaştığını, çok farklı etnik ve siyasi kökenli insanların HDP’ye nasıl sempatiyle baktıklarını görüp, bunun çok önemli bir iklim değişikliğinin başlangıcı sayılabileceği kanısında olmamdan...
HDP’nin aynı zeki, titiz ve enerjik tempoyu sürdürürse, olağan şartlarda belki bugün hiçbirimizin tam olarak öngöremeyeceği kadar güçlü bir siyasi alternatife dönüşebileceğini, kısa sürede yüzde 13’ten yüzde 20-25’e tırmanabileceğini ve hatta birkaç yıl sonra seçimleri kazanıp iktidara gelebileceğini ciddi bir ihtimal olarak görmemden dolayı...
Dikkat ettiyseniz yukarıdaki cümlede iki kelimeye dikkatinizi çektim: Olağan şartlarda...
“Olağan şartlarda” derken kastettiğim:
Savaş, diktatörlük, ağır provokasyonlar vs. “dış etkenler” ortaya çıkmazsa...
Ve bir de...
HDP bünyesinde ve Kürt hareketi içinde ciddi sıkıntılar yaşanmazsa...
* * *
Hassas bir konuya girdiğimi ve üstelik “hariçten gazel okuyanlara” gösterilen sabrın genellikle sınıra yakın durduğunu biliyorum.
HDP, Kürt hareketinin içinden çıkan bir parti ve mevcut kitlesinin büyük bölümü Kürt.
Ama seçtiği yol ve son dönemde attığı adımlarla “Türkiyelileşme”açısından devasa adımlar attı.
Belki bir süre sonra herkes onu yalnızca Türkiye partisi olarak tanımlayacak.
Ama bugün HDP hem bir Kürt partisi, hem de Türkiye partisi durumunda.
Kürtlerin mücadele tarihi çok eski.
HDP ise çok genç bir parti.
HDP’nin gücünü pekiştirmesi için, partinin çok kısa bir süre içinde attığı oldukça başarılı adımların en başta kendi içinde ve çevresinde doğru özümsenmesinin zorunlu olduğunu düşünüyorum.
Sanırım HDP’nin ve Türkiye’nin hızlı değişim dinamikleri birçok şeyin tekrar tekrar gözden geçirilmesini, revize edilmesini, geliştirilmesini zorunlu kılıyor.
Başarıların sırları nerede yatıyor? Başarısızlıkların ve zorlukların kaynağında neler var? Bundan sonra nereye ve nasıl gitmeli?
HDP kendini ve amaçlarını tanımlarken sahip olduğu özgür ve zengin kaynakları nasıl daha doğru değerlendirmeli?
* * *
Çok temel bir başka konu da şu: Kürt siyasi hareketinin –ülkenin tarihi şartları içinde kazandığı- üç odaklı yapı, kendi arasında nasıl bir etkileşim ve işbirliği içinde olacak?
Yani “İmralı” (Abdullah Öcalan), “Kandil” (PKK) ve HDP arasındaki ilişkiler nasıl şekillenecek?
Her şeyden önce bu üç bileşenli yapının objektif bir gerçeklik olduğu, kimi zaman ortaya atılan “Öcalan’ın devre dışı bırakılması” ya da “PKK’nin muhatap alınmaması” gibi yaklaşımların gerçekçi ve sorumlu olmadığı ortada.
Bu açıdan –ister durumu yeterince bilmediğinden ya da önyargıların etkisi altında kaldığından dolayı, isterse de kurnaz hesaplarla ve birilerini köşeye sıkıştırma gayretiyle– “Her şeyden önce HDP, PKK’nin silahsızlanmasını sağlasın, gerisini sonra düşünürüz” türü şartları ileri sürenlerin önce bunu anlaması gerekiyor.
Eğer “aydan gelmediler” ise tabii...
İç savaşın ve terörün bitirilmesi konusu yalnızca bize özgü değil. İrlanda, İspanya, Güney Afrika, Kolombiya, Filipinler ve başka ülkelerde de gündeme geldi. Çözüm yolunda ilerleme kaydedenler, her şeyden önce gerçekleri olduğu gibi kabul etme ve uzlaşmanın zorunlu olduğunu içine sindirme sınavını vererek adım attılar.
* * *
Öcalan’ın büyük bir tarihsel ve siyasi otoritesi var. Ancak özgürlüğü yok. Devlet onun dış dünyayla, bu arada PKK ve HDP ile bağlantısını sınırlama ve kesme imkânına sahip.
Kandil, on yıllara dayanan silahlı mücadele demek. Etkisi reddedilmez bir siyasi ve askerî güç demek.
HDP yasal bir parti. Ülkenin yıldızı parlayan ve hızla gelişen dördüncü partisi. Ve kendi içinde birçok siyasi, sosyal, dinsel, kültürel vs. farklı bileşenlerden oluşan bir ittifak.
HDP’nin en büyük sıkıntılarından biri de sık sık yasallığını tartışmalı hale getirmek isteyenlerin kuşku ve eleştirilerine muhatap olması, Öcalan’dan ve PKK’dan bağımsız olduğunu durmadan kanıtlamak zorunda bırakılması.
HDP “İmralı”dan ve “Kandil”den bağımsız mı?
Hem evet hem hayır.
Evet, çünkü çok bileşenli, kendi program ve tüzüğüne sahip, kararlarını kendisi alıp uygulamak durumunda olan bağımsız, legal bir parti.
Hayır, çünkü Kürt hareketinin içinden çıkan ve bugün sahip olduğu deneyim ve gücü büyük ölçüde o hareketten alan genç bir parti. Üstelik HDP, ülkenin en önemli sorunlarının başında gelen Kürt sorununa çözüm arayışını “İmralı” ve “Kandil” ile birlikte yürütmekle yükümlü. Dahası günümüzün özgün şartlarında devlet ile “İmralı” ve “Kandil” arasında aracılık etme misyonuna sahip.
Öte yandan HDP’nin seçim başarısı, Öcalan’ın ve PKK’nın geleceğini radikal olarak etkileyebilecek bir pencereyi aralamış durumda.
Kürt direniş hareketinin on yıllardır verdiği mücadelenin kamuoyu desteği – en azından seçimlerde kullanılan oy düzlemindeki verilerle ifade etmeyi denersek – yakın zamana kadar oldukça sınırlıydı.
2014 Martı’ndaki yerel seçimlerde BDP yüzde 4,5 oy almışken, aynı yılın Ağustos ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş’ın oy oranı yüzde 9,8 oldu; 7 Haziran 2015’de Demirtaş’ın lideri olduğu HDP’nin oy oranı ise yüzde 13’ü aştı.
Seçmen desteğinin 15 ayda 3 kat artması dünyada çok sık rastlanan bir şey değil.
Bu, aynı zamanda uzun savaş yıllarının toplumsal desteği ile göreceli kısa bir çatışmasızlık döneminde yaratılan desteğin farkını göstermesi açısından da üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
* * *
Yazının ikinci bölümünü izninizle yarına bırakıyorum.
@AksayHakan
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025
13.02.2025
16.01.2025
9.01.2025