Hakan AKSAY
Putin sürpriz bir hamle yaparak Suriye’den Rus askerî güçlerinin çıkarılacağını açıkladı.
Kafalar karıştı.
Ne oldu, savaş bitiyor mu?
Rusya Esad’ı terk mi ediyor?
Gücü tükendi, parası bitti de sahadan çekiliyor mu?
Yoksa Moskova ile Washington gizlice anlaştı mı?
Sakın işin içinde başka bir iş olmasın?
Bu ve benzeri soruların haddi hesabı yok.
Rusya, 30 Eylül 2015’te “aniden” Suriye’deki savaşa girmişti. Aradan 5,5 ay geçtikten sonra yine “aniden” savaştan çıkma hamlesi yapıyor.
Peki, ne oldu bu süre içinde?
Özetlemeye çalışalım.
5,5 ayda gelinen aşama
1. Kendi açıklamalarına göre, Rusya Hava Kuvvetleri bu sürede 9 bini aşkın sorti yaparak 10 bin kilometrekarelik bir alanda 400 kadar yerleşim yerinin kurtarılmasını sağladı.
2. Eylül ayında koltuğu sallanmaya başlayan Esad’ın konumu ülke içinde ve uluslararası siyasette pekişti; Suriye Ordusu silah ve moral bakımından gücünü toparladı.
3. Rusya, Tartus (deniz) ve Hmeymim (hava) üslerinde büyük bir askerî bir potansiyele sahip oldu.
4. IŞİD tehlikesi yok edilemedi, ancak zayıflatıldı. Özellikle de finans kaynaklarına, petrol üretim ve satış imkânları ile silahlanma kanallarına önemli darbe indirildi.
5. “Ilımlı” oldukları söylenen muhalefet büyük ölçüde dağıtıldı; bunların bir kısmı “radikalleşti”, ötekiler de Esad birliklerine yöneldi veya pasifize oldu. “Ya IŞİD ya Esad” seçeneği öne çıktı.
6. Radikal İslamcıların saflarında savaşan 2 bin kadar Rusya vatandaşının öldürüldüğü bildirildi.
7. Rusya bu 5,5 ayda minimum kayıp verdiğinin altını çiziyor: Sadece 4 ölü (Bunlardan ikisi Türkiye’yle ilgili: Düşürülen uçağın pilotu ve kurtarma ekibinden bir kişi) (Bu arada Sina Yarımada düşürülen Rus yolcu uçağını hatırlatalım. Geçenlerde düşürülen MİG-21 uçağıyla ilgili soru işaretlerini de bir kenara yazalım).
8. Moskova açısından öne çıkan bir başka konu da, Suriye savaşı sırasında kazanılan deneyim ve yeni kuşak Rus silahlarının (askerî becerilerinin dışında ticari değerleri de önemli) başarıyla denenmiş olması.
9. Ekonomik sıkıntılar yaşayan ve savunma bütçesini yüzde 10 daraltmak zorunda kalan Rusya’nın, savaşın her günü için 2,5 milyon dolar harcadığı söyleniyor.
10. Kremlin, savaşa girerken bunun “geçici bir harekât” olduğunu söylemişti. ABD başta olmak üzere birçok ülkede “Suriye’nin Rusya açısıdan yeni bir Afganistan olacağı” beklentisi yoğun(du).

‘Çekilme’ mesajı kimlere ne diyor?
11. Ukrayna-Kırım anlaşmazlığında Batılı başkentler ile ilişkileri gerginleşen Moskova, Suriye’de – zaman zaman yine anlaşmazlıklar yaşasa da – ABD başta olmak üzere Batı ile diyalog ve işbirliği fırsatları yaratmasını bildi.
12. Rusya’nın son dönemde Suriye’de yaşanan gelişmelere ağırlığını koyduğu ve askerî-siyasi açıdan büyük ölçüde belirleyici olduğu kabul gördü. (Kimilerine göre, Putin gelecek Temmuz ayında ekonomik yaptırımların hafifletileceğini veya kaldırılacağını umuyor).
13. Sıkıntılı bir şekilde ilerleyen Cenevre görüşmelerinin tam da yeniden başlama aşamasında Rusya’nın bu “çekilme” açıklaması, onun konumunu güçlendiren ve barış çabalarına desteğini ifade etmesi açısından altı çizilen bir jest olarak algılanıyor.
14. Bir başka mesaj da “dostlara”. Kısa süre önce Esad’ı aleni olarak eleştiren Moskova, yeri geldiğinde Rusya'nın çıkarlarını koruyacak bir başka Suriye lideriyle ilerleyebileceğinin sinyalini veriyor. Bu, aynı zamanda Esad’a daha sıcak bakan ve son dönemde Rusya’dan farklı açıklamalar yapan İran’a ve Hizbullah’a yönelik bir uyarı.
15. Savaşın önemli bir bileşeni de “enformasyon ve propaganda cephesi”. Putin şu anda, minimum kayıpla savaş bölgesinden çıkma kararı alarak bunu hem uluslararası alanda hem de ülke içinde bir “zafer” olarak gösterme şansına sahip (Suriye’den ilk olarak dönen uçaklardan inenlerin Rusya’da nasıl karşılandığını görseydiniz, meselenin “içeride” getireceği puanları hissedebilirdiniz).
Rusya, Suriye’den çekiliyor mu?
16. Putin’in açıklaması Rusya’nın tümüyle Suriye’den çıkacağı anlamına gelmiyor. Sadece orada sahip olduğu askerî gücün bir bölümünü geri çekeceği anlamına geliyor. Üstelik dün başlayan geri çekme operasyonunun takvimi henüz belli değil. Herhalde günler ve haftalar değil, aylar alacak (yıllar alması, “Afganistanlaşma süreci” olurdu). Dahası iki Rus üssü (Tartus ve Hmeymim) kalıyor. Muhtemelen S400 füze savunma sistemi de. Bir adım daha atalım: “Gerektiğinde” Rus uçaklarının Suriye’ye dönmesi an meselesi. 2-3 saatlik uçuş mesafesi.
17. Putin’in bu kararı ABD için bir sürpriz mi oldu, yoksa bekleniyor muydu? Rus liderini tanıdığımız kadarıyla açıklamasının Washington’u da şaşırtmış olması ihtimalini var sayabiliriz. Bununla birlikte Moskova’nın bu kararında sadece yukarıdaki bazı maddeler değil, aynı zamanda Batı ile yaptığı pazarlıklarla anlaşmalar (veya anlaşma süreci) etkili olmuş olabilir. Hangi konuda? Bilmiyoruz. Belki Suriye ile ilgili bir paylaşıma uygun olarak. Belki ekonomik yaptırımların geleceğiyle ilgili. Belki Ukrayna’da verilecek bir taviz karşılığı. Belki Suriye’ye girmek isteyen Türkiye’nin ABD tarafından engellenmesi sözü karşılığında. Ya da başka bir konuda.

Rusya, Türkiye ile savaştan kaçındı mı?
18. Dün internette, özellikle de Rus sitelerinde Putin’in bu kararı neden aldığı ve neden şimdi açıkladığı üzerine belki de yüzlerce yorum ve tahmin yayımlandı. Bunlar arasında Türkiye ile ilgili olanlar da vardı. Belki de en önemlisi (geçen haftaki yazımda da dile getirdiğim gibi) gelişmelerin Rusya ile Türkiye arasında savaş tehlikesi doğurmasıyla ilgiliydi. Erdoğan yönetiminin Ankara’daki terörü bahane ederek Suriye’ye gireceğini, bunun Rusya’yı yalnızca Türkiye ile değil NATO blokuyla karşı karşıya bırakabileceğini vurgulanlar vardı. Üstelik Ukrayna’daki savaşın sürdüğü, diğer yandan Polonya ve Baltık ülkeleri ile ilişkilerin gerginleştiği koşullarda... İddiaya göre, Putin artıları eksileri değerlendirdikten sonra “Suriye’den çıkış” açıklamasını yaptı.
19. Rusların yaptığı açıklamalarda, IŞİD’e indirilen darbelerle ilgili olarak “Türkiye ile iletişiminin kesilmesi” ve “petrol ticaretinin engellenmesi” özellikle vurgulandı. Ayrıca Rusya, izlediği siyasi ve askerî çizgiyle Türkiye’nin Suriye politikasının çökertildiğini kaydediyor. Uçağın düşürülmesi anından itibaren benzer bir askerî hamle ile “intikam” alınması isteği Rus medyasında çok dile getirildi. Ancak yukarıdaki iddianın sahipleri, şu anda Türkiye ve arkasındaki NATO’yla çatışmanın doğru olmayacağı, ayrıca olası bir savaş ortamında Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik bir tehdidin uzun vadede Moskova’nın çıkarına hizmet etmeyeceği görüşünde. Üstelik Rusya bir adım geri çekilerek Suriye Kürtlerine saldırmak isteyen Türkiye’nin, yakın müttefiki ABD tarafından yola getirilmesinin şartlarını yaratmış da olabilir. Tekrar ediyorum, bu, bazı Rus sitelerinde dile getirilen bir iddia.
20. Son olarak kendi görüşümü ekleyerek bitireyim. Bu 5,5 ayın en büyük kayıplarından biri de, kuşkusuz, Türkiye-Rusya ilişkilerinin bozulması oldu. Putin’in “Suriye’den çıkma” kararı, bu açıdan kendiliğinden bir değişme yaratmıyor. Ama Erdoğan-Davutoğluyönetiminin Suriye’ye saldırarak “gerekirse Rusya ile kapışma”eğilimi içine girmesini zorlaştırıyor. Arkalarına bir şekilde ABD’yi almanın yollarını bulduklarını düşünüyorlarsa bile. Çünkü ne olursa olsun Putin’in açıklaması savaştan değil barıştan yana bir adım. Dünyada da böyle okunuyor bu karar.
Eğer Suriye’de barış süreci güç kazanırsa, her alanda maceracı ve provokatif girişimlerden uzaklaşılması ve diyalog yoluna girilmesi için uygun bir ortamın oluşması kolaylaşır. Türk-Rus krizinin çözümü için her iki tarafın da artık daha fazla gecikmeden atması gereken adımlar vardır. Bu adımları da bir başka yazıda ele alalım.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025