Hakan AKSAY
Tanya'ya mektup: Bugün senin ölümünün dokuzuncu günü...
19.11.2018
1416
Sevgili Tanya,
Arkadaşım, meslektaşım, bir dönem birlikte televizyon programı sunduğum iş ortağım.
Bugün senin ölümünün dokuzuncu günü.
Buralardan çok uzakta ve taze kazılmış bir Ortodoks mezarının içinde, başındaki bir sürü insanla bir kez daha vedalaşıyorsun.
Muhtemelen kar yağıyordur şimdi Belarus’ta.
Ablan gömüldüğün günün karlı fotoğraflarını yollamış, “Doğa bile Tanya’nın arkasından ağladı” diye yazmış altına...
* * *
Ne kadar oldu görüşmeyeli?
Sanırım 1 Kasım 2017’de, senin Rejans’taki 38. doğum gününde düzenlediğin şiir dinletisinde görüşmüştük en son.
Davetiyen işte burada:
“Tatyana Krasovskaya Yavuz... 1.11.2017, 16.30...” “Her şey hakkında ve ölümün kıyısında birazcık da hayat hakkında” diye yazmışsın davetiyende...
“Ölümün kıyısında...”
Ne kadar uzun süre geçirdin sen “ölümün kıyısında”, benim güzel arkadaşım?
Yedi yıl mı? Daha mı fazla?
Hayatta kalmak için neredeyse her yöntemi denedin. “Modern tıbbın yanı sıra alternatif tıptan da, hatta şarlatanlardan bile medet umdum” demiştin bana bir keresinde. Yaşamdan ve iki kızından ayrılmamak için öylesine direndin ki! Ben senin kadar mücadeleci birini görmedim, belki de hiç göremeyeceğim.
Sen tanıdığım birçok insandan ve bu arada benden çok daha fazla seviyordun hayatı...
Kaç ülkeye ve kaç kente gittin kanseri yenebilmek için...
Gündüz kemoterapi alıp gece dönüş yolunda bindiğin Tel-Aviv-İstanbul uçakları seni hatırlar mı acaba?
* * *
Sevgili Tanya,
Öylesine uzun zaman geçti ki görüşmeyeli...
Yok, hayır, aslında geçen gün ben seni gördüm.
Altı gün önce.
Sen açık tabutun içinde uyuyordun.
Ne kadar küçülmüş, ne kadar zayıflamıştın...
Ve çektiğin acılar nasıl da teslim almıştı yüz ifadeni...
Galiba sonunda kurtulmuştun.
Ama biz geride kalıp hâlâ yaşamaya devam edenler, bir türlü anlayamadığımız ölümün sadece tek bir cephesinden bakarız gidenlere. Ve onları bir daha göremeyecek olma duygusuna tutsak oluruz. Biraz da kendimiz için ağlarız sizlerin arkasından...
Ben de birkaç kez ağladım pazartesi günü İstanbul’un ucube bir sokağında seninle vedalaşırken.
O eski halim yok artık; kurşunlandığında ve bıçaklandığında gülüp geçen delikanlı ben miydim!
Şimdi neredeyse dokunsan ağlıyorum.
Ve gücümü toplayıp dokundum. Senin babana dokundum. Bana döndü. Birkaç kelime söylemeye çalıştım. Beceremedim. Birkaç dakika sonra onun beni yatıştırmaya çalıştığı bir yerden devam ettim hayata.
Ablanla da benzer bir sahne olmak üzereydi, zor atlattım.
Annene başsağlığı dilemek için törenin sonuna kadar bekledim. Pek konuşmadan onun ellerini avuçlarıma alıp sonra yine saçmalamadan hızla oradan kaybolmayı seçtim.
Arkama bakmadan hızla Beyoğlu’na doğru koşturdum.
* * *
Beyoğlu’nda beni seninle tanıştıracak olan Olga’nın belirlediği saate yetişebilmek için koşturuyordum.
Sanırım 4-5 yıl önceydi.
Sohbet ettik. Seninle ilgili ilk izlenimlerimden birini çok net hatırlıyorum: “Bu kız, gerçek gazeteci!”
Ve ondan birkaç yıl sonraki o “iş görüşmemiz” canlanıyor gözümde.
Tele1’de Rusya odaklı bir televizyon programı yaparken yayın sürem artınca çoktandır aklımdaki bir şeyi gerçekleştirme kararı almıştım: Yanıma Türkçe konuşabilen bir Rus gazeteci alarak programı birlikte sunmak.
Tanıdıklarım içinde en uygun aday sendin.
Teklif ettiğimde şaşırdın. Sevindin. Hemen konsantre oldun.
Ve ilk ayrıntılı görüşmemizde bana “laf arasında” sorunundan bahsettin: Kanserdin. (Hem hastalık, hem de hastalığa yakalanan insan için aynı kelimeyi kullanmak ne kadar vahşi!)
Ben de hangi aşamada olduğunu, doktorların sana ne kadar şans verdiğini anlamaya çalıştım.
Merakımı hissettin ve gülerek cevapladın: “Doktorların dediğine bakarsan 2-3 yıl önce ölmem gerekiyordu.”
Ben de güldüm. Sonra bir sesizlik oldu. Ne diyeceğimi bilemediğimden dolayı sana teşekkür etmeyi denedim, “samimiyetin için”...
Seninle birlikte çalışmak da çok güzeldi, dertleşmek de.
“Gerçek gazeteci”, gerçek bir insan ve dost olmuştu benim için. Ve iç dünyasına, inceliğine, fedakârlığına, inanılmaz manevi gücüne hayran olduğum “gerçek bir Rus kadını”...
* * *
Ölümünden sonra Whatsapp yazışmalarımızı okudum tekrar. Bana gönderdiğin sesli mesajları dinledim. O zamanlar göremediğim bir şeyler aradım.
Ne kadar çok şaka varmış o yazışmalarda... “Ölümün kıyısında” olan birisi için ne kadar şakacıydın, Tanya!..
Son aylarda birkaç kez görüşmek istemiştim. “Pek görüşecek halde değilim” diye kibarca reddediyordun beni.
Bir şeyler söylemenin ve yazmanın dışında senin için hiçbir şey yapamamak bana kendimi suçlu hissettiriyordu.
En son 17 gün önce, 1 Kasım’da yazmıştım sana:
“Doğum günün kutlu olsun, sevgili arkadaşım. Seni çok özledim.”
Kaç gün geçti, “okundu” işareti bir türlü belirmedi bu mesajımın yanında.
Sonra o cumartesi dört hecelik kısa haber geldi:
“Tanya öldü.”
Pazartesi vedalaştık seninle.
Ve “okundu” işaretinin yeşili yandı birden. Telefon baban Valera’daydı artık.
Ertesi gün vasiyetinde istediğin gibi, ninenin ve dedenin mezarına komşu olman için memleketine götürdüler seni.
Karlı bir havada gömdüler.
Ve bugün senin ölümünün dokuzuncu günü...
Belarus’un Mogilev kentinde taze kazılmış bir mezar başında sevdiklerin seninle vedalaşıyor.
Ve belki de yine kar yağıyor.
* * *
Bense önümde senin Facebook sayfan açık, öyle oturuyorum saatlerdir...
Her bir kelimeyi ağır bir taş gibi yüreğimden sökerek bilgisayar ekranına aktarmaya çalışıyorum.
Ve her tıkandığımda, senin sayfanın tepesine yerleştirdiğin fotoğrafa bakıyorum:
Karlar içinde bir çiçek...
Kardelen...
Kara, kışa, soğuğa aldırmadan mücadele etmesini, toprağın içinde boy verip yaşamasını, yüzünü güneşe dönmesini becerebilen, narin görünümlü ama çok güçlü bir çiçek...
Facebook’ta sahiplerinin ölümlerine aldırmadan varlıklarını sürdüren kimsesiz sayfalara biri daha eklendi.
* * *
Yazı bitti.
Sen öldün.
Sayfa kaldı.
Son noktayı koymadan sayfada seninle ilgili notlardan biri çarptı gözüme. İçinde senin yazdığın bir şiir vardı. Bir yerinde şöyle diyorsun (umarım çok fazla yüzüme gözüme bulaştırmadan Türkçe’ye çevirebilirim):
Ölüme 100 öpücük
Doktor kelimeleriyle yaylım ateşi açıldı üzerime,
Telefondan isabet aldım.
Bu ruhsuz ses tonuyla yola çıkan ölüme
Hiç de hazır değildi yüreğim.
Kafamda bir uğultu hissettim.
Yanağımda ise ebediyete kadar kalacak
O ilk öpücüğünü ölümün...
Kaçmaya çalışmadım, tartışmadım.
Sadece gözlerinin içine baktım ölümün.
Karanlığa direnmedim, bir ışık yaktım.
Geriye bakmadım.
O zamandan beri hep yanımdadır benim.
Şimdiyse artık omuz omuzayız.
Bazen kulağıma fısıldar ısrarla:
Haydi artık gidelim, kalksana!
Galiba arkadaş olduk biz ölümle.
Hatta söyleyebilirim onu sevdiğimi bile.
Onun da öpücükleri eskisinden şefkatli, hissediyorum.
Sanki onda en yakınımı görüyorum.
Ondan daha sadık ve dirençli kimseyi bilmiyorum.
Belki de onun ardından gölgelere karışma vaktidir?
Kim bilir, belki de o benim ışığımla birleşir...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025