Hasan Bülent KAHRAMAN
Osmanlı çağlarında fazla kullanılan bir deyimdi, rüzgâr (ruzigâr). Devletin bir kuş olduğuna inanılan o ortamda tacın ve tahtın da bir rüzgârla ortadan kalkacağına, kaderin bir rüzgârla yön değiştireceğine inanılırdı. Divan edebiyatı bu görüşü yansıtan sayısız örnekle doludur.
Ne yazık ki Türkiye'de de bir rüzgâr esti ve taç ve taht yerinde duruyorsa da devlet işleyişi alt üst oldu. Kimi şimdi bunu "fetret devri"ne benzetiyor kimi başka bir adla tanımlıyor. Ama gerçek şu ki, içinde yaşadığımız günler hızla bir devlet bunalımı üretti. Onun tam ortasında yaşıyoruz.
Sadece Camia ile hükümet arasında cereyan etmiyor bu kriz. Ondan daha fazlası var. Kendisini üç noktada gösteriyor.
***
Birincisi, bizzat Başbakanın açıklamasıyla gücünün ne boyutlarda olduğunu öğrendiğimiz "paralel yapı" devleti ortasından ikiye bölmüş durumda. Polis, yerine göre devletin diğer organlarından gelen talimatları ne dinliyor ne uyguluyor. İki grup da pusuya yatmış diğerinin açığını bekliyor. Bulduğu ilk fırsatta ötekini haklayacak. Bu bir yönetim krizidir. Şartları çok ağırdır. Bir o kadar da tehlikelidir. Hükümetin ne yapıp edip bunu aşması gerekir.
İkincisi HSYK gibi bir sorun duruyor orta yerde. Haklılık-haksızlık tartışması bir yana bu sorun devleti şu anda kilitlemiş durumda. HSYK'nın dönüştürülmesi ciddi ve ağır sonuçlar üretecek. Söz konusu sonuçların başında bitmez tükenmez hukuk devleti tartışmaları gelecek. Bu da en az önceki kadar ciddi bir sorundur. Giderek de rejim tartışmasına kapı aralayacaktır. Hele Meclis Başkanı'nın yaptığı açıklamalar hatırlanacak olursa... Meclis Başkanı, "bu nasıl hukuk devleti" diye sormaktadır. Bu derecede açık bir sorgulamanın ciddiyetini daha fazla tartışmanın anlamı olabilir mi?
Üçüncüsü, parlamento krizidir. Türkiye'de parlamento her şeye rağmen bir dayanaktır. Özellikle 2002-2007 döneminde oy-sandalye sayısı arasında görülen ve demokratik teamülleri zorlayan ilişkiye rağmen parlamentonun meşruiyetine dair bir sorgulama yaşanmadı. Tersine, parlamento her şeyin üstünde kabul edildi. Çünkü parlamentoyu oluşturan mekanizma Türkiye'de demokrasinin tek unsurudur.
Son dönemde hızla bu "dokunulmazlığın" dışına itiliyor parlamento. Nedeni çok açık: anayasa. Türkiye'de, kabul edelim, bugün, anayasasız bir toplumuz. Ortada metin olarak bir anayasa var. Yasa olarak bir anayasa var. Ama o anayasa kimseyi tatmin etmiyor. O anayasayı kimse benimsemiyor. Bu parlamento boşluğu yeni bir anayasa yaparak doldurabilirdi. Büyük beklenti oydu.
Şimdi ise gene Meclis Başkanı anayasa yapmakla yükümlü komisyonun işlevini daha fazla yerine getiremeyeceğini görerek o işin bittiğini, komisyonun işlevini yitirdiğini açıkladı. Neredeyse tek sorumluluğu anayasa yapmak olan bir parlamento kendisine yüklenen bu görevi yerine getiremeyerek büyük yara almıştır. Bu hükümeti de muhalefeti de kuşatan bir durumdur. Sorun da bütün parlamentonun bu yapı içinde bu ağır sorumluluk altında ezilmesidir.
***
Böyle bir tablodan kimsenin memnun olmayacağı malum.
Oysa Türkiye konuyu yolsuzluk açısından tartışıyor. Hiç önemsiz olmadığı söylenemeyecek ve hemen bir meşruiyet bunalımı doğurabilecek o problemin ama bir hassas özelliği var Türkiye'de. Bu ülke devlet, parlamento, yönetim, meşruiyet krizlerinin doğmadığı bir ortamda yolsuzluğu önemsemez. Şüphesiz yanlış, şüphesiz ayıp, şüphesiz çok sorunlu bir tutum. Ne yapalım ki öyle ve bunu açıklayacak sosyo-kültürel ve ekonomik araçlara sahibiz.
Fakat şu da bir gerçek ki, yukarıda saydığım krizlerin bırakın tamamını herhangi birinin yaşandığı bir ortamda yolsuzluğun ağırlığı çarpıla çarpıla büyüyecektir.
"Mücadelesini" sürdürürken iktidar bu noktalara dikkat eder mi lütfen?..
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025