Hasan Bülent KAHRAMAN
Süleyman Demirel yüz yıla yaklaşan ömrünün 70 yılını siyaset ve devlet işleriyle meşgul olarak geçirdi. 30 yaşında zamanının en prestijli memuriyetlerinden biri olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne getirilmişti. Çok parlak bir bürokrat olduğu, bugün ondan dolaylı olarak bahseden ve ‘iç bilgileri’ açıklayan hatırlarda dahi somutlaşmıştır. O başarının ardından bu defa Başbakan oldu. 1965 yılının Türkiye’sinde Demirel’in o kadar genç ve siyasette o derecede tanınmayan birisi olarak Başbakanlığa gelmesi elbette ilginçti. Bugün de ilginçtir. O andan itibaren ne derecede başarılı olacağı bekleniyordu.
Oysa Demirel ilk siyasal başarısını henüz Başbakan değilken, milletvekili olmadığı için Meclis oturumlarına bile katılamadığı AP Genel Başkanlığı döneminde kazanmıştı. Genç Demirel yılların kurt ve dev politikacısı, sonradan bana ‘nasıl çekinmezsin kardeşim’ diye bahsettiği İsmet İnönü kabinesini bir sağ koalisyon kurarak devirmişti. Bu, birçok nedenden ötürü hayli güç bir adımdı ve Demirel başarmıştı.
Güçtü, çünkü o 1964 yılından dört yıl önce kanlı bir askeri darbe olmuş ve Başbakan Adnan Menderes asılmıştı. Başbakanlığa aday bir politikacının bu olayın tedirginliğini üstünde duymaması olanaksızdı. İkincisi, İnönü, kendisini Cumhuriyetin ve ordunun ‘sahibi’ olarak görüyordu. Öyle de görülüyordu. Onu devirmek başlı başına bir ‘kalkışma’ olarak yorumlanabilirdi.
Sağ siyaseti bir araya getirdi
Demirel bu hamlesiyle iki şey kazanmıştı. Önce siyasal rüştünü ispat etmiş, siyasete yeni girmiş bu genç politikacının daha çok şeyler başarabileceğini göstermişti. İkincisi, Demirel, dağınık bir halde bulunan, kanatları olan sağ siyaseti bir araya getirebilmişti. Bunun semeresini de ilk seçimlerde büyük bir oy elde ederek Başbakan olmasıyla görecekti.
O günden sonra Demirel’in Türk siyasetinin sağ kanadı üstündeki hâkimiyeti sürekli oldu. 1971 darbesi ile siyasetin normal seyri kesintiye uğradıktan sonra 1973 yılında demokrasiye dönüldüğünde ortada hâlâ bir koalisyon hükümeti vardı. Dağıldı. Onu izleyen ikinci bir koalisyon hükümeti de başarısız olunca Demirel kendi dışındaki sağı birleştirmeyi başararak 1975 yılında 1. Milli Cephe (MC) hükümetini kuracaktı. 1977 seçimlerinden sonra da 2. MC hükümetini.
Bu hükümetlerin kompozisyonu Demirel’in siyasal kişiliği ve siyaseti hakkında önemli ipuçları barındırıyor.
Birincisi şu ki, Demirel’in 1965-1980 arasında siyasette kaldığı dönem Soğuk Savaş yıllarıdır. O da köy kökenli, sağdan gelmiş bir siyasetçi olarak Soğuk Savaş’ın en önemli tezi olan ‘komünizm’ korkusuna sonuna kadar inanıyordu. Bütün siyasetini muhafazakâr-mukaddesatçı bir çizgide yürütüyordu. Bu iki kavramı da Türkiye’de yaşayan büyük çoğunluğun ortak değerleri olarak görüyordu. Kendisi de 1940’ların radikal milliyetçiliğini yaşamıştı, 1950’lerin dine yüzünü yeniden çeviren muhafazakâr siyasetinin bir parçası olmuştu. 1965’i bu çizgide, bir orta-sağ proje olarak götürmek, ilerletmek düşüncesindeydi. Ekonomik büyüme ve kalkınmayla bütünleşmiş temel sağ değer vurgusunun kendisini sürekli olarak iktidarda tutacağına inanıyordu. Adalet Partisi’ni köylülüğün ve taşra burjuvazisinin partisi olarak konumlandırıyordu.
Oysa Türkiye sağı değişiyordu. Önce 1960’ın sonrasında, 1940’ların radikal/ırkçı-Turancı milliyetçiliğinden gelen ve 1960 darbesinin içinde olan Alparslan Türkeş kendi partisini kurmuştu. Bu oluşum bazı birleşmelere ve dönüşümlere bağlıydı. Ardından 1969’de Necmettin Erbakan dinsel/İslamcı sağın başına geçmişti. Demirel’in misyonu bunları eritmek, kendi partisinde birleştirmekti. Bunu 1980 yılına kadar yapamayacak, onun yerine iki defa, belirttiğimiz koalisyonları deneyecekti.
Sağdaki bu oluşumlar Türkiye’deki toplumsal yapının değişimiyle ilgiliydi. Köylülük çözülüp orta sınıflar yeni kentliler halinde toplumsal ağırlıklarını ortaya koyunca sağ siyaset de farklılaşıyor, kendi içinde çatallaşıyordu. Hemen belirtelim ki, sağ siyasette ilk büyük kırılma aslında 1970 yılında 40 milletvekili AP’den ayrılınca başlamıştı. Bunun nedeni daha sonraki gelişmeleri de açıklayabilecek kadar güçlüydü. Türkiye artık büyük sermaye-küçük sermaye ilişkisine tanıklık ediyordu. Demirel, köylülükle ve onun değerleriyle ilişkisini korumakla birlikte siyasal sınıf olarak büyük sermayeyle ilişki kurmuştu. Sonradan Demokratik Parti adını alacak 40 milletvekili hareketi küçük sermayenin büyük sermayeye karşı ilk direnişiydi. Daha sonra İslamcı sağ Türkiye’de daima bu çizgide kalacak, Anadolu sermayesiyle bütünleşecekti.
Demirel ise o yönde ilginç bir kader yaşadı. 24 Ocak kararlarıyla birlikte kesinkes büyük sermayeyle bütünleşti. Fakat 12 Eylül sonrasında Demirel’in bu mirasını Anavatan Partisi (ANAP) üstlendi. Büyük sermaye doğal olarak küçük sermayeyi, kentli burjuvazi kırsal alanı ezince bu defa Demirel 1987 sonrasında bir kere daha onların temsilcisi olarak halkın karşısına çıktı ve seçimi kazandı.
Ne var ki, kısa sürede yeniden eski siyasal ittifaklarına döndü. Yeniden büyük sermaye ve kentlilikle ittifak kurdu. Ama artık köprülerin altından çok sular akmıştı. Dünya değişmişti. Yeni dünyanın siyaseti kimlik politikalarıyla iç içeydi. O arada da Anadolu sermayesi kendisine yeni temsilciler bulmuştu. 1990’larda İslamcı sağın yükselişi bu iki olgunun üst üste çakışmasıyla ilgilidir ve Demirel bunu kabul etmiyordu.
Demirel bir Cumhuriyet projesiydi
Etmiyordu, çünkü Demirel, bir görüşmemizde, ‘siyasete köylüyle devleti barıştırmak için girdim’ demesine rağmen ve Cumhuriyet’in din alanındaki belli başlı uygulamalarına karşı çıkmasına rağmen aslında bir Cumhuriyet projesiydi. Onun okullarında okumuş ve onun laiklik anlayışını, pozitif laiklik şeklinde revize ederek benimsemişti. Değer sistemini o çerçevede oluşturmuştu. Demirel, Amerikan tipi laikliğin ilk temsilcilerinden biriydi. Yani Batılı ve muhafazakârdı/Müslümandı.
Buna mukabil Müslümanlığın ağır bastığı noktalarda Batıcı-Kemalist devletin temel değerlerine dönüyordu. 28 Şubat sırasındaki tutumunu açıklayacak önemli faktör budur. Bu sağ anlayış orta-sağ idi ve Menderes’ten beri devam ediyordu. Müslümanlığından ödün vermiyordu ama Batılı laiklik anlayışından da ödün vermiyordu. Örneğin zamanında çok tartışılmış başörtüsü konusunda onun toplumsallaşmasına Demirel de en az CHP kadar karşı çıkacaktı. Bu anlayışıyla askerlerle aynı çizgide buluşabilecekti.
İşin ilginç yanı bu çizginin sosyolojik uzantısıdır. Demirel ve kendisi gibi düşünen DP-AP çizgisinin yönetim kadroları, elitleri, zamanla CHP’ye kayacak, fakat taban 2002 öncesinde RP’ye, 2002 sonrasındaysa AK Parti’ye gidecekti. AK Parti ise Kemalist doktrini tümüyle reddedecek, modernliği pozitif laiklikte arayacak ve bunu kamu normu haline getirecek, sınıfsal ittifakını ise Anadolu’daki sermayeyle yapacaktı. O noktadan sonra Demirel’in sağda liderlik yapma şansı da devre dışı kalacaktı. Bu aynı zamanda orta-sağla askerler arasında kurulan yeni ve garip bir ittifaktı. O güne kadar sağa karşı gerçekleştirilmiş Kemalist darbeler, o tarihten sonra orta sağla birlikte İslamcı sağa karşı gerçekleştiriliyordu.
Demirel’in ölümüyle birlikte bir dönemin kapandığı rahatlıkla öne sürülebilir. Demirel, Batıcı, kalkınmacı, büyümeci, modernleştirici sağ iktidarların çok yetenekli, olağanüstü başarılı, ömrünü hizmete vakfetmiş politikacısıydı. Siyasal pragmatizmi kendisine şiar edinmişti. Kendisinden sonra gelişen ve Türkiye’ye 1990 sonrasında damgasını vuran sağ hareket önemli ölçüde onun yarattığı Anadolu hareketinin bir sonucuydu. Bu diyalektik bir çelişkiydi ve bir noktadan sonra kendi aleyhine de işlese, Demirel’in başarısının en önemli göstergesiydi.
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024