Hasan Bülent KAHRAMAN
Eh, ne yapalım, bazen böyle olur. Birisine (gizli) bir tutku geliştiririz. Bu daha çok (gizli) hayranlıktan kaynaklanır. Duygumuzun karşılığı olmadığından bu defa hayran olduğumuz kişiyi bir tür tepki nesnesine dönüştürür, uğraşır dururuz kendisiyle. Ona duyduğumuz öfke aslında kendimize yöneliktir falan... Ama, gelin, Nuray Mert'in çoğu zaman adımı vermeyerek hakkımda yazdığı yazıları okurken bir yandan gülümseyip bir yandan anımsadığım şu psikanalitik düşünceleri bir tarafa bırakayım ve asıl konuya geleyim.
'Ah Bu Tarihin İki Yüzü' başlıklı yazıma bir 'nazire' mi desem, bir 'tariz' mi desem, Mert bir şey yazmış. Hayli yukarıdan bakarak, her şey kendisinden sorulur yalancı edasıyla, paldır küldür girdiği yazıda, galiba kendisine yakışan ama 'akademik unvanına' yakışmayan bir derbederlik içinde saçmış savurmuş, esmiş gürlemiş.
Beni, tam anlayamasam da, 'Lozan'a hayır diyenler' arasına katıyor, galiba biraz da neo-Osmanlıcılıkla suçluyor. Ama yazının başında bizdeki solcuların sağ kesimin duygu dünyasını anlamadığını, pek bilmeden ama hayli bilmiş bir biçimde, galiba bu da onun bir karakter özelliği, yazıyor.
Hemen cevap vereyim. Bu neo-Osmanlıcılık meselesi elbette gündemde. Fakat maalesef bu Mert hocamızın pek bilmediği bir husus var. Ben belirteyim, o yazıda da değinmiştim, kavram sonradan kendisine muhafazakâr diyen çevreler tarafından gayet mahcup biçimde ele alınsa da (ki, bazı sağ çevreler de şiddetle reddetmiştir) esasen bir 'sol' (çevre) kavramıdır.
Şaşırmayın, böyle esip ama yağamamak tavrını bir tarafa bırakarak bakarsanız, işte kitapları ortada, İsmail Cem'den, Attila İlhan'a, Kemal Tahir'e kadar soldayım diyen bu şahısların 'sol adına' yazdıklarını bu ülkede değme muhafazakâr, sağcı yazmamıştır. 'Hangi Batı'yı sağcılar yazmadığı gibi Kemal Tahir'in, Celal Bayar'la karşılaştıktan ve görüşlerinin ne derecede birbirine yakın olduğunu gördükten sonra, her zamanki telaşıylaŞeytan Aldatması diye bir roman yazmaya soyunduğunu Halit Refiğ anlatıyor. Söyledikleri de açıktır, OD bizimdir, biz, Batıya yaranmak adına Hilafeti kaldırdık, bize ait olan her şeyi reddettik. Mert, bir zahmet Attila İlhan'ın diğer yazılarını topladığı nispeten sıkıcı kitaplarını değil Sırtlan Payı romanını okursa, hem bunları öğrenir hem de zevkli birkaç saat geçirir. Ha, elbette 'Lozan Zafer mi Hezimet mi' gibi kitaplar vardır ama onlar işin bu cephesini değiştirmez.
Şimdi gelelim meseleye. Lozan'a hayır falan demedim. Asla demem. Musul ve Kerkük bizimdir de demem. Nitekim bu kardeşçiğimiz, başına sonuna bakıp, gene başta bahsettiğim malum dürtülerinin tesiri altındaki yazısını abul abul yazmasaydı, bendenizin, Demirel'den ve bir Orgeneral'den, birbirine onca zıt iki kişiden, bu konuda dinlediğim, 'birbirinin aynı' görüşleri, ortak bir zihin haritasının nirengi noktalarını göstermek maksadıyla zikrettikten sonra 'şartların değiştiğinin farkındayım' diye yazdığımı görürdü. (Hasan Cemal, Demirel'in ve Özal'ın bu konudaki görüşlerini daha da ayrıntılı yazdı, Kürtler kitabında.) 'Kuşkusuz Türkiye orada toprak hakkında bir şey söylemeyecek' dediğimi okurdu. Barzani'yle ki, Güney Irak petrolleridir söz konusu olan, Türkiye'nin iyi geçinmesini ABD'nin önerdiğini belirttiğimi okurdu. Yani benim söylediğimle bu pek Mert dostumuzun söylediği arasında pek bir fark yok. Ama 'Sykes-Picot'nun çöktüğü bir dönemde bugünkü durum Türkiye dış politikanın imkanlarını kullanarak yeni kombinezonlar deneyecektir' de diyorum. Elbette diyorum.
Demeyeyim mi? Denemesin mi? O deneme sadece askeri hareket midir? Mert bu işlerden pek anlamaz, çalıştığı Uluslararası İlişkiler bölümündeki hocalara sorsun, onlar kendisine anlatsınlar, dış politika böyledir, her gün yeni imkânlar denersiniz.
Aman efendim, Mert dostumuz, başka zamanda olsaymış, bunları laf cambazlıkları, iktidar havzasında bulunmakla falan ilişkilendirecekmiş ama ülkeyi felakete sürüklüyormuşum, hepimizin geleceği söz konusuymuş. Vay canına! İktidar, hükümet, dış politika üstünde böyle tek bir cümleyle hâkimiyet kuracak, yönlendirici gücüm olduğunu kendisinden öğrendim, sağ olsun. Bari söyledikleri böyle ucuz, sıradan, basit polemiklerin konusu değil de gerçek olsaydı.
Son olarak çok önemli değil ama Mert'in neyi nasıl okuduğunu Benjamin meselesine değinerek göstereyim. Tarihin geçmişe ve geleceğe bakan iki yüzünden bahsedip gene de hep bugüne bakar diyen Maxime de Camp'tır, azizim Watson, bakın yazmışım, Benjamin onu zikretti/ alıntıladı diyorum. De Camp, Benjamin'in sandığından da haklıymış diyorum. Kendisi, Klee'nin Angelus Novus resmindeki melekten hareketle çok başka bir şey söylüyordu, hatırlıyor musunuz? Ama yazıyı değil zihnindekini okuduğundan, Mert ve de Camp'ı belli ki, hiç bilmediğinden Benjamin'e tutulmuş. Tutkunun sonu yok...
Bu 'stalker'lığın da sonu yok...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024