Hasan Bülent KAHRAMAN
Kuşkusuz büyük bir yeteneğe sahipti, o ölçüde zeki ve kurnazdı. Hepsinden önemlisi büyük bir iradenin, özgüvenin insanıydı. Kendi inancını dünyanın merkezine koymuştu ve ondan bir nebze şaşmıyordu. Bütün bu nitelikleri onu kısa sürede bir lider konumuna getirmişti.
Onunla müzakerelerde bulunmuş bir BM görevlisiyle konuştuğumda bana onu alt etmenin neredeyse mümkün olmadığını söylemişti. Hem olayların geçmişine, tarihine vakıftı, hem konulara hâkimdi. İngiliz sisteminde yargıçlık yapması nedeniyle müthiş bir hukuk bilgisi vardı. İngilizcesi anadili gibiydi. Karşı taraf Türkçe anlamıyordu, o Rumcayı da bihakkın konuşuyordu. Son toplantılarda Talat'ın bile sözü tamamen ona bıraktığını belirtmişti.
Ama tüm bu özellikleri taşıyan ve fiili saha mücadelesinden gelen önderler gibi o da değişmeyi, görüşlerinin yanlış olabileceğini, şartların savunduğu davayı başka bir noktaya çekebileceğini ve haklı olmanın, kazanmanın asıl koşulunun da bu değişimi sezmek, izlemek ve somutlaştırmak olduğunu görmüyordu. Şimdi vasiyeti denilen sözlerine bakıyorum, orada da bu taviz vermez katı ve kendisini zorlayan tutumun izleri var.
Denktaş bir mücadele adamıydı. Mücadelesi çok uzun bir süre meşruydu. Meşruluğun ötesinde bu mücadele bir halkın varoluş kavgasıydı. Ne var ki, sonunda Denktaş'ın mücadelesi Kıbrıs mücadelesi olmaktan çıktı. Başka ve Türkiye'nin iç politikasına dönük olumsuz arayışların bir aracı haline geldi.
Denktaş, ölümü göze alarak Kıbrıs'a girmeye çalışırken tutuklanmış birisidir. Bu derecede cesur ve yiğittir. Ama aynı zamanda belli bir dönemde yetişmiştir veTürkiye toplumundaki değişimi algılamak da istememiştir. Onun inandığı sistemde merkez, yani ordu, seçkinler ve bürokratlar toplumu yönlendirmelidir. Hele ordu bu sistemin belkemiğidir. Bir tür sivil askerdi Denktaş. Dolayısıyla da askerin Türkiye için vazgeçilmez olduğunu düşünüyordu.
O kadar ki, Kıbrıs, bir anlamda "ordunun ülkesi" haline gelmişti. O kadar ki, Denktaş Türkiye'den yanına aldığı bir anayasa hukukçusuyla Kemalist rejimin kurucu unsurlarını sonuna kadar savunuyor, Kıbrıs meselesini Türkiye'deki rejimi zayıflatmak, yıpratmak için kullanmak maksadıyla olanca maharetini gösteriyordu. Kıbrıs meselesi gitti sonunda 1997 ve 2007 darbe girişimlerinin ürettiği laik ve ulusalcı Kemalizminsembolü oldu. 2002 sonrasında sivil yönetime karşı geliştirilen bu yöndeki girişimlerde "Kıbrıs meselesi"ni kullan(dırt)maktan kaçınmıyordu, ne yazık ki... Müzakerelerde sivillere hem de o anayasa profesörüne gelen bir faks mesajı aracılığıyla köşeye sıkıştırmaya çalışıyor, Türkiye'nin yeniden bir kaos darbesine sürüklenmesine zemin hazırlıyordu.
Devlet öncelikli, devlet perspektifli bir bakış açısı, bir politik kabul Denktaş'ın zihniyetinin belkemiğiydi. Yalnız değildi. Geçmişlerinde sivil tepkiler olsa da sonunda devletin önceliğini ve öncülüğünü tartıştırmayan, tersine benimseyen bir noktada Demirel ve Ecevit'le buluşmuştu. Ama 2002, hele hele 2005 sonrasının yeni bir anlayış ürettiğini görmek istemedi, onu aşmak için sonunda, Annan Planı'nda gidip Rum kesimiyle aynı tercihte buluştu.
Her zaman söylemişimdir, kahramanların günü kısa olmalı!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024