Hasan Bülent KAHRAMAN
Eğer demokratik bir ülkede yaşamak istiyorsak ve eğer uygar bir ülke olarak bu istem Türkiye'nin tercihi olmaktan öte kaderiyse bu krizi aşmak da zorunlu. Öyle de olacak. Başbakanın bu süre zarfında gösterdiği sükûnet aşılmasında etkili olduğu gibi devlet krizinin daha fazla etrafa hasar vermesini engelledi. Sorun en nihayet bir iç çözümle aşılıyor.
Şimdilik aşılması, palyatif bir önlemle geçilmesi krizin yeniden patlamayacağıanlamına gelmez. Denge, doğada esas olan dengesizliğin bir özel durumudur. Onu kalıcı, kararlı hale getirmek önemli düzenlemeler yapmayı gerektirir. Masanın düzgün durması için en az üç ayak yeter ama asıl olan dört ayaktır.
Türkiye yakın dönemler dahil bütün tarihi boyunca bu gerçekle koyun koyuna yaşadı. Kriz bu kültürün en önemli koşullarından biri. Amerikalı iktisatçıSchumpeter, krizi kapitalizmin en önemli reflekslerinden biri olan yıkıcı yaratıcılığın temel ihtiyacı olarak görüyordu. Kapitalizm küllerinden doğan bir "süreç" aynı zamanda, kendini krizlerle yeniliyor. Belki ormanların nefes alacak ve yenilenmelerini, devam etmelerini sağlayacak boşluğu yaratmak için kendilerini yakmasına benziyor bu durum.
Devlet düzeni de benzer biçimde krizlerle mi ayakta kalmalıdır, kendini yenilemelidir sorusunun yanıtını hemen hayır diye vereyim. Devlet, Ortaçağ'dan beri parçaları ahenkli işleyen makinelere, daha çok da organları birbirini tamamlayan bir bedene, gövdeye benzetildi. Modern devlet bu "basit" ama ne yapalım ki içinde doğrular barındıran önermeyi kendisine özgü bir niteliğe kavuşturmak için çok uzun bir tarih yaşamak, çok badireler atlatmak zorunda kaldı.
Kuvvetler ayrılığı, hâlâ çok tartışılsa bile, bu sonucu elde etmenin en önemli aracı. Onu uygulanabilir, güçlü bir mekanizmaya dönüştürmekse demokratik bilinci güçlendirmekten geçiyor. Yetmiyor; devleti toplumun önünde görmemekGordion düğümüne dönüşüyor. Keserseniz İskender olursunuz; Osmanlı'nın en çok önemsediği komutan ve devlet adamı, "filozof kral".
Devletin "organları" hepsinden daha mühim olarak siyaseti ve onun tayin ettiği iktidarı istemiyor. Tüm şu yukarıda saydığım tepkiler buna dönük. O zaman bu devletin asıl sorununun bir felsefe sorunu olduğunu belirtmek şart.
Felsefe demokrasidir. Onu kabul veya reddetmektir. Türkiye Cumhuriyeti kurumlarıyla kabul etmiyor demokrasiyi, istemiyor, öyle olursa iktidarından vazgeçeceğine inanıyor. Yanlış! Demokrasi devletin kurumlarına eski modelden çok daha fazla olanak sağlar; onları çok daha yaşamsal bir noktaya taşır. Anayasa Mahkemesi'nin gene bütün eksiklerine rağmen ABD'deki konumuyla diğer ülkelerdeki konumunu karşılaştırmak bile bunu anlamak için yeterli.
Öyleyse bu felsefe yani algı, yani değerlendirme, yani kabul dönüşümünü sağlamak için hiç zaman yitirmeksizin yeni bir anayasaya geçmek adeta "farz". O anayasanın Kürt sorunuyla, "türban"la temsil edilen ve eski rejimin beslenmesine yol açan anti demokratik ama aynı zamanda da sistemik sorunlarını aşmak zorunlu. Ayrıca yeni anayasa bu minvalde yapılırsa modern devlet belki de ilk defa başlayacak, kurulacak.
Devrim bence odur!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ‘Radikal şıklar’, Kürtler ve Sırrı Süreyya ‘gerçeği’
13.05.2025 - Şark kültürü ve Sırrı Süreyya Önder: Küçük bir değini
5.05.2025 - ‘Demokrasi sosyal’ ve ‘ilk insan’
6.03.2025 - Avrupa, Avrupa’ya düşman
26.02.2025 - Muhalefetsiz toplum üstüne düşünceler ya da muhalefetin boğduğu muhalefet*
13.02.2025 - CHP’de sosyal demokratik bir dönüşümün zorunlulukları ve olanakları
6.01.2025 - Trump’a bakıp Türkiye’yi görmek
18.11.2024 - Türkiye’nin 100 yıllık Cumhuriyeti: ikili yapının esrarı...
31.10.2024 - Açık Radyo’nun kesilen sözü
23.10.2024 - Hayal ufkunun beyaz yelkenlisi: Yeni merkez sağ parti
8.10.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
nihat
bunların bu gün böyle davranması geçmişteki katliamları meşrulaştırmaz. en azında mafyaları çeteleri faili meçuları işleyen katilerin kökünü kurutular. bunlar doğru şeyler. ama çok sayıda yanlışları da olabilir onların avukatlığını yapcak değiliz (hasan kardeş)
nihat
1930 ağı isyanı bilanço ağır ve cumuhuryet gazetesi kürtleri tasvir ederken. "Bunların alelade hayvanlar gibi sevk-i tabiilerle his ve dimağlarının tezahürleri.ne kadar kaba abdalca olduklarını gösteriyor... çiğ eti bulgurla karıştırıp yiyen Bu adamların afrika vahşilerinden ve yamyamlardan hiç farkı yoktur." böyle şovenist medya eşlinde yapılan katliamlar su yzüne çıkmaya başladı.
hasan kuş
Tek parti döneminde sadece CHP propagandası yapma özgürlügüvardır diyorsunuz şimdi ne var?Bahsettiginiz yılların CHPsinin yerini AKP almadı mı?Tek parti,tek adam diktatörlügü devam etmiyor mu?