Hayko BAĞDAT
Kemal Gökhan Gürses dediydi bir sohbette, geçen: “İnsan bir kere oraya gitmesin; hastalanıyor. Hep aklının bir köşesinde tutuyor orada dinlediklerini. Hatırladıkça yüzün kızarıyor. Çaresiz kaldıkça öfke basıyor. Fakat en sonunda utanç duygusu doluyor içine. Sebebini tam anlayamadığın bir utanç ile başını öne eğiyorsun. Ayıp ki ne ayıp, yuh olsun, yazıklar olsun…”
- Hafta’da çok kalabalık olmuşuz; bravo hepimize…
Medya, her zamanki suskunluğunu azıcık bozuvermiş, bu iyi bir gelişmeymiş…
Ankara’da birkaç bürokrat, görüşürüz belki falan demişler; umutlansak mı?
Arkadaşlar…
İnsanlar çocuklarının, kardeşlerinin, eşlerinin, dostlarının öldürüldüğünü biliyorlar artık.
O kadar çok zaman geçmiş ki üzerinden, evlatlarının kaybı karşısında annelerin asla tükenmeyecek olan “bir gün kapıyı çalıp içeri girecek” umudunu bile tüketmiş bu devlet.
Yakınlarının, ölmeden önce hangi işkenceleri gördüğünü, son sözünün ne olduğunu, bedeninin nereye atıldığını düşünerek geçirdikleri uykusuz gecelerin faili olan devletten bir tek şey ister olmuşlar.
Bu insanların çocuklarının kemiklerini verin!
Onara bir mezar yapmak istiyoruz.
Mezarların başına birer taş koyup isimlerini yazacağız.
O mezarları ziyaret edip dua edeceğiz…
Bu insanların katillerinin aramızda yaşadığı bilgisine mahkûm etmeyin insanları.
Katili özgür bırakmayın.
Bulun ve konuşturun.
Bize anlatsın, kim emir verdi, cinayet için devletin hangi binaları kullanıldı, cinayet mühimmatı hangi kuruma zimmetliydi, bu mekanizma nasıl çalıştı?
Ağzınızdan düşürmediğiniz ve seçim meydanlarında lanetlediğiniz “Eski Devlet”in devrimcilere ve Kürtlere işlediği suçları gündeminize alın.
Yıllardır coplanarak, gazlanarak polis otobüslerinde darp ettiğiniz Cumartesi Anneleri’ne “Yeni Türkiye” dediğiniz düzende bir cevap verin.
Katillerden yana mısınız?
Maktullerden yana mısınız?
Usulüne göre bir cenaze için sokakları mesken tutmuş insanların yüzüne bakın ve lafı uzatmayın.
Cevap verin…
Bakın, bugün bir basın toplantısı düzenliyorlarmış.
Zamanaşımı olacak diyorlar. Katiller bulunsa bile yargılanamayacak diyorlar. Yaşadıkları büyük acılara rağmen direnmek istiyorlar.
Size söylüyorlar.
Ve de bize söylüyorlar…
“Basın” toplantısı düzenliyorlar.
Erdoğan’ın evinin kapısında dağıttığı çikolataları “hayır işidir” diye manşetlere çeken iktidar basınına diyorlar.
Asit kuyularında eritilen bedenleri ihmal edip Afrika’da açtıkları su kuyularını manşetlere çeken Cemaat basınına diyorlar.
Polisin son dönemlerdeki gösterilerde Türklere Kürtlerden daha çok vurduğunu manşetten veren utanmaz Sözcü Gazetesi’ne söylüyorlar.
Hâlâ “Türkiye Türklerindir” diye çıkan Hürriyet Gazetesi’ne söylüyorlar.
Taraf’a, Milliyet’e, Posta’ya…
CNNTÜRK’e, Habertürk’e, TRT’ye…
Hepsini boş ver de ey Cumhurbaşkanı, bak asıl sana diyorlar…
CEZASIZLIĞA SON! ADALET İSTİYORUZ!
“Uluslararası hukuka göre devletler, uluslararası hukuka aykırı suçları soruşturmak, failleri yargılamak ve suçlu bulundukları takdirde usulüne uygun bir biçimde cezalandırmakla yükümlüdür.
Türkiye’de güvenlik güçleri, işledikleri insan hakları ihlalleri nedeniyle hesap sorulamaz yargılanamaz, cezalandırılamaz konumdadır. Bu durum ihlallerin, sistematik olarak tekrarlanmasına neden olmaktadır.
Cezasızlığı besleyen zamanaşımı uygulaması nedeniyle insanlık suçlarında evrensel hukuka aykırı bir biçimde kovuşturmaya yer olmadığı kararları verilmektedir.
Acilen bir düzenleme yapılmazsa, binlerce dosya gibi zorla kaybetme dosyaları da zamanaşımı gerekçesiyle yakın zamanda kapanacak ve bu suçların failleri, hesap vermekten kurtulmuş olacaklar.
Türkiye’nin insanlık suçluları için bir cennet, bu suçun mağdurları için cehenneme dönüşmesine izin vermeyelim!
Adalete ulaşmamızın öndeki en büyük engel olan cezasızlık geleneğini aşmak için yürüteceğimiz kampanyayı duyurmak, taleplerimizi ve çözüm önerilerimizi kamuoyu ile paylaşmak için yapacağımız basın toplantımıza katılımınızı dileriz.”
Cumartesi Anneleri- İnsan Hakları Derneği.
Twitter:@haykobagdat
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
23.01.2025
15.01.2025
8.01.2025
18.12.2024
11.12.2024