Hilâl KAPLAN
Darbenin 15. yıldönümü sebebiyle 28 Şubat süreci tartışılıyor. Lâkin genelde meselenin yargı, medya, üniversite, vb. gibi sadece makro boyutu ele alınıyor. Hâlbuki bu sürecin mazlumlarını hatırlamak da en az sürecin nasıl gerçekleştirildiğini bilmek kadar önemli.
Aşağıda 28 Şubat sürecinde YAŞ kararlarıyla ordudan atılan yüzlerce askerden birisi olan Yüzbaşı Ç.K.'nın tugay komutanından aldığı "ihtar mektubu"nu okuyacaksınız. Faşist baskının gerektirdiği "söyleme mecburiyeti"nin ağırlığı o kadar açık ki "söylem analizi"ne bile gerek bırakmıyor:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ulu önder Atatürk'ün 57. ölüm yıldönümü nedeniyle As. garnizonda yapılan Atatürk'ü anma toplantısına eşinizin katılmadığı belirlenmiştir. Eşinizin bu hareketi T.C. Anayasası'nın başlangıç ve genel esaslar bölümünde belirtilen "Cumhuriyet'in niteliklerine karşı gösterilen açık tepkidir. Eşinizin bu tutum ve davranışına mani olmanız, TSK'nın bir mensubu olarak Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı olan kişilerle (eşiniz dahi olsa) fikir birliği içinde bulunduğunuz şeklinde algılanabilir. Bu davranışta bulunan TSK'nın herhangi bir mensubunun eşinin Atatürk'ü anma toplantısına katılmamak için ölüm dışındaki bir mazeretini kabul etmek mümkün değildir.
Eşinizin bu hareketi tüm (...) tugay personeli tarafından infialle karşılanmıştır. Eşinizin bu davranışı, kendisinin Türkiye Cumhuriyeti'ne, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık yolunda yeterli duyguya sahip olmadığını göstermektedir. Her şeyimizi borçlu olduğumuz Atatürk'ün aziz hatırasına gösterilmesi gereken saygının eşinizde yokluğu, gelecekte Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki görevlerinizde menfi bir etken olacaktır. Hizmetinizin değerlendirilmesinde olumsuz etki yaratması muhtemeldir."
Kaynak: Emekli Askerî Hâkim Yusuf Çağlayan, "Orduda ve Yargıda Darbeci Kuşatma, Nesil Yayınları, 2011.
Ertuğrul Özkök'e bir soru
Bundan beş yıl önce, yine 28 Şubat'ın yıldönümünde, Özkök şöyle yazmıştı:
"28 Şubat'ta devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış kişilerde müthiş bir 'pişmanlık' havası var... Yer gök 'itirafçı' dolmuş. Bu yaygaraya bakınca şöyle bir hisse kapılıyorum. Galiba 28 Şubat'ı destekleyen tek ben kaldım. Evet destekledim ve desteklemeye devam ediyorum."
28 Şubat süreci gerçekleşirken, darbeyi desteklediğini ilan eden dönemin Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Özkök'e sorum gayet basit: 28 Şubat'ı hâlâ destekliyor musunuz? Merak işte...
Kemâl Burkay'ın mektubu üzerine
Muhterem Kemâl Bey,
Mektubunuzdaki kırılgan ruh halini anlıyorum. Elbette nasıl Orhan Miroğlu veya Muhsin Kızılkaya gibi PKK tarafından tehdit edilerek yıldırılmaya çalışılan Kürt aydınlarının yanında olduysam, sizi de bu noktada yalnız bırakmam söz konusu olamaz. Aynı şekilde tehditlere cevap vermemeniz gibi bir yaklaşım da söz konusu olamaz. Tabii ki cevap vereceksiniz ve veriyorsunuz. Benim kast ettiğimin bu olmadığı oldukça açıktı zaten.
Dikkat çekmek istediğim husus, son aylarda ağzınızdan çıkan ve medyaya konu olmanıza vesile olan tek meseleyi bu "cevap verme" refleksinin oluşturmasıydı. Bu kısırdöngü içine girmenizi dert ettim zira sizden beklenenin "PKK mağduru" pozisyonundan daha fazlasına tekabül ettiği kanaatindeyim. Üstelik böylelikle Kürt sorununa dair süren tüm tartışmalarda yine sadece PKK eksenli bir söylemi yeniden inşa ediyorsunuz. Bunun da HAK-PAR'ın özerk ve özgün bir Kürt siyasî partisi olarak öne çıkmasına engel olabileceğini düşünüyorum.
Ayrıca naçizane gözlemim, PKK'nın geçmişiyle ilgili yaptığınız açıklamaların sürece katkı sağlamak bir yana, PKK'ya mesafeyle bakan Kürtlerin bile size 'bıkkınlık'la yaklaşmasına yol açtığıdır. Size yönelik mektubum üzerine aldığım müspet tepkilerin büyük çoğunluğunun Ak Parti'yi destekleyen Kürtlerden gelmesi de bu gözlemimi doğrulamaktadır. Yoksa daha önce belirttiğim gibi, PKK'nın geçmişi de her silahlı örgüt gibi karanlıktır ve temiz değildir. Ancak korkarım buna ilişkin bir 'aydınlanma', şiddet sarmalı sürdüğü müddetçe, ana akım medyada "Bakalım kim şerefsiz?" türünden tartışmalar yürütülerek gerçekleşmeyecektir.
Selâm ve saygılarımla.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Her şey güzel olur tabii!
17.06.2019 - Mazlum Başbakanım
27.05.2019 - Sağa sola T.C. yazmakla olsaydı...
6.05.2019 - Kılıçdaroğlu’na YPG için ‘terörist’ dedirttik
1.05.2019 - Havalimanı canavarı, metrobüs sapığı ve diğerleri
29.04.2019 - Papa ve 1915
24.04.2019 - Mundar seçim!
16.04.2019 - Assange’a karakol, Dündar’a saraylar
15.04.2019 - Akdeniz’den geliyorlar
12.04.2019 - Belediyelerde yeni dönem: Koalisyon yönetimi
8.02.2019
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































düzceli M
Mehmet KELEŞ Düzceye gelecek geleceği yer de makam da belli yazısı yazılmadığı için söylemekten çekinmiş.
ALİ UZUN
Bu yazıyı okuyunca yorum yapmadan geçemedim.Sayın Mehmet Keleş Düzce Belediye Başkanlığını bir kere yapmış ve aynı partiden bir başka arkadaşına devretmiş biri olarak artık bu kulvarda siyaset yapması uygun olmaz.Zaten kendisi de milletvekilliğine aday adayı olarak yapması gereken son görevini yapmıştır.Ak Parti içinde Belediye Başkanı ve Milletvekili olabilecek bir çok arkadaşımız mevcuttur.
Zarif
Geleceği varsa göreceği de var Hümeyra hanım!!!!
Hasan
Keleş, MHPnin Düzce Belediye Başkan adayıdır. Bunu şimdilik bir yerlere not edin...