Kadri GÜRSEL
‘Suriyeliler’, AKP açısından artık bir ‘iktidarda kalma meselesi’dir.
Şöyle ki, krizdeki ekonominin de büyük etkisiyle bu mesele, daha ziyade AKP seçmenini rahatsız eden, büyük kentlerin çeperlerindeki muhafazakar diye bilinen yığınların iktidar partisiyle olan bağlarını zayıflatan bir hal almıştır. Mesele, iktidarın geleceğini tehdit eden faktörlerden biridir.
İstanbul, Türkiye’nin kalbi, ruhunun merkezi, aynası ve yarısı olduğuna göre, ‘Suriyeliler’in neden AKP’nin iktidarda kalma meselesi olduğuna dair yeterli bir örnek teşkil etmektedir. İstanbul’un hali, iktidarın Suriyelilerle nasıl baş başa ve karşı karşıya kaldığını şöyle anlatıyor:
İstanbul’da sayıları 479 bin olan ‘geçici koruma’ kapsamındaki kayıtlı Suriyeli mültecilerin büyük çoğunluğu (yüzde 73) AKP’li ilçe belediyelerinin sınırları içinde yaşıyor.
Bu bakımdan en çok Suriyeli mülteci barındıran 10 ilçenin yedisi AKP’de: Bağcılar, Sultangazi, Fatih, Başakşehir, Zeytinburnu, Esenler ve Sultanbeyli.
38 bin Suriyeli ile birinci sırada yer alan Küçükçekmece’nin ise 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde AKP’den CHP’ye geçtiğini anımsatalım. Mamafih Küçükçekmece, Suriyeli mültecilerin nüfusa oranı, başka bir ifadeyle ‘yoğunluğu’ bakımından yüzde 5 ile sekizinci sırada.
Yoğunluk sıralamasında ilk 10’a giren ilçe belediyelerinin sekizi AKP’li. Birinci sırada Zeytinburnu var: Mülteci sayısı 25 bin, nüfusa oranı yüzde 8,6. Diğerleri sırasıyla, Arnavutköy, Başakşehir, Fatih, Sultanbeyli, Sultangazi, Bağcılar ve Esenler.
İstanbul’daki Suriyeli mülteci sayıları ve nüfusa oranları hakkındaki verileri, bu konunun uzmanı Doç. Dr. Murat Erdoğan’ın, Ocak 2017 tarihli, ‘Kopuştan Uyuma Kent Mültecileri – Suriyeli Mülteciler ve Belediyelerin Süreç Yönetimi: İstanbul Örneği’ başlıklı raporundan alarak değerlendirdim.
Bu rapordaki verilerin aradan geçen süre zarfında değerlendirmemi saptıracak nispette bir değişime uğradığı kanaatinde değilim çünkü Türkiye’deki kayıtlı Suriyeli sayısında 2018’den bu yana tırmanma eğilimi yok. Son büyük sıçrama, Halep’in yeniden Şam’ın kontrolüne geçtiği 2016’da olmuş, mülteci sayısı 2016-17 arasında 500 bin kadar artmış. Ardından Suriye’nin güneyinde, isyanın başladığı bölge olan Deraa’nın 2017’de cihatçı ve muhaliflerden geri alınmasının ise Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısında ciddi bir artışa neden olmadığını görüyoruz. Deraa’dan çıkanlar İdlib’e yerleştiler çünkü.
Suriyeli sayısı hemen hemen aynı kalıyor ama yerli halk arasında kendilerine karşı tepki gözle görülür biçimde artıyor. Bunu, iki kesimden insanlar arasındaki ‘asayiş olayları’nın vuku buldukları mahalde Suriyelilere karşı şiddet de içeren güruh hareketlerine daha sık sebep olabilmesinden anlıyoruz. Suriyeli sığınmacılara tepkinin arttığını bir de kamuoyu araştırmaları ortaya koyuyor. Misal, Konda’nın Şubat 2016 ve Temmuz 2019 tarihli ‘Barometre’ araştırmalarının sonuçları, Suriyeli mültecilerle aynı şehirde yaşamaya olumlu bakanların oranının üç buçuk yılda yüzde 72’den yüzde 40’a düştüğünü görüyoruz. “Aynı mahallede yaşayabilirim” diyenlerin oranı yüzde 57’den yüzde 31’e, “aynı apartmanda komşu ya da arkadaş olabileceğini” söyleyenlerinki de yüzde 41’den yüzde 21’e gerilemiş.
İktidarın yönetemediği, çözüm de bulamadığı ekonomik krizin işsizlik ve hayat pahalılığı gibi neticeleri, İstanbul’un çeperlerindeki muhafazakar ağırlıklı ilçelerde şimdilik daha çok hissedildiği için, buralarda yaşayan ‘Suriyeliler’ ve bunlara devlet bütçesinden ayrılan pay daha çok göze batmaya başlıyor.
Bundan dört yıl önce yapılan araştırmalara göre, Türkiye halkının çoğunluğu, Suriyelilerin işlerini ellerinden alacağını, ahlak ve huzuru bozacağını, farklı kültürleri nedeniyle uyum sağlayamayacaklarını zaten düşünmekteydi.
İktidarın ümmetçi ideolojisi ve ‘din kardeşliği’ söylemi, bir ortak payda meydana getirip Suriyelilere yönelik bu olumsuz bakış açısını ortadan kaldırmaya yetmedi. Tam tersine gerilimle birlikte, İstanbul’un adı geçen kenar ilçelerinde Suriyeli sığınmacılarla yerli halk arasında sürtüşme ihtimali de artıyor.
Kuşku yok ki iktidar sahipleri gerginlik ve rahatsızlığın siyasi sonuçlar doğurduğunun ve bunların ağırlaşabileceğinin farkındadırlar. Yoksa ‘Suriyeliler sorunu’nun daha da görünür olmasına yol açan Arapça tabelaları indirmek ya da kentte kaydı olmayan Suriyelileri sokaklardan toplatmak, 23 Haziran’da İstanbul’da aldıkları ağır yenilgiden sonra akıllarına gelmezdi. Yakın tarihimizin bu en büyük ve en kapsamlı krizi karşısında, oy kaybını önlemek için bir şeyler yapar gibi görünmenin aciliyetini kavrayınca ilk işleri meseleyi gözlerden kaçırmaya çalışmak oluyor.
Türkiye’nin ‘Suriyeliler krizi’, doğru dürüst yönetilmediği ve modern uyum politikalarıyla çözüm yoluna konulmadığı için bugün ırkçılık ve popülizmi besleyen bir sorunlar yumağına dönüşmüştür.
Sorunu Suriyelilerde değil iktidarda aramak gerekiyor.
İktidar, uluslararası toplumu Suriye’de tampon bölgeler kurmak için askeri müdahalede bulunmaya zorlamak ve bu yoldan Şam’daki rejimi devirmek için 2012’nin başından itibaren bir mülteciler krizi mühendisliği yaptı. 2012’nin nisan ayında Türkiye’nin Suriye sınırına bitişik bölgelerindeki toplam sekiz kampta 25 bin Suriyeli mülteci mevcut iken, 25 bini için daha hayli konforlu bir kamp kapasitesi oluşturulmuştu ve ‘Suriyeli kardeşlerimiz’ gelsinler diye bekleniyordu.
Modern tarihte bir ülkeden sığınmacı gelsin diye bu kadar istekli davranan bir başka devlet daha kaydedilmemiştir.
Eylül 2012’de mülteci sayısı 80 bine varmış ama bu arada mülteci krizi planları da çökmüştü. Psikolojik eşiğimiz güya 100 bindi ama o eşik aşılınca ne yapılacağı belli değildi.
Ortadoğu’nun sözde sahipliği için Suriye’deki rejimi devirmeye, Türkiye’nin sınırlı kapasiteleri göz ardı edilerek sonuna kadar angaje olunmuştu. Bu uğurda orduyu Şam’a yollamak dışında, yasallık kaygısı da güdülmeden her şey yapılmış ama neticede başarılı olunamamıştır. Rusya ve İran destekli Şam rejimi ile cihatçı gruplar arasındaki asimetri dahilinde yıllarca sürecek bir savaşın, sınırlarını ardına kadar açmış Türkiye’ye milyonlarca mültecinin akmasına neden olacağı aşikar değil miydi?
2012’de “Böyle devam ederse Türkiye, Suriye’den vakumladığı sığınmacılarla baş başa kalacaktır” diye yazmıştım.
İşte bugün ülke olarak Suriyeli sığınmacılarla baş başayız.
İktidar da kendisinin neden olduğu Suriyeli sığınmacı krizinin siyasi sonuçlarıyla karşı karşıya…
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020