Markar ESAYAN
Uzun çıldırma ve kan akıtma dönemlerinden sonra barışını gelmesi kolay olmuyor.
Açılımın en başında öngördüğüm en zor periyoda girdik, sanırım.
Barış ihtimalinin gittikçe somutlaşması ve buna hazır olmayanların, güçlerinin azamisini sarf ederek, buna direnmeleri...
Oysa en karmaşık zamanlarda, en basit ilkelere tutunmak önemli bir emniyet supabıdır.
Occamlı William’ın prensibi, Occam’ın Usturası gibi...
“Şeyleri gerekmedikçe çoğaltma, sorun hakkında iki seçenek varsa, basit olanı doğrudur.”
Mesela, sıkışma dönemlerinde şiddete kategorik olarak karşı durmak.
Kimden gelirse gelsin, buna artık tahammül edilemeyeceği mesajını güçlü bir biçimde vermek.
Devlete, siyasete ve PKK’ye...
Bunun Türkiye’de filiz verdiğini görüyorum. 50 bin insan kaybından sonra, bu noktaya gelmek kabullenilmesi zor da olsa, bir kazanç.
Şiddet isteklilerinin çıldırma döneminde, bir süpernova gibi kendini yok etmesi için, şiddete toplu bir karşı duruş, sabır ve soğukkanlılık gerekiyor.
Türkler, Kürtler ve hepimiz, bir bütün olarak...
Kızılay saldırısı, Siirt’te vahşice öldürülen dört genç Kürt kadını, yaralı olan iki tanesi daha...
Sayın Altan Tan’ın HerTaraf’taki yazısı, BDP’li Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak’ın sözleri, BDP blokundan Meclis’e “giren” sosyalist vekiller Ertuğrul Kürkçü ve Sırrı Süreyya Önder’in açıklamaları, ama daha da önemlisi “Benim adıma öldürme” diye seslerini yükselten Kürt vatandaşlar...
Bu, 1990’lı yıllarda JİTEM tüm zalimliği ile Kürt avlar ve köyleri yakarken Kürt siyasetçilerin üzerine yıkılan “Hadi PKK’yi kına” ikiyüzlülüğü değil. Burada Kürtler benden senden ayrı bir özne değil, biz hepimiz biriz, savaşın bitmesini, sözün kan dökme yerine geçmesini dileyenleriz biz, hepimiz.
Bunun anlaşılmasında fayda var...
Bu bir yalnızlaştırma değil, çoğalma durumudur, barışta çoğalma, şiddete karşı sivil bir direniş...
Bu noktada AK Parti’nin hatalarını görmezden gelme gibi bir durumumuz da olamaz, olmadı zaten.
Ama dünkü Yıldırım Türker’in zalim ve ahlaksız yazısında “Bu kan deryasının müsebbibi, bizzat AKP hükümetidir” sözleri de, sivillere yönelik şiddetin kırık zeminde yer bulması için ahlaksız bir kışkırtma içeriyor, anlamak mümkün değil, o yüzden zalim ve ahlaksız diyorum, yazıya.
Şiddete kategorik olarak karşı durmayı, “Liberal yandaşların PKK’nın her kanlı eyleminde devletinin koltuk altına sığınıp ellerini ovuşturarak onu bunu BDP’yi, PKK’yı kınamasına davet etmek tarihe geçecek kusturucu savaş stratejisidir” şeklinde linç etmek...
Sorun kime ne dediği değil zaten, Kürtlerin mağduriyet duygusunu bu kadar istismar ederek, asıl kendisi mide bulandırıcı, kan ve kusmuk dolu bir noktaya düşüyor Yıldırım.
“PKK elbette yeri geldiğinde katil. Savaş tam da böyle bir şeydir” diyor vicdan bezirgânımız...
AK Parti nefretinin ateşini belli ki Kürt öfkesiyle harlayacak.
Öcalan’nın tecridini, onunla görüşülmemesini eleştiriyor ve cinayet nedeni sayıyor ama, Öcalan’ın “Barış Konseyi’nde imza aşamasındayız, görüşmeler çok olumlu” dediği, Erdoğan’ın özel temsilcisi Hakan Fidan’ın katıldığı görüşmeleri, “AKP ile ilgisiz devlet penguenlerinin” yaptığını söylüyor. Bu ölçüsüz şiddeti, seçim barajının düşürülmemesi, BDP’lilere gaz sıkılması ile izaha çalışıyor.
Ne ironiktir ki, Türker’in bu zalim ve ahlaksız yazısının yayımlandığı Radikal gazetesinin dünkü manşeti “Söz bitmedi” idi.
Barış işaretinin evrensel daire simgesinin içerisinde Erdoğan’ın “Silah bırakırlarsa operasyon biter”, Arınç’ın “ MİT-PKK görüşmeleri devam etsin”, Kılıçdaroğlu’nun “Siyasi çözüme destek veririz”, Pervin Buldan’ın “Ateşkes müzakere başlatacaksa olumlu” sözleri var.
Eh, çuvaldızı bir de kendimize batıralım.
Evvelki gün de Roni Margulies “Müzakere zamanı” başlıklı Taraf’taki yazısında, 1998 Belfast Barışı’na gelen süreci özetleyip, IRA’nın saldırıları ve neden olduğu kayıpları yan yana dizip, şu sözleri sarf ediyor: “Bomba patlatan örgütlerin ‘intihar ettiğini’ zannetmiyorum. Tarih öyle göstermiyor. Ve zaten bunu tartışmayı yararlı bulmuyorum.”
Bana söyler misin, bu ölümleri tartışmayacaksak neyi tartışacağız Roni? Tarihte nasıl olsa barış böyle kanlı gelmiş, oturup seyredelim, hatta kan döküldükçe barışa daha fazla yaklaştığımızı mı düşünelim?
Şu basit soruya, Altan Tan gibi cevap ver: “Bugün konuşarak çözemeyeceğimiz bir şey var mı?”
Ya da bugün sivilleri öldürerek barışın gelmesine mi, savaşın yeniden başlamasına mı hizmet ediliyor. BDP çizgisinde böyle bir isyan yükselirken, nasıl olup da, yazının son kısmında dizdiğin çözüm önerilerinin gerçekleşmesine şiddetin hizmet edeceğini düşünebilirsin?
Son dönemde Kürt meselesinde artık yöntem, siyaset değil, ahlakı tartışmam da bundan.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019