Mehmet Ocaktan
CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı “ahmak” davasında aldığı 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve 4 yıl süreyle siyasi yasak cezası İstinaf Mahkemesi tarafından onandı.
Ne yazık ki sözün bittiği yerdeyiz… Hiçbir evrensel hukuk literatüründe cezai karşılığı olmayan ‘ahmak’ kelimesi yüzünden alaturka bir suç icat ettik ve sonunda hukuk ‘ahmak’ kelimesine yenildi.
Her ülkenin bir başarı hikayesi vardır. Hukukun, demokrasinin ve özgürlüklerin hakim olduğu gelişmiş ülkeler; bilimde, sanatta, teknolojide, kültürde sağladıkları başarı hikayeleriyle övünürler. Biz ise hukuku politik intikam aracına dönüştürerek adaleti yok etmekle övüneceğiz artık.
Muhtemelen gelişmiş dünyanın insanları, kendilerinin tarihin bir kesişim noktasında bulunduklarını düşünerek daha umutlu bir gelecek hayali kuruyorlardır. Oysa bizim yüzleştiğimiz problemler ve adaletsizlik öylesine derin ki, en küçük bir gelecek hayali bile kuramıyoruz.
Birbirimizi incitme ve yaralamada artık sınır tanımaz bir noktadayız. İktisadi ve bilimsel ilerlemede, dünyanın son sıralarında yer almayı umursamadığımız gibi güç zehirlenmesiyle ‘bizden’ olmayanları incitmenin hatta onları ‘hain’ ilan etmenin ilahi hakikat açısından reddedildiğini anlayabilecek bir bilgelikten de nasipsiz haldeyiz.
Galiba bir tek hedefimiz var, sandıkta yenmeyi başaramadıklarımızı, adaletin terazisini bozarak yenmek…
Gücü ele geçirince hiçbir ahlaki sınır tanımayan, hukuka itibar etmeyen, adaletli olmayı neredeyse erdemsizlik olarak gören otokrat yönetimlerin hüküm sürdüğü bir dünyada yaşıyoruz.
Evet otokratların kitabında ahlak, hukuk ve adalet yazmıyor, yollarına çıkan herkesi istedikleri gibi saf dışı bırakmakta benzersiz bir başarıya sahipler. En azından şimdilik onları durdurabilecek bir güç de henüz ufukta gözükmüyor. Ama unutmayalım ki tarihin bütün dönemlerinde adaletsizlikle ün yapmış hiçbir otokrat, varlığını sonsuza dek sürdürememiştir.
Bütün insanların bir sonu olduğu gibi dünyanın tek sahibi oldukları zehabına kapılarak insanlara hükmetme hevesine kapılan otokrat yönetimlerin de mutlaka bir sonu olacaktır.
“Büyük dönüşüm” kitabında Alman filozof Karl jaspers’in ‘Eksen Çağı’ olarak tanımladığı dönemden ilham almamız gerektiğini belirten Karen Amnstrong, insanlığın ruhani gelişiminde merkezi bir öneme sahip olan büyük dünya geleneklerini şöyle özetliyor: “Çin’de Konfüçyüsçülük ve Taoculuk, Hindistan’da Hinduizm ve Budizm, İsrail’de Monnoteizm, Yunanistan’da felsefi rasyonalizm.”
Biliyoruz ki bütün dinlerin de büyük dünya geleneklerinin de bir tek hedefi var, “iyi insan” olmanın yollarını aramak…
Bugün itibariyle, pek çok ülkede yönetimi ele geçiren otokratlar için fazla bir anlam ifade etmeyebilir belki ama bu dünya sadece onlara ait değil, başkalarının da onlar kadar özgür bir insan olarak yaşamaya hakkı var.
M.Ö. yaklaşık 900’den 200 yılına kadar dört farklı bölgede, ruhani anlamda insanlığı beslemeye devam eden ‘Eksen Çağı’ filozoflarının hedeflerinin önemine dikkat çeken Amnstrog’un şu sözlerinin altını özellikle çizmek gerekiyor: “Onların amacı tamamen farklı bir insan türü yaratmaktı. Tüm bilgeler empati ve sevgiyle dolu bir ruhaniliği salık veriyordu. İnsanlığın bencillik ve kibirden, şiddet ve kabalıktan kurtulmaları gerektiğini öğütlüyorlardı. Bir başka insanı öldürmek şöyle dursun, düşmanca bir söz söylemeye veya kaba bir davranış sergilemeye bile hakkımız yoktu. Dahası, neredeyse tüm Eksen Çağı bilgeleri iyilikseverliğinizi yalnızca kendi çevrenizdeki insanlarla sınırlı tutmayacağınızı da fark etmişlerdi. Bir şekilde tüm dünyaya karşı düşünceli olmanız gerekiyordu.” (Büyük Dönüşüm, s.17)
Yüzyıllar boyunca peygamberlerin, bilgelerin, filozofların insan olmanın erdemine ilişkin söyledikleri kadim öğretiler hiç değişmiyor ve yaşadığımız çağa da ışık tutmaya devam ediyor. Bugün bize düşen, ‘hakikat’i yeniden keşfederek, dünyamızı her geçen gün karanlığa mahkum eden saldırgan zihniyete karşı bir ışık tutmaktır.
Yazının, ‘ahmak’ kelimesi üzerinden neden böyle bir noktaya evrildiğini merak edenler için hemen söyleyelim. Çünkü, ilk insandan bu yana hayat ‘iyi’ ile ‘kötü’nün mücadelesi olarak devam ediyor. Eğer bizzat yaşadığımız toplumda ‘iyi’yi hakim kılamazsak, hukukun üstünlüğüne dayalı bir adalet sistemi inşa edemeyiz. Unutmayalım; bugün hukuku kaybettiğimiz için adaletsizliğin vicdanlarda açtığı yarayı iyileştiremiyoruz. Ekonomideki, eğitimdeki, sağlıktaki, dış politikadaki kayıplarımızı telafi edemiyoruz. Daha da önemlisi, adaletsizlik yüzünden fukaralığımıza çare üretemiyoruz.
Yazarlar
-
Fehmi KORUGazetecileri rahat bırakın beyler, efendiler… 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENİstanbul – New York hattı düşünceleri 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump’ın ilk mağlubiyeti 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidarın Demirtaş konusunda kafası karışık sanki… 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTHizbullah ve Hamas silahsızlanmalı 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKritik kavşağın adı: Selahattin Demirtaş 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAdâlet patinajdan kurtulmadıkça 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZErdoğan–Bahçeli ayrışması mı? 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk siyasetçinin kucağında uyuyor... 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTTuğla mı, Vatandaş mı? Ve bir Katamaran hikayesi... 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025
24.09.2025
22.09.2025