Mehmet Ocaktan
Sünni siyaset düşüncesinin yönetim konusundaki yaklaşımı daha gerçekçi olmakla birlikte, toplumsal düzeni korumak ve iktidarı meşrulaştırmak adına dinin en temel ilkesi olan adalet ilkesi zayıflatılmış ve düzen kutsanmıştır.
İslam tarihindeki tecrübelere baktığımızda siyasi muhafazakarlığın güç kazandığını, sultanı ve hükümdarı eleştirmenin yasaklandığını ve bu eğilimin İslam siyaset düşüncesinin en belirgin özelliği haline geldiğini görürüz. Maalesef yönetim meselesi ilahi alana ait bir kutsallaştırma haline dönüştürüldüğü için insan aklı devre dışı bırakılmıştır. En önemlisi de yönetimin bu kutsallık çerçevesi içinde fazla idealize edilmesi yüzünden gerçek dünya ile bağı kopmuş ve her seferinde de bu ‘kutsal teori’ gerçekler tarafından yanlışlanmıştır.
Kabul etmek gerekiyor ki bu teolojik tutuculuk, İslam siyaset düşüncesindeki Selefi damarı güçlendirmiş, sultanlar ve hükümdarlar mutlak güç haline dönüşmüşlerdir. Zaten Ehl-i Sünnet uleması da güç ve güvenlik ilkesini, adalet ve dindarlık ilkesine tercih etmişlerdir.
***
Prof. Dr. Mehmet Evkuran “Ehl- Sünnet ve siyasi düşüncesi” adlı makalesinde bu konuda şöyle bir tespitte bulunuyor: “Ehl-i Sünnet siyaset geleneğinde, yöneticinin adalete aykırı davranması halinde onu düzeltecek somut bir mekanizma ya da caydırıcı bir önleme rastlanmaz. Genel eğilim ona Allah ve ahiretin hatırlatılmasıdır. Sünni siyasal kültürde, yöneticinin haksızlıkları ve adaletsizliklerinin yol açacağı kötülükler yerine, yöneticiye isyan etmenin kötülükleri üzerinde durulmuştur.”
Yani İslam siyaset düşüncesinde yönetici kendisini sadece Allah’a hesap vermekle yükümlü görmektedir. Oysa herkes Allah’a hesap verecektir. Ancak insanların başına yönetici olan sultanların, hükümdarların fazladan bir sorumluluğu olmak durumundadır. Zira onların yönettikleri topluma karşı hesap vermek gibi çok daha önemli sorumlulukları vardır. Ne yazık ki sorumluluğun ağırlık noktası Allah’a ve aşkın olana kaydırıldığı için yöneticinin layüsel olması ve otoriterleşmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Burada şunu da unutmamak gerekiyor ki iktidarların yalnız yasaklama ve kontrol mekanizmalarıyla ayakta kalması mümkün değildir.
Tarihsel olarak bakıldığında İslam siyaset kültürünün en temel problemlerinden birisi; yönetim meselesinde verili sosyal yapıyı dikkate almak yerine, her şeyin kutsal olana havale edilmesiyle özgürlük alanlarının daraltıldığı gerçeğidir. Bunun sonucu olarak da tarihsel ve toplumsal bir ortodoksi inşa edilmiş ve İslam toplumlarında ‘itaat’ kültürü kalıcı bir forma dönüşmüştür.
Bu yüzden de İslam toplumlarındaki bütün demokrasi deneyimlerine rağmen, devleti yönetenleri otoriterleştiren ‘kutsal teori’ hafızalarda yaşamaya devam etmektedir. Dolayısıyla modern ya da portmodern dönemlerde bile yeni düşmanlar icat edilerek ‘teolojik hafıza’ kendini güncellemeye devam etmiştir.
***
İşte tam da bu yüzden Müslüman dünyada demokratik değerlerin yerleşmesi ve bir yönetim modeli haline gelmesi çok kolay olmayacaktır. Düşünün ki baskıcı siyasal kültürü besleyen geleneksel otoriter kurumlar zaman içinde ortadan kalkmış olmasına rağmen, zihinlere dini bir vecibe gibi yerleşen kutsallık odaklı siyasal düşünce geleneği toplumsal hayatta bir direnç noktası oluşturmaya devam etmiştir.
Evet modern zamanlarda eski kurumsal yapılar ortadan kalktıkça baskıcı zihinsel paradigma gücünü kaybetmiş, ancak itaat ve uyumluluk mantığı içinde bireyleri motive etmeye devam etmiştir. Çünkü tarih içinde oluşan siyasal teamüller dinin bir rüknü haline geldiği için sorunların çözümü hep kutsal ve aşkın olana havale edilmiş, merkezilik duygusu kutsanmıştır. Öyle ki bu zihniyet yapısı muhalefeti bile küfür gibi algılamıştır.
Hasılı, İslam siyaset geleneğinde sorunların çözümü tümüyle otoriteye terkedildiği için kitleler çözümün bir parçası olmak yerine, otorite karşısında itaate koşullanmış kullar olarak sistem içinde yer almışlardır.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025