Mehmet Ocaktan
Dindarların iktidarda olduğu bir dönemde dindarlık üzerine bina edilerek ortaya konan uygulamaları, davranışları, daha da vahim olanı din referanslı siyasal hokkabazlıkları gören insanların dindarlıklarından utanır hale geldiği günleri yaşıyoruz.
Kuşkusuz bu yaşadığımız perişanlığın pek çok boyutu var, ama öncelikle dindarlık bilincimizin neden dinin esasıyla arasındaki mesafenin bu kadar açıldığının sorgulanması gerekiyor. Çünkü günümüz dindarlarının hayatını kuşatan ‘görsel dindarlık’ anlayışı dinin esasını geri plana itmiş, meydan hurafeci, üfürükçü, yolsuzluklara fetva uyduran hocalara kalmıştır.
Ne yazık ki günümüzde İslam, dünyevileşmenin elinde oyuncak haline gelen bu tür dindar geçinenlerin esiri durumundadır.
Ne zaman bir dindar olarak bu yürek yakıcı halimizle yüzleşmek durumunda kalsam, Ali Bardakoğlu Hoca’nın “Yüzleşme” kitabındaki şu cümleyi tekrar tekrar okuma ihtiyacı hissediyorum: “Zahiri dindarlaşma ile batıni dünyevileşmenin at başı gittiği bir ortamda asıl hırpalanmanın Müslüman ruhunda, kimliğinde ve bilincinde cereyan ettiğine, en çok da İslam’ın izzetinde büyük sarsıntılar yaşandığına ortaklaşa şahit olmaktayız.”
Hemen her Müslüman Hz. Peygamberin “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” ifadesini ezbere bilir. Ahlaki değerleri en güzel ve süslü cümlelerle ifade etmeyi severiz ama o değerleri hayatımızın esası yapmaya nedense pek yanaşmayız. Oysa biliyoruz ki bu davranış biçimi, İslam’a göre ikiyüzlülüktür.
Mesela din, hiç kimsenin görmediği bir yerde bile şeffaf olmayı, dürüst olmayı ve Allah’a hesap verebilir olmayı öğütler. Ancak kendilerini dinin sahibi, başkalarını da neredeyse ‘din dışı’ gören günümüz dindarları ve buna ilaveten de din fetvacıları muarızları olarak gördükleri farklı düşünce sahiplerinin, kimliklerin, partilerin engellenmesi için ‘yalan’ söylemenin mubah olduğunu söylemekte bir beis görmezler.
Mesela din hakka-hukuka riayet etmeyi, adil olmayı, insanlara zulmetmemeyi öğütler. Ama günümüzün dindarları “eski iktidarlar döneminde de yolsuzluk yok muydu” diye adeta yolsuzluğa cevaz veren hocaların fetvalarıyla amel etmeyi dindarlık olarak bellemekte bir beis görmezler.
Mesela din şeffaflığı ve hesap verebilir olmayı öğütler. Ama günümüzün dindarları, gözaltındaki genç kadınlara ‘çıplak arama’ yapıldığı iddiası karşısında şeffaf bir şekilde araştırma yapılmasını değil, suskunluğu ya da inkar etmeyi tercih ederler. Maalesef, fanatik laikliğin zirve yaptığı 28 Şubat döneminde üniversite kapılarında kurulan “ikna odaları”nda genç kızların “başörtülerini çıkardıklarında kendilerini çıplak hissettiklerini” söylediklerinde yüreği sızlayan dindarların bugün ‘çıplak arama’ iddiaları karşısında susmaları, gerçek anlamda dindarlığın en büyük yalnızlığıdır.
Mesela, Cabir b. Abdullah Hz Peygamber zamanında yaşanan bir olayla ilgili şöyle bir nakilde bulunuyor: Yanımızdan bir cenaze geçmişti. Resulullah hemen o cenaze için ayağa kalktı. Biz de (ona uyarak) kendisi ile beraber ayağa kalktık ve:
“Ey Allah’ın Resulü! Bu bir Yahudi kadınının cenazesidir.” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Bu da bir insandır” cevabını verdi. (Müslim) Evet Hz. Peygamber’in ölçüsü budur, ama günümüzün dindarları ve profesör ünvanlı bazı ilahiyat hocaları, kendileriyle aynı görüşü paylaşmayan birileri için “cenazeleri camiye alınmamalı” gibi açıklamalar yaparak dini de, dindarları da utandırmaktan çekinmemektedirler.
Kur’an’da “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor” (Nisâ, 58) denilerek açıkça liyakat uyarısında bulunuluyor. Ama günümüz dindarları bırakın liyakati esas almayı, sahte diplomalıların bile mevkilerle ve dört maaşla ödüllendirilmesini zafer edasıyla savunabilmektedirler.
Dünyevi iktidarları için dini araçsallaştırmaktan çekinmeyen ‘dindar etiketli’ bu tamahkarlar keşke dini bu kadar yormasalar, dindarları yaralamaktan biraz olsun edep etseler...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
22.12.2025
8.12.2025
5.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025