Mehmet TIRAŞ

ERDOĞAN HUKUKA DÖNER Mİ?
12.06.2023
382

Cumhur ittifakı meclisin çoğunluğunu kazandı, Recep Tayyip Erdoğan’da 3’cü defa Cumhurbaşkanı seçildi ve kabinesini açıkladı.

Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’i Milli Savunma Bakanlığına getirilmesi öncelikli olarak dikkatimizi çekti.

Genelkurmay başkanlarının savunma bakanı olması bir siyasi gelenek haline getiriliyor olması…

 Hatırlanırsa bundan önceki hükümette 5 yıl Milli Savunma Bakanlığı yapan Hulusi Akar’da Genelkurmay Başkanıydı.

İşin garibi Erdoğan her ortamda siyasi ömrünün askeri vesayete ve askeri darbelere karşı mücadele vermekle geçtiğini söyler, askerin siyasi otoriteye tabi olmasını savunurken; “Askeri”, “iktidarının değişmez ortağı” yaptı…

Bu çok çarpıcı bir tezat.

Bir başka gariplik ise;

“Halk Bankasını dolandırmakla suçladığı ve kovduğu” Mehmet Şimşek’i kurtarıcı olarak ekonominin başına getirmesidir.

Mehmet Şimşek halefi Nurettin Nebati ‘den bakanlığı devir aldıktan sonra,  basına yaptığı ilk açıklamada: ”Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” derken; kendinden önce akıl dışı bir iktisat politikası sürdürüldüğünü kayda geçmiştir.

Bu da yaman bir çelişki, siyasi iktidar açısından gülünç bir tezattır.

Şimşek, Erdoğan’ın  “faiz sebep, enflasyon sonuç” tezini çöp etmekle kalmadı, göğsüne vurarak ben ekonomistim diyenin karizmasını da yerle bir etti.

İktidarın Mehmet Şimşek üzerinden ekonomi biliminin kurallarına döneceğinin işaretlerini vermesi önemli sayılabilir.

Ancak inandırıcı olması için Batı standartlarında bir demokrasiyi hayata geçirilmesi zorunluluğu vardır.

Yoksa ekonomik reformlar vaadi havada kalır, gerçekleşmez.

 “Hukuk devletine dönmeden”,muhalefetin varlığını tanımadan” ekonomik sorunlar başta olmak üzere, toplumsal hiçbir sorunu çözemezsiniz.

Hukuka ihanet etmeye başladıktan sonra da onca yıldır da, çözemez oldunuz.

Çünkü bugüne kadar eşit vatandaşlık hukukunu uygulamadınız; “Yargıyı da muhaliflerinize karşı hep sopa olarak” kullandınız.

Hukuk devleti deyince; benimde 22 yıl köşesini takip ettiğim ve  tanışma onuruna sahip olduğum ünlü gazeteci,yazar,romancı,oyun yazarı ve siyasetçi Çetin Altan’ın;1996 yılında Milliyet Gazetesinden gazeteci Nilgün Cerrahoğlu’na verdiği söyleşisi aklıma geldi.

Çetin Altan’ı 22 Ekim 2015’de 88 yaşında yitirdik.65 yıl kesintisiz dünyanın en çok köşe yazısı yazmış yazarlardandı…

Çetin Altan o röportaj sırasında,” hukuk devleti” kavramını yok eden uygulamalar için “Ben istiyorum ki Devlet çete olmaktan çıkıp hukuka otursun” der.    

 Bu söyleşinin yayınlanmasından sonra, ”devlet çete olmaktan çıksın  cümlesi nedeniyle, dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın  izin vermesiyle, Savcı  Çetin Altan hakkında devleti aşağılamadan dolayı dava açar…

Savcı dava açınca Çetin Altan; “Herhâlde bu ülkede hukuk devletini görmeye ömrüm yetmeyecek” der.

Allah’ın sopası yok ya:

”3 Kasım 1996 Tarihinde Balıkesir’in Susurluk ilçesinde bir kamyon ile bir taksi çarpışır ve bu kazada takside bulunan bir emniyet müdürü, mafya lideri ve sevgilisi ölür, arabada olan milletvekili de yaralanır…

Böylece Çetin Altan’ın tespiti; ”devlet,çete,siyasetçi” yapılanması bir  trafik kazası ile ortaya çıkar.

Gerçi bugün de değişen pek bir şey yok…

Hala devletin içinde hukukun denetimine girmeyen, iktidarın ortağı gibi hareket  eden, devlet içinde bazı kişilerle iş tutan, ihale alan, devletin kar marjı yüksek olan  kurumlarına çöken güçlü odaklar var…

Bugün de Susurluk çetesinin değişik versiyonlarından, farklı isimler altında iktidarı eleştiren siyasilere, gazetecilere saldırılar düzenleyen ve tehditler savuranlar, polise kendini arattırmayan  Çakarlı arabalarla ortalıkta dolaşanlardan  geçilmiyor.

Bu devlet içine yuvalanmış derin yapıları  ortadan kaldırmanın yolu; Türkiye’nin  AB’liği müzakerelerine dönmesi, devlet hukukun evrensel ilkeleriyle yönetilmesi, yargı bağımsız ve tarafsız bir hala getirilmesi ile üstesinden gelinebilir…

O zaman ülke ancak normale döner…

Yoksa…

Siyasi iklim kaosa sürüklenirken, bu karanlık güçlerde cirit atmaya devam ederler…

Çıkış yolu:

Hukuka dönmekten” ve “eşit vatandaşlık hukukunu” uygulamaktan geçiyor.

Eğer muhalefet radikal bir yapılanmaya gidip iktidara alternatif olamaz ,Cumhuriyeti  Demokrasi ile taçlandıramazsak…

Hiçbir şey değişmez ve toplum olarak yerinde patinaj yapmaya devam eder ve ülke olarak  uçuruma doğru da hızla yol alırız.

Son bir hukuk garabeti daha:

Hukuk devletinden ne kadar uzaklaştığımızın son örneği; Gezi davasından tutuklu Avukat Can Atalay, Türkiye İşçi Partisinden (TİP)  Hatay Milletvekili seçildi, YSK’da mazbatasını verdiği halde tahliye edilmedi.

Hani Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararları kesin hükümdü?

Ne dersiniz Erdoğan hukuka döner mi?

 Çetin Altan’ın  göremediği: “Bizim de ömrümüz hukuk devletini görmeye yetmeyecek” galiba.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar