Mehmet TIRAŞ
Cumhur ittifakı meclisin çoğunluğunu kazandı, Recep Tayyip Erdoğan’da 3’cü defa Cumhurbaşkanı seçildi ve kabinesini açıkladı.
Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’i Milli Savunma Bakanlığına getirilmesi öncelikli olarak dikkatimizi çekti.
Genelkurmay başkanlarının savunma bakanı olması bir siyasi gelenek haline getiriliyor olması…
Hatırlanırsa bundan önceki hükümette 5 yıl Milli Savunma Bakanlığı yapan Hulusi Akar’da Genelkurmay Başkanıydı.
İşin garibi Erdoğan her ortamda siyasi ömrünün askeri vesayete ve askeri darbelere karşı mücadele vermekle geçtiğini söyler, askerin siyasi otoriteye tabi olmasını savunurken; “Askeri”, “iktidarının değişmez ortağı” yaptı…
Bu çok çarpıcı bir tezat.
Bir başka gariplik ise;
“Halk Bankasını dolandırmakla suçladığı ve kovduğu” Mehmet Şimşek’i kurtarıcı olarak ekonominin başına getirmesidir.
Mehmet Şimşek halefi Nurettin Nebati ‘den bakanlığı devir aldıktan sonra, basına yaptığı ilk açıklamada: ”Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır” derken; kendinden önce akıl dışı bir iktisat politikası sürdürüldüğünü kayda geçmiştir.
Bu da yaman bir çelişki, siyasi iktidar açısından gülünç bir tezattır.
Şimşek, Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuç” tezini çöp etmekle kalmadı, göğsüne vurarak ben ekonomistim diyenin karizmasını da yerle bir etti.
İktidarın Mehmet Şimşek üzerinden ekonomi biliminin kurallarına döneceğinin işaretlerini vermesi önemli sayılabilir.
Ancak inandırıcı olması için Batı standartlarında bir demokrasiyi hayata geçirilmesi zorunluluğu vardır.
Yoksa ekonomik reformlar vaadi havada kalır, gerçekleşmez.
“Hukuk devletine dönmeden”, “muhalefetin varlığını tanımadan” ekonomik sorunlar başta olmak üzere, toplumsal hiçbir sorunu çözemezsiniz.
Hukuka ihanet etmeye başladıktan sonra da onca yıldır da, çözemez oldunuz.
Çünkü bugüne kadar eşit vatandaşlık hukukunu uygulamadınız; “Yargıyı da muhaliflerinize karşı hep sopa olarak” kullandınız.
Hukuk devleti deyince; benimde 22 yıl köşesini takip ettiğim ve tanışma onuruna sahip olduğum ünlü gazeteci,yazar,romancı,oyun yazarı ve siyasetçi Çetin Altan’ın;1996 yılında Milliyet Gazetesinden gazeteci Nilgün Cerrahoğlu’na verdiği söyleşisi aklıma geldi.
Çetin Altan’ı 22 Ekim 2015’de 88 yaşında yitirdik.65 yıl kesintisiz dünyanın en çok köşe yazısı yazmış yazarlardandı…
Çetin Altan o röportaj sırasında,” hukuk devleti” kavramını yok eden uygulamalar için “Ben istiyorum ki Devlet çete olmaktan çıkıp hukuka otursun” der.
Bu söyleşinin yayınlanmasından sonra, ”devlet çete olmaktan çıksın” cümlesi nedeniyle, dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın izin vermesiyle, Savcı Çetin Altan hakkında devleti aşağılamadan dolayı dava açar…
Savcı dava açınca Çetin Altan; “Herhâlde bu ülkede hukuk devletini görmeye ömrüm yetmeyecek” der.
Allah’ın sopası yok ya:
”3 Kasım 1996 Tarihinde Balıkesir’in Susurluk ilçesinde bir kamyon ile bir taksi çarpışır ve bu kazada takside bulunan bir emniyet müdürü, mafya lideri ve sevgilisi ölür, arabada olan milletvekili de yaralanır…
Böylece Çetin Altan’ın tespiti; ”devlet,çete,siyasetçi” yapılanması bir trafik kazası ile ortaya çıkar.
Gerçi bugün de değişen pek bir şey yok…
Hala devletin içinde hukukun denetimine girmeyen, iktidarın ortağı gibi hareket eden, devlet içinde bazı kişilerle iş tutan, ihale alan, devletin kar marjı yüksek olan kurumlarına çöken güçlü odaklar var…
Bugün de Susurluk çetesinin değişik versiyonlarından, farklı isimler altında iktidarı eleştiren siyasilere, gazetecilere saldırılar düzenleyen ve tehditler savuranlar, polise kendini arattırmayan Çakarlı arabalarla ortalıkta dolaşanlardan geçilmiyor.
Bu devlet içine yuvalanmış derin yapıları ortadan kaldırmanın yolu; Türkiye’nin AB’liği müzakerelerine dönmesi, devlet hukukun evrensel ilkeleriyle yönetilmesi, yargı bağımsız ve tarafsız bir hala getirilmesi ile üstesinden gelinebilir…
O zaman ülke ancak normale döner…
Yoksa…
Siyasi iklim kaosa sürüklenirken, bu karanlık güçlerde cirit atmaya devam ederler…
Çıkış yolu:
“Hukuka dönmekten” ve “eşit vatandaşlık hukukunu” uygulamaktan geçiyor.
Eğer muhalefet radikal bir yapılanmaya gidip iktidara alternatif olamaz ,Cumhuriyeti Demokrasi ile taçlandıramazsak…
Hiçbir şey değişmez ve toplum olarak yerinde patinaj yapmaya devam eder ve ülke olarak uçuruma doğru da hızla yol alırız.
Son bir hukuk garabeti daha:
Hukuk devletinden ne kadar uzaklaştığımızın son örneği; Gezi davasından tutuklu Avukat Can Atalay, Türkiye İşçi Partisinden (TİP) Hatay Milletvekili seçildi, YSK’da mazbatasını verdiği halde tahliye edilmedi.
Hani Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararları kesin hükümdü?
Ne dersiniz Erdoğan hukuka döner mi?
Çetin Altan’ın göremediği: “Bizim de ömrümüz hukuk devletini görmeye yetmeyecek” galiba.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025