Mehmet TIRAŞ
Gezi olayları Başbakanın ezberini bozmuş olacak ki; nerede konuşursa konuşsun konuşmasının mutlaka içinde bir Gezi direnişi geçiyor veya gönderme yapıyor,unutacak gibi de değil.
Gezi olaylarıyla yüzleşmedikçe de evinin içindeki kavgayı da bitirmesi kısa sürede gözükmüyor.
Gezi olaylarını hep darbe komplosuyla algılamaya devam ediyor başbakan.
Gezi olaylarını ben nerede yanlış yaptım ki toplumsal bir patlama oldu,79 ilde halk ayaklanarak günlerce sokaklara döküldü demiyor, sürekli komplo teorisi üreterek kendini teselli ediyor ama konuştukça da Geziye destek yaratıp meşruiyet kazandırıp,kendisine de demokratik yeryüzünden tepki alıyor.
Gezi olaylarından kendini kurtaramayan Başbakan peşinden; Mısır da olan askeri, darbe tamamen ruh halini toparlayamayacak duruma getirmiş,tek başına tüm dünyaya ferman okuyan bir duruma geldi ve konuşmaları içte ve dış kamuoyunda pek ciddiye alınmıyor artık.
Gezi direnişinde polis şiddetinden kaçarak camiye sığınanların cami de içki içtiler iftirası nasıl tutmadıysa, şimdi Mısır da olan askeri darbenin arkasında İsrail suçlaması da üstüne yapışacak gibi gözüküyor;ABD ve İsrail’in açıklamaları Erdoğan’ı ve ülkeyi zor günlerin beklediğinin işaretlerini veriyor.
AKP iktidar olduğunda komşularla sıfır sorunsuz komşuluk yaratacaktı ama geline yere bakar mısınız selamımızı alan bir tane komşu yok.Duvardan ses çıkıyor da komşudan ses çıkmıyor ve komşu ülkeler bizim Başbakanın konuşmalarını hiç muhatap almıyorlar devlet düzeyinde, ne kadar kötü bir durum!.
Komşusuz kalmanın yanında uluslararası dış politikada yapılan fevri çıkışlar sonucu ve öngörüsüzlük tam bir yalnızlığı yaşıyoruz ülke olarak.
Buna da “değerli yalnızlık” diye toplumu teselli ediyor Başbakanın çevresi ve yandaş medyası.
Nereden nereye biz bundan beş yıl önce İsrail ile Suriye arsında arabuluculuk yaparken, şimdi iki ülkeyle de diplomatik ilişkimizi kesmişiz, Suriye ile İsrail’in ilişkisi bizim konumumuzdan daha iyi.
AKP’nin 11 yıllık iktidarının sonunda orta doğunun en hassas olan dört ülkesinin üçünde iç savaş yaşıyor,bu savaşların tarafı olup bu savaşlardan, ikisi kapı komşumuz olan ülkeler de olmasına rağmen biz bu ülkelere arabulucu olmamız gerekirken,selamlaşamıyoruz ve bizi topraklarına sokmuyorlar.
Taşra zihniyetiyle ne ülkeyi yönetir ne de sorunlarınızı çözemediğiniz gibi, yeryüzündeki gelişmeleri ve olayları okuyamazsınız.
Dış politikada bu duruma gelmemizin birinci derece de sorumlusu Başbakanın Sünni-Şii politikaları; bunu Cumhurbaşkanı Gül ile Erdoğan arasında görüş farklılığına da yansıyor sosyal,siyasal,toplumsal sorunların yanında demokrasi anlayışında da görüyoruz..
Başbakanın konuşmalarıyla Cumhurbaşkanı Gül’ün ülke sorunlarına ve dış politikaya bakışlarının fikri takibini yaptığınızda, bunu çok açık görürsünüz.
Gül, bu ülkenin en önemli sorunu Kürt sorunu derken..
Erdoğan,Türkiye de Kürt sorunu yok terör sorunu var,Kürt kardeşlerimizin sorunu var demiş.
Gül,AB Türkiye’nin olmazsa olmazları derken.
Erdoğan,AB bizi bölmek istiyor diye AB’ye sıcak bakmamış ve görüşmeleri askıya almış.
Gül,Gezi olaylarından sonra mesaj alınmıştır, demokrasi sandıktan ibaret değildir derken.
Erdoğan,Demokrasi sandık demektir,diyerek karşı çıkmış ,sandıktan çoğunluğu elde eden her şeye muktedir anlayışını ortaya koymuş ve demokrasinin kuvvetler ayrılığı önümüze engel demiştir.
Gül,basın özgürlüğü üzerine medya patronlarının iktidara muhalif olan yazarların kovulmasına tepki gösterip,muhalif yazarlara medya patronlarının sahip çıkmamasını eleştirirken..
Erdoğan,kendine muhalif olan yazarları gazetesinden atmadığı için medya patronlarına tepki göstermiş, sen ona nasıl köşe verirsin,diye medya patronlarını tehdit etmiştir.
Gül, ilk defa bir Alevilerin ibadet evi olan Cem evini ziyaret eden bir Cumhurbaşkanı olurken.
Erdoğan,daha Cem evlerine adım atmadığı gibi kapısından bile geçmemiş; hatta cem evini mimarisini küçümseyerek, biz Caminin dışında başka bir ibadet yerini tanımayız demiştir.Başbakanın reyhanlı da 53 Sünni vatandaşım şehit oldu sözü de kendisinin mezhepçi olduğunun kanıtı değil mi?
Görüldüğü gibi Gül ve Başbakan arasında iç ve dış sorunların yanında demokrasi anlayışı konusunda da çok büyük bir anlayış farkı gizlenmeyecek kadar gözüküyor.
Böylesi çok sorunlu bir coğrafyada yaşadığımız ve bölgemiz de sıcak bir savaşın sürdüğü ülkede, devletin en önemli zirvesinde bulunan iki insan arasındaki görüş farkı olmasını gerek iç, gerekse dünya konjoktürü nereye kadar kaldırır.
Kendi partisinden çıkmış ve kendisi önererek Cumhurbaşkanı olmasını istemiş devletin zirvesindeki kişiyle sorun yaşayan bir Başbakan, muhalefeti,sivil toplumu,basın özgürlüğünü ve aykırı düşünceleri nasıl içselleştirecek..
Kendine muhalif olan muhalefetin dış politikada kendisiyle farklı düşünmesini,düşmanımın dostu gören bir zihniyet,yalnız kalmayı fazlasıyla hak ediyor.
Erdoğan için iki renk var siyah-beyaz,iki kelime var evet-hayır,iki de kelime var doğru-yanlış;grinin fazla tonunu tanımıyor, sorunlar ve olaylar üzerine ironi yapılmasını kabullenmiyor, kendisi ne diyorsa o doğrudur, buna karşı çıkanlar yanlış yolda gidiyor çapulcu,dış mihrakların adamı darbeci..
Sözde yazarlık yapan siyasi başdanışmanın medyada görev paylaşımıyla, Erdoğan’a ve iktidarına yönelik olumsuz her düşüncenin bir karşılığını veren bir yazarlar esnafı oluşturmuş,bu besleme tetikçiler köşelerinden ve televizyon kanallarından yaylım ateşine tutuyor muhalif olanları ama basın ve düşünce özgürlüğü denilen kavram aklına bile gelmiyor,mesleğine ihanet etmekten de gocunmuyor.
İşte o zaman da,yeryüzü Erdoğan’a; seçimle gelmiş dini otoriterleşmeye giden,kendini seçilmiş sultan veya padişah gören,bir endişeyle takip ediliyor, izleniyor..Başbakan kendine ne kadar diktatör değilim dese de!;Gezi olaylarında ki politikası ve tutumu suçüstü yakalattı.
İşte Zaman gazetesi yazarı Ahmet Turan Alkan’ın 20 Ağustos 2013 tarihli şapka çıkartan yorumu:
“2007’ye akan darbe arifesi günlerinde mi rahattın,şimdi mi diye sorsalar şöyle cevap veririm,nerde o günler.”
Komşularımız bize niye gelmiyor,selamımızı almıyor,dünya bizden uzaklaşıyor, bizde bir sorun yok mu?
Bunu Başbakana kim soracak,bizim sorduklarımız düşman karşılığı görüyor, ya dostlarından yok mu bu soruyu soracak?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025