Mehmet TIRAŞ
Yazının başına oturmadan kafamda demlenen yazı konusu her ayı bir katliam, facia ve cinayetlerle,soykırımlarla dolu bir ülkeninyaşanmış ve yaşanmaya devam eden, aydınlatılmayan karanlıkta kalan,takipsizliğe uğrayan olayları ve sorunları yazacaktım.
Ermenek maden faciasındanyer altında su baskınıyla kurtarılmayı bekleyen 18 madenciden 12 sinin bedenine ulaşıldı ama 6’sıiçin aramaya devam ediliyor. Maden ocağında oğlunu kaybeden bir babanın yoksulluğunu yansıtan soğuk kuyubaşka bir adı kara lastik olan,hem de parçalanmış lastik ayakkabısı gündemi belirleyince; bana dayazımı değiştirmek ve şu şehitlik kavramı üzerine bir iki cümle yazmak kaçınılmaz oldu.
Dirisini sevmeyen, hatırlamayan devlet nedense bizde ölüsünü çok sever..Birde ölümler toplu ise hele de duygusal bir ortam yaratan maden ocaklarında, inşaat sektöründe olduğunda, ülkenin gündemi değişir devleti yönetenler ortaya çıkar, ölen her kişini en yakınına sarılarak sözde acısını paylaşır ama maden ocaklarında ölümlerin işin fıtratında olduğunu söylemeyi de ihmal etmez. Her cansızın tabutuna birer Türk bayrağı sarılır şehitlik unvanı verilir, insanlar birer kahraman ilan edilir,bu yoksul gariban insanların toprağa verilmesi o kadar duygusal bir ortam oluştururlar ki, yaşayanlar bu cenaze törenlerinde etkilenerek ölümlere özenir olur..
İşin tuhaf yanı bu iş cinayetlerinde toplu ölümlerde şehitlik mertebesi veren devlet, neden toplu trafik kazlarında böyle bir yolu izlemez, burasını da anlamak mümkün değil?
Yer altında ve yer üstündetoplu iş cinayetlerinde ölenlerin aileleriyleilgileniyorsunuz da, trafikcanavarına kurban gidenlerin yakınlarıyla neden ilgilenmezler bu düşündürücü değil mi?
Trafik teröründen ölenlerden devletin hiç sorumluluğu yokmuş gibi umursamaz devleti yönetenler.
Şehitlik kavramı ne anlama geliyor, köken anlamı nedir,bu kavramı bizim devleti yönetenler özellikle de AKP iktidara geldikten sonra her beceriksizliklerinde, önlem almadıkları sonunda ölen toplu iş kazalarında, toplumun tepkisini yatıştırmak için tam bir din tüccarlığına soyunarak, iyice suyunu çıkarttılar desek abartmamış oluruz.
Genelde dünyanın her yerinde klasik şehitlik tanımı vatanı için ölen askerler ve devlet görevliler için verilir. Asıl sahipleri ise inancı uğruna hayatını feda edenlerin ortaya çıkarttığı bir kavramdır bu şehitlik.
Bizde bir insan öldüyse o ölene de devlet sahip çıkıyorsa, sorgusuz sualsiz devlet ona bu kavramı verir.
Çünkü bizde şehitlik unvanı alanların yakınlarına devletten ömür boyu maaş bağlandığı için, ölenlerin yakınları tepki göstermediği gibi hukuki bir hakta aramazlar. Bu ne şehitliği diye birileri karşı çıksa,her ölen maaş bağlanmayı hak ediyor mu diye bir soru sormaya kalksın,gör başına neler gelir.
Bizim Cumhurbaşkanı Erdoğan her ortamda konuşmayı çok sever,her konuşmasında da dinden bahsetmeden geçmez, bu dinin mensubu olmaktan guru duyduğunu belirtir, hele bir de alkışın sesini duyunca kükrer tutana aşk olsun..
Başlar İslam dininde komşuluktan, paylaşmaktan,adaletten,haktan hukuktan, insana verilen değerden ne kadar güzel insani bir hizmet ve duygu varsa hepsi İslam dininde var, tabii birde filozoflara ait sözleri ustaca dine uyarlayarak, sentezleyip İslam dinini referans almışlardır bu filozoflar diyerek kendi inancının düşünce eseri görür.
İslam dininde olan, çokta söylenen ama hiç uygulandığı görülmemiş şu sözü Erdoğan ‘da çok dillendirir: ”komşusu açken tok olarak yatan bizden değil” sözünü ballandıra ballandıra anlatır..
Nedense bu dinin güzel sözü hayata hiç geçmez bunu söyleyen şahıs, bin odalı sarayda yaşar, bir giydiğini bir daha giymez ama kışta kıyamette sıvası olmayan, çatısı akan,penceresi naylonla kaplı evlerde barınan, yırtık ayakkabılarla hayatlarını sürdürenlerin karınları doymaz ama şehitler buralardan çıkar.
Savaşlarda ölenlerde, bu gelir grubu ve sosyal hayatları neredeyse bire bir örtüşen insanların kaderleri hep aynı olduğu gibi, bunların paylarına düşen ise ortak oldukları ölümdür.
AKP’e iktidara geldiğinde üç ‘Y’ diye adlandırdıkları yasaklar,yoksulluk ve yolsuzlukları ortadan kaldıracağız diye geldiler ama iktidarlarının son dört yılında artık yasaklar kurtarıcıları olurken, yoksulluğun topluma bir kader olduğunu inandırmaya başladılar ama kendilerini zengin etmenin yollarını da yarattılar.. Bunların iktidarın Ülkede 4 milyarder dolar sahibi vardı şimdi 44 oldu; yolsuzluk ise havuz medyasının ortaya çıkması ve kendi zenginlerini türetmearacı olarakyaşam biçimleri oldu.
Hakkını teslim etmeliyiz AKP’ de Erdoğan’la başlayan bir gündem saptırma ve insanları gerçek sorunlarından uzaklaştırma başka konulara yoğunlaşmaları konusunda, bunların ellerine kimse su dökemez.
İş cinayetleri, yolsuzluk ve rüşvet, harcamalarını denelettirmeme,17/25 Aralık’ta yargıya yaptıkları darbe ile yolsuzluk ve rüşvetin muhataplarını yargı önüne çıkartılmaması konusunda,büyük bir maharete sahipler.
Böylesi yolsuzluk ve rüşvetin olduğu, toplu iş kazlarının yaşandığı demokratik bir ülkede böyle olaylar ve sorunlar olsa, o ülkede yer yerinden oynar, iktidar birgün görev başında kalamaz ne kadar yetkili varsa hepsi sanık sandalyesine oturtulur.
Bizde bir gün göreceğiz mutlakabunu ama ne zaman derseniz; belki yarın belki de yarından yakın, Nazım’ın mısralarında belirttiği gibi.
Sahi bu şehitlik neden hep yoksullardan çıkıyor da; saraylarda, varlıklı semtlerde oturanların, devleti yöneten bürokrasiden ve siyasetçilerin ailelerine nasip olmuyor?
AKP’liler bu kadar şehitliği önemsiyorlarsa;Allah’ım bizim çocuklarımıza ve yakınlarımıza da şehitlik nasip eyle demiyorlar?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025