Mehmet TIRAŞ
Ev telefonlarının bile her evde olmadığı yıllarda, evinde telefonu olanların mahallede parmakla gösteirldiği bir dönemdi onların birbirlerine bakışarak yakınlaştıkları, aşkları böylesi zor şartlarda başladı.
Kızın da çocuğunda aileleri yaşadıkları küçük şehirde görevlilerdi yani memurlardı.Bu bir yerde de avantajdı o küçük şehirde onlar açısından, yerliler tarafından fazla tanınmıyorlardı onun için okul çıkışı biraz evlerine geç gitmelerine ve sokakta dolaşmalarına mani yoktu.
Sık olmamakla arada sırada yaşadıkları küçük şehrin iki pastaneden birinde okul çıkışlarında buluşur,birbirlerine dokunmadan gülümseyerek kısa sohbet ederler çaylarını yudumladıktan sonra, evlerinin yollarını tutarlar oradan da ayrılırlardı,bu haftada ancak bir defa olurdu.
ikisi de yaşadıkları ilden ayrıldılar bu hiç hesasplarında yoktu;babalarının tayinleriyle ve bir uçtan bir uca savruldular,artık görüşmeleri mektublaşmaya kalmıştı.
Delikanlı, kız arkadaşına sayısını hatırlamadığı kadar mektup yazdıysa da,bir kere cevabı geldi.. Kız cevap mı vemek istemedi yoksa mektup mu eline geçmedi veya kız başka birine mi gönül açtı...Telefon da olmayınca bu gizemli aşklarını kalplerine gömümüp her ikisi de başka birirleriyle hayatları kesişti.
İkisi de aradan bir zaman geçtikten sonra evlendiklerinden haberdar oldular ama bir daha hiç mi hiç birbirilerinden haber bile alamadılar.
Aradan yıllar geçtikten sonra aynı okuldan ilk aşkını da iyi tanıyan bayan arkadaşıyla tesadüf bir ortamda karşılaştı erkek, hal hatır sorduktan sonra unutamadığı ilk gözağrısını kız arkadaşına sordu, görüşüyor musun nerelerde, diye?
“Evet görüşüyorum evlenip ayrıldı ve falan şehirde yaşıyor dedi.”
İlginç dedi adam bende evlendim ve ayrıldım dedi, neyse önemli değil dedi ama adamı bir heyecan sardı,ilk aşkının adresini biliyormusun diye sordu,kız arkadaşına? ”Evet biliyorum ben de cep telefonu da var dedi” bayan, siz görüşmüyor musunuz buna şaşırdım dedi.
Hem adresini aldı hem de cep telefonunu çok teşekkür edip görüşürüz diyerek ayrıldı bayanın yanından.
Bir anda cep telefonunu çıkartıp telefon etmek istedi unutamadığı ilk aşkına,sonra durakladı acele etmeyeyim mektup mu yazsam diyerek telefonunu cebine geri koydu,bir kaffeye oturup kendine bir çay söyleyip düşünmeye başladı.Telefon etmekten ve mesaj mesaj da çekmekten vaz geçti, ilk önce mektup yazmaya karar verdi.. Aşklarının ilk başlangıncında mektuplaştıkları günlere dönmeye karar verdi,nasıl olsa adresi var,dedi.
Çantasından Kağıtı kalemi çıkarttı ve dolma kalemle yazmaya başladı ama bir türlü mektuba giriş yapacak çarpıcı bir cümle bulamadı, her yazdığı kağıdı buruşturup buruşturup çöpe attı adam.
Kurşun kalemle bir müsvette yazayım ondan sonra dolmakalem ile temize çekerim deyip,nasıl bir sözle başlasam diye düşünmeye başladı..Yırtıp attığı kağıtlara ne karalamışım deyip çöpe attığı kağıtları açarak yazdıklarını tekrar okudu,bu arada da sığaranın birini söndürüp birisini yakmaya başladı.
Ama bir türlü mektuba giriş yapacak ve dikkat çekecek ona olan sevdasını hatırlatacak hatta kendine bağlayacak bir cümle bulamadı.
Sevgilim diye başlasam olmaz,bana kendini unuturamayan kadınım desem, bu da hoş değil,seni çok özledim falan hiç olmaz diye mırıldandı bir türlü mektuba giriş yapamadı.Mektuba başlayamadı ama onunla tekrar görüşeceği için o kadar heyecanlnıyordu ki, sanki bir kaç saat sonra buluşacak veya onu karşılamaya gidecek gibi titryordu, kendine gel oğlum ortada daha hiç bir şey yok hayal kırıklığına d uğrarsın deyip kendini frenledi.
Birden aklına şimşek gibi çakan kadını mest edecek ve kendine bağlayacak o söz geldi; yıllar geçtikçe unutamadığım “bende güzelleşen kadın” seni unutamadım,diye mektuba giriş yaptı.
Sana kaç mektup yazdım sayısını bilmiyorum eline mi geçmedi yoksa önemsemedin mi diyeceğim ama sadece bir defa cevap verdin, adresini yeni öğrendim ve tekrar mektup yazıyorum..Mektubu bitirirken umutsuz olmakla lütfen mektubuma cevap vermeni istiyorum, seni çok seviyorum,dilerim gönlün boştur veya ben öyle hayal ediyorum gönlünde bir tek ben varımdır.selam ve sevgilerimle en kısa zaman da görüşmek dileğiyle diyerek, mektubu bitirdi hemen postaya verdi,memura da mektubun en hızlı gitmesini istedi ve ücretini ödeyip,büyük bir görevi yerine getirmiş gibi gelecek cevabı beklemeye geçti.
Aradan çok zaman geçmeden iş yerinde bir arkadaşı sana mektup var demesiyle ayağa fırladı; kimden diye seslenmesiyle arkadaşının elinden mektubu aldı ve beklediği mektuptu, hemen oradan uzaklaşarak heyecanla elleri titreyerek mektubu açıp okumaya başladı uzun bir mektuptu..
İlk gözağrısı unutamadığı kadını içli bir mektup yazmıştı, sen de evlenmiş ayrılmışın bende..Sende de çocuk yokmuş neyse boş ver öylesine yazdım diyordu.. Tekrar beni aradığın için çok sevindiğini belirtip şöyle diyordu mektubun bir bölümünde; mektupların eline mi geçmedi yoksa cevap mı vermek istemedin diye sitem ediyorsun? Mektuplarını aldım ama cevap veremedim..Şu soruyu bana sosrarsın diye korktum ‘benden daha iyisini mi bulamadın da’ mı beni aradın sorusunu sorarsın korkusuyla cevap yazmamaya karar verdim.Aslında senden daha iyisini değil, seni unutamadığım için sana döndüm diyecektim..
Bana seni seviyorum yıllar geçse de unutamadığım bende güzelleşen kadın cümlesi, kalbimi yerinden çıkartacak kadar heyecanlandırdı.O ne kadar güzel bir söz her tarafımı tiretti ve bütün benlimi yerinden oynatttı.Sana olan aşkım bir anda depreşti ilk çıktığımız günleri yaşar gibi oldum,hatırlıyor musun sınıfta benim silgim düşmüştü yere, ben eğildiğim de sende eğildin ve silgimi bana verirken elimi tutumuştun,bir de şaka ile durakta otobüs beklerken o kalabalığın arasında saçlarımdan tutup ellerinle dudaklarımı sıkmıştın, bu söz onları hatırlattı tekrar bana.
Unutamadığım bende güzelleşen kadınımsın diyorsun, ben de soruyorum sana?
“Bana seni seviyorum deme uykudan uyanınca ilk aklına kim geliyor onu söyle?”
Ben her uykudan uyandımda ilk aklıma gelen sen oldun ve yıllar geçmesine rağmen bir gün olsun unutmadım,inanırmısın gerdek gecesinde bile seni düşündüm. Adamın koynuna giriyorum sen aklıma geliyorsun, koynundan kalkıyorum yine sen, yıllarca ve hala da öyle uyanıyorum. İtiraf edeyim en acı çektiğim zamanlar da bile ağrımı unutan bir aşkla sana bağlandım, evlilğimi bitirmeme gelince; seni unutamadığım için evlendiğim erkeğe de dişiliğiimi veremeyince,ona olan saygımdan dolayı ayrıldım ama bunları kocama söylemedim, söylemem de ahlaksılık olurdu. İnanırmısın bilmem benim sana olan aşkım bir kadının hayali olan anne olma özlemimin bile önüne geçti.
Bundan sonra mektup değil mesajlaşalım, buluşana kadar telefonda görüşmeyeylim,seslerimiz dahi ilk buluşmamızı da okuldan çıktıktan sonra buluştuğumuz o küçük şehrin pastanesinde olsun, diye de bir önerisi vardı,uluşacakları tarihi ve saatini yazmıştı,kadın.Eğer bu tarih senin programına uygun olmazsa mesajla bildirirsin yılların unutturamadığı tek erkeğim,senden başka hiç bir erkekten etkilenmedim, aslında çok ta yakışıklı değilsin şaka şaka yaptım prensim.
Mektubu bitiriken not düşmüştü:Mektuba giriş yaptığın söz çok içli ve bir kadını mest eden,her kadına da nasip olmayan o duygulu ‘ yıllar geçse de unutmadığm ve bende güzelleşen kadın’ cümlesi burgu gibi işledi kalbime, tekrar çok çok teşekkür ederim. Benim sana olan aşkımın karşılığı olarak, unutulmaz bir pırlanta hediyesi gibi geldi bu söz bana. Harika bir söz ve aşkımızın sloğanı olsun derim, ne dersin?Buluşacakalrı tarihe kadar geceleri sabahlara kadar mesajlaştılar.
Aşklarının temelinin atıldığı o küçük şehre buluşmak için randevüleşip; ikisi de ayrı illerden gece otobüsle yola çıktılar ve sabah şehrin terminelinde buluşmak üzere.. Adamın otobüsü şehre erken geldi,adam terminal de aşkını beklemeye başladı..Aşkının otobüsü geçiktikçe iki de bir yazaneyi gidip soruyor otobüs niye geç kaldı diye.Bir de otobüs gözüktü ve terminale yanaştı otobüsün etrafında iki üçkere adam tur attı göremedi aşkını, telaşlandı yoksa vaz mı geçti diye, en sonunda bağajını alırken yandan bakınca tanıdı arkasındna varıp gözlerini kapayarak kadına sarıldı,kadın bir çığlık attı ki terminalde olanlar ne oluyor demeye başladı, adama sarıldı valizini bir tarafa koyup üç beş defa sarıldılar bakıştılar, etraftaki yolcuların da dikktini çekti bu aşk buluşması ama umurlarında bile değildi.
Buluştuklarında ilk sarılmalarıydı bu hem de tam otuz yedi yıl sonra.
Hemen bir taksiye bindiler arka koltuğa oturdular elleri birbirine kelepçelenmişti liselli yıllarda buluştukları pastenenin ismini verdiler ama taksici öyle bir pastane yok dedi.O zaman bizi bir kahvaltı yapacağımzı restorana götür dediler taksiciye.Şehre şöyle bir baktılar ve bayağı değişmiş ve gelişmiş üniversite de var burada dedi kadın, kendisine aşkının adresini ve telefonunu veren kadın anlatmıştı.Masaya oturmadan tekrar birbirlerine sarıldılar ama bunda birbirilerini süzdüler kadın ağlamaya başladı, adam kadının göz yaşlarını silip, karşılıklı değil de okullu yıllardaki gibi yan yana oturdular kahvaltı masasına.
Kadın adama çok değişmişsin saçların ağarmış ve dökülmüş ama hiç önemi yok hala seni ilk gördüğüm gibi seviyorum ve benim tek erkeğimsin dedi.Senin o meşhur sözün aklımdan çıkmıyor erkek kadını gözü ile kadın da erkeği kulağıyla sever diyordun ya bu sözünü hep çevremde anlatmışımdır.Adam, sen hala güzelliğinden bir şey kaybetmemişsin deyince,kadın çok değiştim kaz izleri belli olmuyıor mu yüzümde,gerdanımda sarkıklar var, çok olmasa da biraz ayva kadar göbüşüm, iltifatın için teşekkür ederim aşkım dedi kadın adama.Adam kadına hatırlarmısın ben sana okul da adını değiştirmiş Kumru diye çağırırdım ve seni hep kumrum diye hatırladım dedi.Ayy evet evet şimdi hatıladım nasıl unuttum ben bunu,dedi kadın.
Kadın, aşkım sana bir önerim var,buluştuk ama buluşmamızın evliliğe dönüşmesini istemiyorum.. Bir daha da ayrılmayacağımız üzerine sürecek, buna varsan ben varım yoksa bu buluşma ilk ve son olur diye sözü unutamadığı erkeğine verdi?
“Vallahi çok heyecanlıyım rüyada gibiyim ama söylediklerinden de bir şey anlamadım, hem buluşacağız ama bu evliliğe dönüşmeyecek, peki güzelim bu nasıl olacak ” dedi kendin de güzelleşen kadına?
Erkeklerin anlamadığı da bu.. Siz erkekler ille sonuca gideceksiniz tek derdiniz cinsellik dedi kadın ve devam etti..Aşk,hasreti,özlemi,korkuyu ve zoru da içinde taşıyan bir ilişkiyle kendini canlı tutan duygudur..Uykunun tutuğu yerde aşk yoktur,evllik bu heyecanı bitirir.Kimin koynunan girdiğin değil kimi düşündüğün önemli.Bu aşkımızın plan ve programını ben yapacağım ve her buluşmamız ilk buluşmamız gibi heyecanlı olacak, buna varsan ben varım,yoksa da yokum açık söyleyeyim.Bu yıllanmış şarap gibi olan aşkımızın evliliğe dönüşerek monotonlaşmasına müsade etmem prensim,dedi kadın.
Ben Duygu Asene’nin bir imza gününe katılmıştım,Duygu Asene söyleşisinde aşklarınızı canlı tutacaksanız, ayrı evlerde yaşayın ve birbirinize program yaparak gidin diyordu,senin önerini dinleyince aklıma geldi, ben de varım buna ‘bende güzelleşen kadınım’ dedi adam.
Kahvaltılarından heyecandan olsa gerek bir kaç lokma ancak yiyebildler otele yerleşmek için elele tutuşup kalacakları otelin yolunu tuttular..Yolda kadın adamın kulağına fısıldadı otel rezervasyonu yapılmıştır ‘sen de güzelleşen unutamadığın kadının’ süprizlerine hazırmısın, prensim dedi.!
Not: Bu tutkulu aşk makalemi Anneler gününde başta Annem olmak üzere tüm Annelere ithaf ediyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025