Mümtazer TÜRKÖNE
Bu sene 1 Mayıs, Regaib Kandili’ne tesadüf etti. Ortak payda arayanlara anlamlı gelebilir.
Sağ cephede sola açılan ve ortak paydalar oluşturacak kadar köklü değişiklikler vuku buldu; ancak sol cephede değişen pek bir şey yok. Sol, statükoya alternatif üretemediği sürece politikada aktör haline gelemez. Değişme ve zamana intibak etme teşebbüsü, solun hiçbir grubunda görülmüyor. Taksim ısrarı bile, ispat-ı vücut yerine muhafazakâr sağ iktidarlara kedi-fare oyunu fırsatı veriyor. Taksim’in sol için kutsal bir mekân olduğunu, 1 Mayıs’ın da kutsal zamana tesadüf ettiğini anlayışla ve saygıyla karşılayabiliriz. Ancak iktidarlar her 1 Mayıs’ı, solu toplumla karşı karşıya getirecek bir şiddet sarmalına sokmakta çok mahirler. Kilitlenen trafik, işine gidemeyen “sade” vatandaşlar ve ekranlara yansıyan şiddet görüntüleri. Yere düşen polise linç girişiminde bulunanlar da, polisi onlardan koruyan insaf sahipleri de solcu. Hangisi 2014’ün 1 Mayıs’ına damgasını vuracak?
Kitlesel şiddet, planlı-bireysel şiddetten farklıdır. İktidar sahiplerinin hiddet ve öfke ile iş görme hakları da yetkileri de yok. Muhalif kitleler ortalığı yakıp yıkmaya başladıkları zaman yöneticilerin tek görevi cana zarar gelmesini önlemektir. İktidarın meşruiyeti, kendisine şiddet gösterecek kadar muhalif olan kesimlerin burnunun bile kanamasını önlemek için gösterdiği gayretle sağlanır. Sokak gösterilerini düzen ve asayişe yönelik bir tehdit olarak görürken, cana gelecek zararı gözden kaçırmazsınız. Londra’da yıllar önce 1 Mayıs gösterilerine şahit olmuştum. Bizim Taksim’e muadil Oxford Circus’ta her sene olduğu gibi ortalık savaş alanına dönmüştü. Alınan tedbir, dükkanların vitrinlerini günler öncesinden sunta levhalarla kaplayarak mala gelecek zararı azaltmak ve olay günü de canları korumaktan ibaretti. Bu satırları yazarken şiddet görüntülerine rağmen günü cana zarar gelmeden atlatma umudu hâlâ mevcuttu. Hükümet’in ilan ettiği mevzî olağanüstü hal, hastaneye gidecek vatandaşlar da dahil kimseye hareket imkânı vermiyor. Doğru mu? Günün sonunda ortaya çıkacak tabloya bağlı.
1 Mayıs, işçi haklarındaki gelişmenin sembolü. Emeğiyle geçinenlerin bugün sahip olduğu haklar tarihsel olarak sermaye ve güç sahiplerinden söke söke alındı. Çalışma saatleri, toplu sözleşme ve grev hakkı işçilerin ağır bedeller ödediği direnişlerle verildi. Sol bu taleplerle meydana çıkınca değişimi de tetikledi. Kurulu düzenler bu değişim taleplerini geçiştirebilmek için türlü çözümler buldular. 1917 Bolşevik Devrimi ile sosyalist bir yönetim yerine bürokratik bir diktatörlük kurulunca hakim güçler rahatladılar. Parlamenter sosyalizm bir ara formül olarak üretildi. Öbür taraftan ezilenlerin sembollerinin içi boşaltıldı. 1 Mayıs bizim gençliğimizde “bahar” ve “çiçek” bayramı olarak kutlanırdı; sonra bayram olmaktan da çıkartıldı. Kamu sektörünün güçlü olduğu dönemlerde sendikacılık kamu işçileriyle hükümet eden siyasetçiler arasındaki pazarlıklarla sınırlı kaldı. Bugün klasik anlamda işçi sınıfı da kalmadı. Mavi yakalılar değişimin itici gücü değiller artık.
Taksim, sol için önemli bir sembol. Daha çok 1977’nin kanlı mirası ile geleneğe dönüştürülmüş bu sembolün içeriği bugüne kadar pek eleştiriden geçirilmedi. Pera yani Beyoğlu, nasıl Osmanlı modern çağında içimizdeki Avrupa (daha çok Fransa ve İtalya) ise Taksim evrensel birikimin bir sembolü olarak görülüyor. Gezi Parkı’nın Taksim’de yer alması çok şey ifade etmeli.
Dünya değişti, Türkiye’yi yönetenler değişti. Jakoben-asker elitlerin yerini, yeni yetme muhafazakâr burjuvazi aldı. Dünün ezilenleri bugün iktidarda. Ama her türlü iktidardan darbeler yemiş olan solda hiç değişiklik yok. Geziciler sosyal medya ile 1999’da Seattle’da başlayan sosyal hareketler çağını Türkiye’ye getirdiler. Belki de solun değişen tek görünümü buydu.
Bu 1 Mayıs’ta, geçen yıla göre değişen bir şeyler olduğunu düşünüyor musunuz?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025