Mümtazer TÜRKÖNE
Kastettiğim kişi Profesör Hayrettin Karaman. AK Parti’nin “parti müftülüğü” kadrosunu çok uzun zamandır o işgal ediyor. Parti müftülüğü, İslâmî referanslara dayandığı iddia edilen bir partide daha çok parti teorisyenliğinin muadili bir görev.
Sol, liberal veya milliyetçi bir partinin parti teorisyeni ne iş yapıyorsa, İslâmcılık iddiasını muhafaza eden bir parti için fetva makamı aynı işlevi yerine getirir. Parti teorisyeni parti politikası ve pratiği ile partinin kimliği ve ideolojisi arasında bağlantılar kurup, şartları teoriye uydururken, parti müftüsü sadece dine dayalı bir meşrulaştırma mercii olarak iş görür. Politikalara ve pratiklere “cevaz” vermesi yeterlidir. Gücünü de, Hayrettin Hoca’nın fıkıh âlimi olması gibi sahip olduğu ilmî salahiyetten alır. Hayrettin Hoca, ta belediye başkanlığı zamanından beri Erdoğan’ın muhataralı icraatlarını verdiği fetvalarla ve daha sonra Yeni Şafak’taki köşesindeki yorumlarıyla meşrulaştırıyor. Şer’î mesnedler, teviller ve (belki de en önemlisi) zaruretler buluyor. Fıkha göre sınır tayin etmek çok zor. En nihayetinde “saçma tevil götürmez” diye, sıkıştığınız yerde imdadınıza “zaruret hali” yetişiyor. Sığınacağınız en son kale “ızdırar” hali. Böyle bir perspektifle makul ve meşrû bulamayacağınız hiçbir icraat yoktur. Hoca’nın yaptığı da budur ve siyasî fetvalarının çoğunu “zaruret hali”ne bağlaması bu yüzdendir. Uzun boylu fıkıh bilmenize gerek yok. Mecelle’nin küllî kaidelerinden “Zarûretler, memnu’ olan şeyleri mubah kılar” hükmüne dayanarak siyasî müşküllerin tamamını çözebilirsiniz. Fıkıh âlimlerinin siyasî tartışmaların uzağında durmayı tercih etmelerinin sebebi, çilingir muamelesi görmemek içindir.
Neticede Hükümet ona çok şey borçlu. Başbakan siyasetin dar ve karanlık labirentlerinde iktidarını pekiştirirken haliyle fikir ile zikir, inanç ile fiil arasında bocalıyor. Hoca hemen imdada yetişiyor, fetvayı yapıştırıyor. Zulm ederken adil, şirk koşarken muvahhid, yalan söylerken mazur olduğunuza inanmak iktidardan bile daha cazip ne müthiş bir ayrıcalık! Öyle değil mi?
17 Aralık’ta yolsuzluk soruşturmaları patladıktan sonra, anlaşıldı ki hayır işleri bahanesi ile kamu kaynaklarının ve devlet rantının suistimaline Hayrettin Hoca cevaz vermiş. Hoca “vakıflara bağış” konusunda verdiği bir fetvayı tevil ederek, bu sorumluluktan sıyrılmaya çalışıyor; ancak şahitlerimiz çok. Daha önemlisi, “havuz felsefesi”ni geliştirenler açıkça bu fetva ile minareye kılıf uydurmuşlar. Hayır-hasenat işlerinin çoğalması için Hoca’nın araladığı kapıyı, hırsızlar sonuna kadar açmış ve içeri dolmuşlar. Başka neler var? Hoca’nın “biat” müessesesi hakkında söylediklerinin, iktidar sahibi eliyle basit bir meşruiyet aracı olarak ayıklanıp kullanılması meselâ? Kısaca Hoca’nın fetvaları, siyasetin gündelik telaşı içinde fast food olarak tüketilmiş, “otoriteye ve devlete itaat” muhabbetlerine meze yapılmış.
Müslümanlar yakın tarihimizde çok ezildiler. Çok yokluk ve yoksulluk çektiler. Gadre ve zulme uğradılar. Bütün hayatı güç ve iktidar sahipleri karşısında ezilerek ve bilenerek geçen bir âlimin, kendisine yakın bulduğu bir iktidar için biriktirdiği bütün ilmî otoritesini harcamasının anlaşılır ve mazur görülür bir tarafı var. Hoca’nın “uygunsuz” fetvalarına bir çıkar hesabının değil, bir fedakarlığın eseri gözüyle bakmak belki daha doğru. Ama yol açtığı tahribatı göz ardı edemeyiz. Eskiden güç sahiplerine fetva yetiştiren rüsûm ulemasına yabancı değiliz. Bugün parti rekabeti içinde tek bir partinin veya liderin icraatlarına fetva yetiştirmek daha zor mu?
Birkaç köşe yazısını, genç kuşaklara ibret olması için “Hayrettin Hoca vak’ası”na ayırmayı düşünüyorum. Sebebi, Hoca’nın köşe yazılarına yansıyan kendi rahatsızlığı. Son zamanlarda Hoca İslâm ve siyaset faslında bir seri yazı yayımladı. Yazılarda ikircikli bir hava var. Bir yandan yıllar öncesinde kalmış, kendisine ait İslâmî ölçülere uygun siyasî prensipleri hatırlatarak, zımnen Hükümet’i eleştiriyor. Öbür taraftan, Hükümet’e ve özellikle Başbakan’a yine İslâmî endişelerle sahip çıkıyor.
Öbür tarafta Hayrettin Hoca’nın fetvalarını referans alan iktidar, Müslümanların hiçbir dönemde maruz kalmadığı bir zulme imza atıyor...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025
27.05.2025
23.05.2025
13.05.2025
12.05.2025
6.05.2025
5.05.2025
5.05.2025