Murat BELGE
Seçim- öncesinin son haftasına girerken, AKP’nin borusu öten kadroları, tiyatro sahnesinin önünde, elele tutuşmuş, “hazıruna” bir birlik ve beraberlik görünümü sunuyor. Ama perde arkasında, yeni bir dekor hazırlayan personelin birtakım eşyaları çekmesinin, sürmesinin sesleri de işitiliyor. O perde açıldığında yeni bir dekorla karşılaşacağımız belli oldu sayılır.
Bülent Arınç’ın son konuşması bunun bir sinyali oldu. Aslında buna benzer sinyal çok, sinyaller arısında Bülent Arınç’tan sadır olanlar da epey yekûn tutuyor. Ama şimdiye kadarkiler arasında en net, en anlaşılır olanı buydu. Abdullah Gül’ün imalarından birkaç kat açık bir şekilde, AKP’nin kurucu kadrolarının sorunlarından bazılarını dile getirdi.
AKP her ne kadar Millî Görüş hareketine karşı bir mesafe koyarak örgütlenmiş bir parti olsa da, o ideolojiyi gerçekten terketmiş bir parti değildi. Böyle, ideolojisi ağır basan partilerde, onlara göre daha “sıradan” kalan partilerde görmediğimiz türden bir “iç dayanışma” ruhu olur. “Falan konuda anlaşamadık, ayrıldım,”demek kolay bir şey değildir. Başka bir partiye gitmesi özellikle zordur. Dolayısıyla AKP’nin bugünkü gidişatına, tavırlarına muhalif olan AKP’lilerin de bu muhalefetlerini yüksek sesle kamuya duyurmaları ciddi bir risk alma anlamına geliyordu. Bu partinin nasıl “siyaset ettiği”ni hep birlikte seyretmekteyiz. Çoğunluğu hâlâ kendi çevresinde tutmayı başaran önderi var. Bu önder, “Onlar hain” dediği anda bunu (onun her dediğini) bilmem kaç misliyle bağırmaya göre örgütlenmiş bir yapı hazır bekliyor. Bağırması bir yandan devam eder, ama bir de bağırmadan, sessizce yürütülecek kampanyalar sözkonusu. Bunlar daha da yıkıcı olabilir.
Dolayısıyla, “önder” yedi düvele savaş açar, saray yapar, her türlü teamül ve kuralı çiğnerken oluşan bu parti- içi muhalefet “sesli” bir muhalefet olmadı. Ses çıkaranlar iki gün sonra söylediklerini geri aldılar. Kimse partide “ikilik çıkarma”dan sorumlu olmak istemedi.
İslâmcı hareket, sonuç olarak, kendi İslâmi “ethos”u içinde davranıyor. Türkiye’nin bu “Batılılaşma” sürecinin tuhaflıklarından ötürü, her bakımdan “bölünük” bir toplum olduğunu söyleyip duruyoruz. Bunun sonuçlarından biri de, birbirimizin iletişim kodlarını anlamamamız; bunları deşifre ederek anahtarlardan yoksun olmamız. “Sesli” bir muhalefet olmadığını söyledim. Onur yerine, jest ve mimiklere dayanan bir muhalefet vardı. Tabii ne kadar “sessiz” olsa da, onun varlığını öbür taraf da fark ediyor ve sinirleniyordu. AKP kitlesi içinde daha “orta kademe” denecek bir yerde duranlar tavır almaya zorladı. Varolan yönetimin yanında durmaya karar verdiyseniz, bu öyle sessiz sedasız orada durmak biçiminde yürümezdi; militanca duracaktınız orada.
“Önder” bir yandan bu korkuyu salacak araçlara sahipti ama davranışlarıyla insanları uzaklaştırmakta, kırmakta, yabancılaştırmakta da üstüne yoktu. Dolayısıyla muhalefeti istediği gibi gideremedi, yok edemedi.
Muhalefet, seçimden sonra da sürecek. Sonuçlar, elbette, muhalefetin geleceği üstünde etkili olacak. Çok basit, yalın bir hesap: AKP’ye verilen oy oranı artmıyor, hele bir de düşüyorsa, bu durum muhalefeti güçlendirecek; tabii tersi de yönetimi. Ancak, “yönetimin güçlenmesi” demek, bugün ayan olan ölçüler içinde, Türkiye’nin bu nereye varacağı belli olmayan (ama orta ve uzun vadede son derece sakıncalı olduğu yeterince belli olan) politikalarla oradan oraya savrulacağı anlamına gelecektir.
Kuruculardan Bülent Arınç sesini yükseltti. Bunu AKP de duydu –AKP ‘ye yakın medya duymuşsa benzemese de. Duydu ama bu AKP nereye kadar Bülent Arınç’ın kurduğu AKP?
Orada çok ciddi bir kadro değişikliği olduğu görülüyor. Bu yeni kadronun bir “kurucu”su varsa, o, tek başına Tayyip Erdoğan.
Yalnız, tarih boyunca görülmüş olgundur: böyle kadroları davet eden, genel anlamıyla “başarı”dır. Başarının arkası gelmeyeceğini sezinledikleri anda, böyle kadrolar kendilerine yeni bir tutamak aramaya girişirler.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025