Mustafa Karaalioğlu
Gündemimiz şimdi Libya oldu ama Barış Pınarı harekatıyla başlayan ve ardından iki mutabakatla (Ankara /Soçi) gelişen Suriye meselesi heyecanını kaybetmeyi kesinlikle hak etmiyor. Daha doğrusu heyecan ve ilginin eksilmesi ve sahadaki gelişmelerin kamuoyuna yansımaması tablonun ciddiyetini eksiltmiyor.
Sadece iki mutabakat değil, öncesinden Rusya ile imzaladığımız İdlib mutabakatının da seyri istediğimiz şekilde gelişmiyor. Anlaşmaya rağmen sahada yaşananlar Türkiye’nin istemediği ne varsa onu işaret ediyor. İdlib halkı bombalar altında sağa sola dağılıyor; yani Arap Sünni nüfus aleyhine bir etnik düzenleme yapılıyor. Kaçanlar da beklendiği gibi ve zaten başka çıkışları olmadığı için Türkiye sınırına doğru hareket ediyor. Rakamlar net değil ama tahminen 150 bin civarında yeni göçmen oluştu. Suriye rejiminin bombardımanı nedeniyle son birkaç günde sınırımıza kaçan Suriyeli sayısı 25 bini buldu. Sadece Kasım ayı başından bugüne şehri terketmek zorunda kalanların sayısı 200 bini aştı. Oysa İdlib mutabakatının amacı halkı bulundukları yerde korumak ve yaşatmaktı. Teröristlerle mücadele bahanesiyle şehri yerle bir etmekte olan Rusya ve Esad için ise zaten bütün İdlibliler terörist… Ne kadarı kaçarsa ve ne kadarı ülkeyi terkedip Türkiye’ye sığınırsa o kadar iyi!
Bu gelişmeler Türkiye’nin yeterince ağır olan göçmen yükünün hafifletilmesi için Rusya’nın sözümona iyimser ve dostça davranma sözü verdiği süreçte yaşanıyor. Aynı Rusya, Barış Pınarı harekatımızı bitirmek için ABD ile birlikte eş zamanlı olarak bize baskı yapıp istediğini aldıktan sonra sınırımıza Esad rejiminin elini kolunu sallayarak gelip yerleşmesini sağlayan ülkedir. Soçi mutabakatı gereği YPG’yi bölgeden 30 kilometre güneye uzaklaştırma sözü verdiği halde bu örgütle oturup anlaşma imzalamaktan da geri durmadı. Şimdi, YPG ve YPG cephaneliğinin söz verilen bölgeye tahliye edilip edilmediğine dair de Rusya’nın sözlerinden başka bilgimiz bulunmuyor. Birinci amacı YPG/PYD’yi tümüyle bitirmek olan Barış Pınarı’nı durdurduk ama bırakın birinci amacı ikincil amaçların bile ne kadarının gerçekleştiği hâlâ şüphelidir.
Kesin olan ise, Esad rejiminin iç savaş boyunca ayak basamadığı topraklara kolaylıkla gelip yerleştiğidir. Esad demek, rejimi için potansiyel tehlike olan Sünni Arap nüfusun (İdlib’te olduğu gibi) yeniden sınırımıza doğru hareketlenmesi ve Türkiye’deki Suriyeliler’in dönecek yer bulamamaları demektir. Nitekim, o kadar büyük tartışmalara rağmen göçmen yükümüz son aylarda azalmadı, artmaya devam ediyor.
Bütün bunları hatırlatmamızın nedeni Türkiye’nin Rusya ile şimdi de Libya’da birlikte hareket etmeyi planlamasıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’le Libya’yı görüşmeye başladı. Putin, Suriye’de karşı olduğumuz Esad’la, Libya’da da statüsünü tanımadığımız General Hafter’le iş tutuyor. Düz mantık, Suriye’de Putin’in bizden çok Esad’ın işine yaradığı ortadayken Libya’da da kimin faydalanacağını tahmin etmek zor değildir. Üstelik Libya’da geleneksel müttefiklerimizin tamamı; yani ABD ile Avrupa da karşımızda bulunuyor. Ki, bu da Batı kanadında diplomatik seçenekler tükendiği için ‘muhtemel bir işbirliğinde’ Türkiye’nin Rusya karşısında elini daha da zayıflatıyor.
Türkiye’nin dış politikada ortaklıkları çeşitlendirmesi kesinlikle büyük bir avantajdır ama bunun işe yaramasının temel şartı bir seçeneğe yönelirken ötekini de elde tutmaktır. Aksi takdirde buna çeşitlenme, seçenek artırma ve çok boyutluluk denemez…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
14.09.2025
1.09.2025
18.08.2025