Namık ÇINAR
Hiç unutmuyorum.
Yıllar önce Robert Kolej’e başlayan kızıma, ilk gününün nasıl geçtiğini merakla sorduğumuzda, sıra dışı bir cevap vermişti bize.
Bugünkü ilk dersimiz, anneciğim babacığım, “duvar”dı demişti.
Önce bilinen ne kadar meşhur duvar varsa yeryüzünde, hepsini tek tek saymışlar.
Çin Seddi’ni…
tarihî kentleri çevreleyen surları…
Berlin Duvarı’nı…
Sonra niçin yapılmış olabileceklerini tartışmışlar.
Ve ders biterken de, hiçbir duvarın, hiçbir engelin, “düşünce ve özgürlüğün” önünde duramayıp eninde sonunda yıkılacağını, hayatın açıkça gösterdiğine kanaat getirmişler.
“Kadına karşı şiddet”e farkındalık yaratmak isteyen İzmirli kadınlar, eylemleri için “duvar” metaforunu seçince, aklıma bu geldi hemen.
Kadına karşı örülen duvarları, yine bir başka duvarla telâfi etmeye çalışmak, beyinlerimizin ve hayâl gücümüzün ne denli örülü olduğunu, setlerin ve perdelerin hayatımızı nasıl belirlediğini göstermiyor mu?
Duvara çare bir başka duvar mı olmalıdır?
Ben, sadece haklı değil, erkeklere nispetle daha zeki ve nitelikli bulduğum kadınların daha yaratıcı olduklarına inanıyor, onları gönülden destekliyorum.
Ne ki, her işimiz şark usulüdür bizim.
Kafa yapımız hayatın bütün alanlarına yansımıştır.
Batı’daki kentlerde “trafik ışıkları” bile, araçlar sürekli yürüyecek şekilde “yeşilden yeşile” periyotlarla düzenlenmişken, bizde “kırmızıdan kırmızıya” ayarlanmıştır.
Oralarda, eğer senkronunu tutturmuşsanız, hiç durmadan aynı ritimde yürür gidersiniz.
Bizde ise tam tersi olur; prostatlı gibi kesik kesik, dura kalka yol alırsınız.
Nasıl özgür olacağımızı değil, nasıl kayıt altında tutulacağımızı konuşuruz biz.
En nefret ettiğimiz kavramlardan biri de “liberal” sözcüğüdür.
Oysa bu, “özgürlük” demektir.
Özgürlüğe bu kadar düşman bir toplum ancak kolektivist şarka yakışmaktadır.
Özgürlük ve demokrasi gibi kavramları çok sıkça kullanırız, lâkin içeriklerini ne düşünür, ne de biliriz.
Meselâ, burjuva değerlere kızar, demediğimizi bırakmayız; ama ardından demokrasi nutukları çekeriz.
Oysa liberal değerlerin somuta dönüşerek görünür hâle gelmesi demek olan demokrasi, burjuva ekonomi dünyasının toplumsal ve siyasal alana yansımasından başka bir şey değildir.
Hem kolektivist kafada bir devletçi, hem demokrat olunmaz.
Biri diğerinin zıddıdır.
Bir de, zorbadan yana olup da liberalmiş gibi görünen, oligarşinin hizmetindeki “kral soytarıları” vardır ki, bunlara bakarak yanlış yargılara varmamak gerekir.
Devletçi, dedim.
Hepimiz devlet için varızdır.
O yüzden, devleti işletenler sorgusuz sualsiz daima haklıdırlar.
Bizler sonuçta devletin köleleriyizdir.
Meselâ, bizim yoktur ama devletin bilmememiz gereken sırları vardır.
Yasa dışı evraklarına bile “gizli damgası” vurarak her türlü herzeyi yemesini bilmiştir.
Çıkıp da “gizli belgeyse, devlete gizli belge; bize ne!” dememişizdir.
Çünkü demokrasi ne menem bir şey, anlayamamışızdır.
Hâlbuki Harp Okulları ve Harp Akademilerinde okuyan kırk türlü milletten subay ve kurmay adayın yanı sıra, NATO karargâhlarında ve müşterek tatbikatlarda bunların hemen hepsinin bilgileri en ince ayrıntısına kadar yabancılarla paylaşılmaktadır.
Gençliğimde Trakya’da, Genel Savunma Mevzilerindeki sabit betonarme koruganların makineli tüfek ve geri tepmesiz top yuvalarına kadar plânlarının, ödenek çıkması için NATO ile paylaşıldığını teğmen rütbemle ben bile biliyordum.
Kaldı ki bunlar normal şeylerdir.
Normal olmayan, devletin gıllıgışlı işlerini haber yaptı diye gazetecilere kızmak; halk bakımından ise, bunu meşru görerek oyuna gelmektir.
Çevirdikleri dolapları halkın bilmesini istemeyen devletten değil de, toplumu bilgilendiren gazeteciden yana çıkmadıkça, bütün güzel şeylere henüz vakit var sayılır.
O zaman bekleyeceksiniz, çünkü hazır değilsiniz.
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016