Namık ÇINAR
Acı acı gülmeli mi, ağlamalı mı, karar veremiyorum.
Birbirimizi boşu boşuna öldürdüğümüzün bile farkında değiliz.
Zaten bilseydik, bu olup biten yüzünden utanırdık kendimizden.
Merkeziyetçi ceberut devlet, gâh 1648 Westphalia’sından kalma bir ideoloji olan Kemalizm’le katı laikçileri, gâh bin dört yüz sene öncesinin insan topluluklarına çare olarak önerilmiş İslâmi düzenle dincileri; ama sonunda herkesi aynı totaliterliğin kapısına çıkaracak şekilde eğitim süreçlerinin kundak bezleriyle sarıp sarmalamakta ve her nabza göre sunduğu şerbetlerle emzirmekte hepimizi.
O yüzden, çağdaş dünya nereye doğru gidiyor, haberimiz bile yok hiçbirimizin!
Türkiye’nin Kürt Sorunu dahi bu bağlamda bir sebep değil, sonuçtur.
Çürüyen tüm yapısal zincirin en zayıf halkasında baş göstererek bizi dürtükleyen bir olgudan ibarettir sadece.
Esas mesele, toplumun günün değer ölçütlerine göre yeniden teşkilâtlanıp çağdaşlaşamamasındadır.
Aralarında çatışıyor gibi görünseler de, Türkiye’deki bütün egemen ideolojiler devletçidir ve onlardan etkilenerek edindikleri “merkeziyetçi devletten yana” tutumları nedeniyle daha güzel bir toplumsal hayata geçiş yapamayan bu mazlum halk, trajikomik bir şekilde o bilinçsizliğin ceremesini çekmektedir.
Nasıl ki Osmanlı, 1789 Fransız Devrimi’yle gelen “ulus-devletler çağı”nı öngöremeyip yok olup gitmişse ve biz bunu, tıpkı matbaanın gecikmesindeki gibi, ancak 1920’lerde kavrayabildiysek; korkarım bu sefer de toplumların “ademimerkeziyetleşme çağı”nı kaçırmanın bedelini, olayların rüzgârlarında savrularak ödeyecekmişiz gibi geliyor.
Oysa önümüzde muazzam bir AB projesi duruyordu.
Bir ara ne heves ettiydik!
Lâkin o da üç gün sürmüş, sonra tekrar anakronik hayat tarzımıza geri dönmüştük.
AB denince, 28 tane devletin biraraya gelerek kurduğu bir birliği anlıyoruz.
Fakat hepsi o kadar!
Daha ötesi nedir, henüz kavramış bile değiliz.
Çünkü biz bu meseleleri ancak ulus-devlet penceresinden baktığımız kadarıyla görebiliyoruz.
Oysa AB’yi 28 ulus-devletten ziyade, kurulma amaçlarına uygun seyreden ve sayıları aşağı yukarı 275’e ulaşmış “Bölgesel Yönetimler Birliği” diye tanımlamak, bana kalırsa daha isabetli olacaktır.
AB demek, “yönetim tekeli” elinden alınan merkezî devletin, bundan böyle tasarruf edeceği yetki ve sorumlulukları mahallinde oluşan “bölge yönetimleri” ile görev ve işbölümü çerçevesinde paylaşması, bunun yürümesi için de mali kaynakları üleşmesi demektir.
İşte biz de, henüz niyetimizin sürdüğü 2008’de, ülkeyi yirmi altı tane “Kalkınma Ajansı” bölgesi şeklinde tarif ettikse de, bunlar hiçbir surette ne merkezî devlet anlayışından, ne de doğru dürüst hayata geçip de kâğıt üstünde kalmaktan yakalarını kurtarabildiler.
Eğer AB hedeflerini sürdürmeyi becerseydik, şimdi merkezin vali diye görevlendirdiği, ama kendi işimiz olsaydı kapıdan dahi sokmayacağımız evsaftaki seksen bir tane Ankara yalakası hot-zotçu memur tarafından yönetiliyor olmayacaktık.
Nasıl ki kendimizi vilayetler bazında seksen bir parçaya bölünmüş addetmiyorsak, Kalkınma Ajansları sebebiyle de yirmi altı parçaya bölünmüş addetmeyecektik.
Hepimizin zihnine, bunun çağdaş bir idari taksimat olduğu bilinci kazınacaktı.
Bölge Yönetim katılımcılığımız şöyle dursun, hizmet odaklı belediyeciliği bile daha da merkezîleştirdik.
Örneğin Türkiye’de hâlen (1.389) belediye varken, coğrafyası bizim yarımız kadar olan Almanya’da bu sayı (14.743), dünün katı merkeziyetçi Demirperde ülkeleri olan küçücük Polonya’da (2.489) ve minnacıkÇek Cumhuriyeti’nde ise (6.242)dir.
Gelişen ve zenginleşen toplumlar yerinden yönetim esaslarına hız verirlerken, bizim her ideolojinin tepesindeki “tek adam”lara bel bağlayarak toplum olmaya kalkışmamızın gülünçlüğünü ne zaman kavrayacağız?
Suriyeliler gibi, o ülkelere sığınma sırası bize geldiğinde, bindiğimiz lastik botlar su almaya başladığında mı?
twitter@cinarnamik
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendi ayak izlerini görmek, boşuna heveslenmektir
11.05.2022 - Emperyalizm
24.03.2022 - Hoparlörden ezan ve linç
6.02.2016 - Bugün için artık yapacak tek şey var
30.05.2016 - Darbe plânları yasal mevzuata uygundur!
24.05.2016 - Liberalizm, demokrasinin öteki adıdır!
13.05.2016 - Ne durumdayız?
10.05.2016 - Kut’ül Amare kahramanı (!) aslanlar aslanı Engin Ardıç
8.02.2016 - Kut’ül Amare yahut en son yoksul kandırma numarası
3.02.2016 - Demokrasi mi, askerî veya dinî faşizm mi?
29.04.2016
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları

























































































Hüseyin Atmaca
Düzce 1999 depreminin ardından 14 yıl zaman geçti. Peki koca 14 yıl boyunca orta hasarlı olan okullarda eğitim devam etmektedir. Kaç bin öğrenci ve öğretmenin hayatını riske tama lüksüne sahipmiyiz? Neden ödenek geldiğihalde bu işler yapılmıyor veya geciktiriliyor? Güçlendirme projelerini hep aynı Mühendis ihaleleri almaktamıdır? kimlerin GÜNEŞi parlatılmaktadır? Kimler bankalarda ödenekleri bekletip nemalanmakta? Milli eğitim ne iş yapar? Özel idare ne iş yapar?
Mehmet UZUNDUMLU
Ne kadar az iş o kadar az hata. Milli Eğitim Müdürlüğü Musababa ve Eiref taşhandaki duruma düşmek istermi sizce. Millete madara olmaktansa iş yapma faiz gelirleri ve banka promosyon artsın. Acaba banka promosyonumuz bu yüzdenmi arttı? bunların hepsi araştırılabilir ama bu işin pis kokuları Angaraya kadar ulaştı. yarın birileri gelip denetleme yaparsa kimse kusura bakmasın.