Pelin CENGİZ
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen “İnadına yapacağız” dediği, rant ve talan projesi olarak nitelendirilen Kanal İstanbul’un ilk köprüsünün temel atma töreni haftasonu gerçekleşti.
Kanal İstanbul Projesi ile doğrudan bir ilgisi bulunmadığı kaydedilen bu köprünün, “Saray müteahhidi” olarak bilinen Rönesans Holding’e Kuzey Marmara Otoyolu’nun 8’inci kısmı adı altında yaptırıldığını da not düşelim.
Kanal İstanbul üzerinden muhalefetle iktidar arasında çok ilginç bir tartışma yürüyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta, hiçbir şirketin Kanal İstanbul ihalesine girmemesini isteyerek, “Parasını vermeyeceğiz. Devletin ihalesini alıp da parasını alamayan yıllardır sürüncemede kalan yatırımlar yok mu? Gidiyorlar mı mahkemeye, hiçbirisi gitmiyor. Vermiyoruz kardeşim. Para yok. Niye para yok. Kardeşim ben üretim yapacağım, fabrika açacağım. Teşvik edeceğim. Özel sektör yatırımı yapacağım. Benim derdim, işsizlik ve yoksullukla mücadele. Ben bir avuç rantiyeye kar sağlayacak insan değilim” demişti.
Tabi, Erdoğan cephesinden bu sözlere cevap gecikmedi.
Haftasonu gerçekleşen teme atma törenindeki konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İktidara geldiğimizde projeye yatırım yapan şirketlere ve kredi veren bankalara ödeme yapmayacağız" diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu’na, “Yatırımcıları, bankaları tehdit ediyorlar, hızlarını alamayıp projeye ilgi duyan ülkeleri tehdit ediyorlar. Bu ne terbiyesizliktir! Devletlerde devamlılık esastır, bunlar devlet terbiyesi de görmediler. Sizler nasıl devlet yönetimine talipsiniz ya? Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar” diye seslendi.
Cumhurbaşkanı, Erdoğan, bu ifadelerle bir anlamda Kılıçdaroğlu’nu yabancı bankaların uluslararası tahkim yoluyla Türkiye’yi mahkemeye verip, kendi borçlandırmasını “söke söke” almakla tehdit etti.
Ardından CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Erdoğan’ın, “Söke söke bu parayı uluslararası tahkim yoluyla sizden alırlar” sözlerine, “Bu hovardalığı yapanların yedi göbek sülalesinden bu parayı söke söke alırız” yanıtını verdi.
Erdoğan, “Bugün Türkiye'nin kalkınma tarihinde yeni bir sayfa açıyoruz. Kanal İstanbul'a İstanbul'un geleceğini kurtarma projesi olarak bakıyoruz” ifadesini kullandı.
Bu tartışmanın bir boyutuna da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun açıklamasını eklemek gerek. Karaismailoğlu, “Kanal İstanbul'da da geçiş garantisi olacak, bu 15 milyar dolarlık bir proje” açıklaması önemli.
Zira, kamu özel işbirliğiyle gerçekleştirilen Hazine garantili projelerin Türkiye’yi ekonomik, ekolojik, sosyal ve toplumsal anlamda nasıl bir dipsiz kuyuya sürükleyerek, bütün bir ülkenin geleceğini ipotek altına aldığını acı tecrübelerle deneyimledik.
Erdoğan’ın “İstanbul'un geleceğini kurtarma projesi olarak bakıyoruz” dediği bu proje, İstanbul’un geleceğini mi, yoksa kaybetme tehlikesi yaşadığı seçimleri kurtarma projesi mi? Bu karşılıkı söz düellosu önemli bir başka tartışmanın da kapısını aralıyor.
Dünyada kamu-özel ortaklığı ve benzeri yöntemlerle yaratılan borçlara “odious debt” deniliyor. Kimileri “iğrenç/ahlaksız borç” ifade ederken, kimileri de “meşru/hukuki olmayan borç” diye çevirisini yapıyor.
Bir devletin borcu, siyasetçilerin ödünç alınmış fonları yurttaşlara fayda sağlamayacak şekilde kullandıklarında ya da tam tersine sık sık onlara baskı uyguladıklarında tuhaf bir borç haline dönüşüyor. Bazı uzmanlar, ahlaki nedenlerle bu borçların geri ödenmesi gerekmediğini iddia ediyorlar.
Odius debt özet olarak, “devletin ve toplumların çıkarlarına aykırı borçlar olarak meşru sayılmamalı ve ödenmemelidir” şeklinde tanımlanıyor.
Çünkü, genellikle çok büyük oranda kamu özel ortaklığı projeleri vaat ettiği şeyleri yerine getirmez, kamu yararından çok çok küçük bir zümrenin menfaatlerini gözetir, inşaat süreleri planlanandan çok daha uzun sürelerde gerçekleşir, projeler geciktikçe ve gereksiz ölçüde büyüdükçe büyür, maliyetler arttıkça artar, hizmetler erişilemez hale gelir.
Kamu özel işbirliği projeleri demokrasiyi tehdit eder. Çünkü halka sorulmadan, geniş toplum kesimlerinin görüş ve eleştirileri dinlenmeden imzalanan sözleşmelerle uzun yıllara yayılan borçlar yaratılır. Başka bir siyasal görüşün iktidarında, hükümetin kamu hizmeti alanındaki programını uygulama şansı olmaz.
Bu tür borçların uluslararası olarak borç verenin tehlikesi olarak kabul edilmesi fikrinin benimsenmesi yaygın bir görüş çünkü mevcut rejim daha sonra devrilirse geri ödenmeyecek. Bu anlayışa göre, halef hükümetlerin, daha önceki rejimlerin kendilerine aktardığı korkunç borçlardan sorumlu olmaması gerekiyor.
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, “odious debt” kavramını, “Bir ülkenin diktatoryal ve totaliter yönetiminin o ülke halkının rızası dışında ve çıkarlarına aykırı olarak aldığı borç” olarak nitelendiriyor.
Kozanoğlu’na göre, teorik olarak, bir hükümet önceki yönetimin borçlarını “odious” ilan edebilir. Ülkenin ve halkın çıkarlarına aykırı borçlar meşru sayılmaz ve ödenmez.
Uluslararası uzmanların da bu konuda karar vermesi için “borç denetimine” çağırılması gündeme gelebilir. Kanal İstanbul da bu tanımlamaya çok uyan bir proje.
Kozanoğlu, Kanal İstanbul özelinde şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Bence Kanal İstanbul’un finansmanında zaten güçlük çekiyorlar. Bir de muhalefetin, başta Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları finansman bulmalarını daha da riskli hale getirecek, iyice zorlaştıracaktır. Kanal İstanbul’un kendisini amorte edecek bir proje olmaması nedeniyle, proje finansmanı adı altında değil ancak Hazine’den borçlanma yoluyla finansmanı söz konusu olabilir.”
Hükümetlerin kapalı kapılar ardında sermaye gruplarıyla, şirketlerle yaptığı anlaşmalar “ticari sır” kapsamına alınarak, şeffaflıktan ve hesap verilebilirlikten kaçırılır. Kamu adına kamu yararına yapılması gereken işler için kamusal sorumluluğu olan siyasetçiler hesap vermekten geri durur.
Mesela soralım Kanal İstanbul’daki gerçek temel kamu yararı nedir?
Hiçe sayılan yurttaş iradesine rağmen ortaya çıkarılan borçlar, bu sözleşmelerin altına kim imza atıyorsa ona aittir. Yurttaşların da bu karşı duruş iradesine sahip çıkması, sesini yükseltmesi, bu borçların kendilerine ait olmadığını göstermek için mücadele etmesi gerekir.
Dolayısıyla borçlandırarak yönetmek, üsteli bu borçlandırma faaliyetiyle toplum kesimlerini sindirmek ya da borç yoluyla tehdit etmek bir yönetime biçimi olarak kabul edilemez.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022