Şahin ALPAY

İktidarın değil, halkın ordusu
22.05.2015
2519

 Belli ki başında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu AKP iktidarı “paralel yapı” safsatasıyla yürüttüğü cadı avını TSK’ya da yaymak istiyor.

MİT’in Suriye’deki radikal İslamcı muhaliflere silah ve mühimmat taşıyan TIR’ları davası dolayısıyla tutuklanan subaylar ve askerlerden sonra bugüne kadar hemen hiçbir konuda ağzını açmayan Savunma Bakanı’nın “ordudaki paralel yapılanma” hakkında “bin ihbar” açıklamalarının amacı, yandaş medyadaki TSK’da tasfiye yapılacağına dair haberlerin amacı hep bu… Genelkurmay İstihbarat eski Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in Zaman’dan Doğan Ertuğrul’a yaptığı çok çarpıcı açıklamalardan biri Erdoğan’ın, “bilgi belge olmadan” tasfiye yapılmayacağını söyleyen Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’i dahi “paralel” ilan edebilecek olması.

Erdoğan ve yandaşlarının “Yeni Türkiye” palavrası altında yapmak istediğinin, “eski, eski Türkiye”yi, yani tek – adam ve tek – parti düzenini canlandırmak olduğunu hayli zamandır yazıp söylüyorum. “Eski, eski Türkiye”de tek – adam önce Atatürk, sonra İnönü, tek – parti de CHP’ydi. Erdoğan bunun yerine tek – adam olarak kendisini, tek – parti olarak da AKP’yi geçirmek istiyor. İşin özü bu...

1950’de çok – partili düzene geçişten 21. yüzyıla kadar uzanan askeri vesayet döneminde de yönetimin dizginleri, laik milliyetçi Kemalist ideolojiye bağlı asker ve sivil bürokrasinin elinde kaldı. 2002’de iktidara gelen AKP, askeri ve yargısal darbe girişimlerini bertaraf etmeyi başardıktan sonra (İslamcı, Osmanlıcı, Kemalist çeşitli unsurlardan oluşan) amorf ideolojisine ve çıkarlarına bağlı bir ordu yaratmaya çalışıyor. Toplum olarak demokrasiyi yaşayarak öğreniyoruz. Özgürlük ve demokrasi yanlıları olarak dün, askeri vesayete karşı mücadele verdik, bugün de “milli irade” palavrasıyla rejimi kişi sultasına dönüştürmek isteyen bir iktidara karşı mücadele ediyoruz. Bu mücadelede başarı için, demokratik bir rejimde iktidar - ordu ilişkisinin dayanması gerektiği ilkeler konusunda açıklığa kavuşmak ve bu ilkeleri hakim kılmak gerekiyor.

Bu konuda müteveffa Amerikalı siyaset bilimci Samuel P. Huntington’ un asker üzerinde sivil denetimle ilgili teorisi bize yardımcı olabilir. Huntington’a göre, esas olarak iki denetim modeli var. Demokrasilerde geçerli olan, “objektif (ya da liberal) denetim modeli”nde, sivillerle askerlerin rolleri ve sorumlulukları birbirinden kesin olarak ayrılmıştır. Asker siyasete karışmaz; halka, meclise karşı sorumlu olan sivil yöneticilere tabidir. Savunma politikaları konusunda dahi yetki sivil yöneticilere aittir. Ne var ki, silahlı kuvvetler siyasi partiler ve ideolojiler arasında kesinlikle taraf tutmaz. Faşist ya da komünist diktatörlüklerde geçerli olan “sübjektif (ya da otoriter) denetim modeli”nde ise, sivil yöneticiler silahlı kuvvetleri kendi ideolojileri ve değerlerine tabi kılar; ordu partiler arasında tarafsız kalmak şöyle dursun, yönetim tarafından sistematik olarak politizasyona tabi tutulur.

Açıktır ki, gerek “eski, eski Türkiye”, yani tek – parti döneminde, gerekse “eski Türkiye” yani askeri vesayet döneminde, esas olarak sübjektif denetim modeli geçerli oldu; CHP ile TSK arasında ideolojik birlik vardı. Yine açıktır ki, “Yeni Türkiye” palavrasıyla Erdoğan iktidarının yapmaya çalıştığı, AKP ile TSK arasında ideolojik birlik sağlamak. Eğer demokrasi yerleşecekse, silahlı kuvvetlerin partiler, ideolojiler arasında mutlak tarafsızlığını sağlamak zorundayız. Yerleşmesi gereken ilkeyi şu şekilde de ifade edebiliriz: TSK iktidarın ordusu değil, tüm halkın ordusudur; hükümete değil TBMM’ye, iktidara olduğu kadar muhalefete de hesap verir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar