Serdar KAYA
Bir ülkenin resmî adında yer alan ifadeler, çoğu zaman o ülke hakkındaki gerçekleri yansıtmaz. Geçen pazarki yazı bu konuya değiniyordu. Ancak o yazıyı yazmadan önce konu hakkında yapılmış sistemli bir araştırma bulunup bulunmadığını merak etmiş ve internet üzerinde yaptığım küçük bir aramadan sonra Carnegie Mellon Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Brendan O’Connor’ın 2007 yılında blogunda yayınladığı basit ama ilginç çalışmayı görmüştüm.
Geçen haftaki yazıda verdiğim bilgiler, O’Connor’ın çalışmasını 2011 rakamları ile tekrarladıktan sonra elde ettiğim sonuçlara dayanıyordu. Konunun diğer detayları ise aşağıda.
Özgürlük ve ülke isimleri
Günümüz ülkelerinin resmî adlarında herhangi bir rejime atıfta bulunan altı farklı ifade bulunuyor: cumhuriyet, demokratik, halkçı, İslami, krallık ve sosyalist. Peki, resmî adlarında bu ifadelerin yer aldığı ülkeler özgürlük konusunda ne durumda? Mesela resmî adı demokrasiye atıfta bulunan ülkeler diğerlerine göre daha mı demokratik? Ya da monarşik isimlere sahip olanlar daha mı otoriter?
Her yıl Freedom House tarafından yayımlanan Freedom of the World raporuna bakarak bu konuda bir fikir edinmek mümkün. Dünya üzerindeki bütün ülkelere siyasi haklar ile sivil özgürlükler konusunda ‘bir’ ila ‘yedi’ arasında bir demokrasi skoru veren rapor, bu skorlar doğrultusunda ülkeleri “özgür”, “kısmen özgür” ve “özgür değil” olmak üzere üç grupta kategorize ediyor.
Krallık gibisi yok!
Freedom House’un 2011 yılı raporu ülke resmî adları bazında tasnif edildiğinde, özgürlük ortalaması en yüksek olan ülke kategorisinin krallıklar olduğu görülüyor. Krallıkların özgürlük ortalaması, dünya ortalamasına çok yakın. Bunun nedeni, hem dünyanın en özgür ülkeleri arasında olan Avrupa krallıklarının hem de dünyanın çeşitli yerlerindeki diktatörlüklerin aynı kategoride yer alması.
Cumhuriyetlerin özgürlük ortalaması ise, (krallıklara göre bir parça daha düşük olsa da) yine dünya ortalamasına yakın. Ancak cumhuriyetler, krallıklara nispeten daha geniş ve eşit bir dağılıma sahip. Yani “özgür”, “kısmen özgür” ve “özgür değil” kategorilerinin her birinde ciddi oranda cumhuriyete rastlamak mümkün. Dolayısıyla da, bir ülkenin isminde “cumhuriyet” ifadesinin yer aldığını bilmek, bize o ülkedeki muhtemel özgürlük seviyesi hakkında çok fazla fikir vermiyor.
Tabii aynı şey krallıklar için de geçerli. Yani bir ülkede monarşinin varolması da özgürlük seviyesi üzerinde belirleyici değil. Başka yerlerde olduğu gibi krallıklarda da belirleyici olan, hukukun üstünlüğü ve demokrasi. Bu nedenle de, anayasal monarşi ile mutlak monarşi arasındaki ayrım çok önemli.
Diğer dört kategoride yer alan ülkelerin özgürlük seviyesi ise, dünya ortalamasından belirgin bir şekilde daha düşük. Mesela, resmî adında “demokrasi”ye yer veren dokuz ülkenin beşi “özgür değil” iken, üçü “kısmen özgür”. Bu ülkeler arasında “özgür” kategorisinde yer alan tek ülke, Batı Afrika açıklarındaki Sao Tome ve Principe Demokratik Cumhuriyeti.
İsminde İslam dinine atıfta bulunan dört ülkeden Pakistan “kısmen özgür” iken, Moritanya, Afganistan ve İran “özgür değil”. Bu kategoride özgür bir ülke bulunmuyor. (Resmî adında “İslam” ifadesi geçmediği için bu çalışmada incelenmeyen, ama Müslüman bir nüfusa sahip olan ülkeler içersinde sadece Endonezya “özgür” kategorisinde yer alıyor. Türkiye ve Senegal ise “kısmen özgür” ülkeler arasında. Yani Türkiye’de yaygın olan “Türkiye’nin dünyadaki tek Müslüman demokrasi olduğu” argümanı gerçeği yansıtmıyor.)
Sosyalist üç ülkenin üçü de “özgür değil” kategorisinde. Ancak dünyada, resmî adında sosyalizm ifadesi yer almasa da anayasası sosyalizme atıfta bulunan Nepal ve Bangladeş gibi “kısmen özgür” ülkeler de var.
Son olarak, halkı en az özgür olan ülkeler, halkçı olduğunu iddia edenler! Bu kategoride özgür bir ülke yer almadığı gibi, özgürlük skorları da minimuma yakın seviyede. Galiba Türkiye’de olduğu gibi dünyada da kural aynı: “Halkçıyım” diyenden korkmak gerek!
Merak edenler için çalışmanın diğer detayları şurada: http://j.mp/detaylarburada
Sonsöz
Bu sonuçlara bakınca insan, “İyi ki 1923’te sadece ‘cumhuriyet’ ilan etmişler” demeden edemiyor. Eğer “cumhuriyet” ile yetinmeyip Kuzey Kore gibi “demokratik halk cumhuriyeti” falan ilan etseler, kimbilir halimiz nice olurdu...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014