Vahap COŞKUN
Ordu; Türkiye’de öteden beri en fazla korumaya mazhar olan, üzerinde en çok titrenilen kurumdu. Son 30 yıldaki çatışma hâli de, ordunun etrafına örülmüş koruma duvarlarının daha yükselmesini sağladı. Ortada bir çatışma vardı; ordu sahada mücadele eden taraftı; ölüyor, yaralanıyordu. Bu durum, ordunun sistem içindeki ağırlığını arttırıyor, yapıp ettiklerini ve ordunun içinde olanları sorgulama dışı bırakıyordu.
2007’de bir kırılma yaşandı. Ordunun darbe hastalığı nüksetti, hükümete bir muhtıra verdi. Ama bu muhtıraya hem siyaset, hem de toplum karşı koyunca ordunun konumu sarsıldı. Akabinde başlayan darbe davaları, orduyu dokunulabilir kıldı. Fakat bu dokunma, hep sınırlı bir alanda gerçekleşti.
Türkiye, bugünlerde yeni bir anayasa yapmaya hazırlanıyor. Toplumsal sözleşmenin yenilenmesi her kurumun yeniden yapılanmasını gerektirir. Bundan ordu da payını almalı ve şimdilerde sadece siyaset üzerindeki vesayet ile sınırlı tutulan ordu tartışması derinleştirilmeli. Ordunun topluma bakışı, kendi mensuplarına yönelik faaliyetleri, okulları, ders müfredatları, ekonomik ilişkileri, harcamaları, vb. konular gözden geçirilmeli. Ve her şeyden önce de ordunun, zorunlu bir şekilde askere aldığı kişilere yönelik davranışlarının üzerinde durulmalı.
Mazlum Aksu
Mesela, askerlerin intiharları ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulmalı. MSB’nin verilerine göre, son on yılda çatışmalarda ölen asker sayısı 818 iken intihar eden asker sayısı 934. Yani intihar ederek öldüğü belirtilenlerin sayısı, çatışmada ölenlerin sayısından daha fazla.
MSB, “intihar rakamları diğer orduların rakamlarından farklı değil” diyerek durumun olağan karşılanması gerektiğini ima ediyor ama sayının yüksekliği ortada normal bir durumun olmadığını gösteriyor. Resmî intihar açıklamaları evlatlarını kaybeden aileleri tatmin etmiyor ve her intihar arkasında birçok şüphe bırakıyor.
Son intihar haberi Elazığ’dan geldi. Kocaeli’nde ikamet eden Kürt bir ailenin çocuğu olan Mazlum Aksu’nun Elazığ’da görevli olduğu karakolda intihar ettiği açıklandı. Ancak ailesi bu açıklamaya şüpheyle yaklaşıyor. Kardeşi Mecnun Aksu; Mazlum’un daha bir ay önce izinden döndüğünü, terhisine bir ay kaldığını ve onu hayatından vazgeçirecek denli ağır bir probleminin bulunmadığını belirtiyor. İntihar açıklamasını inandırıcı bulmuyor ve “Kardeşim intihar süsü verilerek öldürülmüş, katledilmiştir” diyor.
Olayın aydınlatılması için otopsi raporunun sonucunu beklenecek. Ancak bu vesileyle iki sorunun üzerinde düşünmeye değer: Bir; neden sivil hayatlarında bu tür yönelimi olmayan kişiler askerlikte intihara başvuruyor? Askerlik pratiklerinin bunda payı nedir? Ve iki, neden intihar edenlerin büyük bir kısmı “makbul” addedilmeyen vatandaşlardan oluşuyor? Bu sadece bir tesadüf müdür?
Ali Fikri Işık
Vicdani ret hakkı da gündem taşınmalı. Türkiye’de vicdani ret hakkını tanımıyor; dolayısıyla dinî/felsefi nedenlerle askerlik yapmayacağını açıklayan kişiler sürekli olarak cezalandırılıyor ve bir nevi “sivil ölüm”e mahkûm ediliyor.
Bu hukuksuzluğun mağdurlarından biri de Taraf yazarı Ali Fikri Işık. Dört yılını Diyarbakır 5 No’lu Cehennemi’nde geçiren Işık, 1984’te cezaevinden çıkınca birliğinden firar etmiş. 1990’da tekrar yakalanıp üç yıl cezaevinde yattıktan sonra bir kez daha birliğine gönderilmiş. Fakat Tekirdağ’da hiçbir askerî birlik onu kabul etmeyince o da evine dönmüş.
56 yaşında olan Işık, 2012’de askerlik yapmayı reddettiği gerekçesiyle tutuklanmış ve dört buçuk ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilmişti. Vicdani reddini açıklayan Işık, 27 şubatta görülen davada bir yıl 10 gün ceza aldı. Aynı gün askerler, onu zorla birliğine götürmek istediler. Işık bunu reddedince tutuklanıp Edirne Askerî Cezaevi’ne konuldu.
Kendisine karşı bilinçli ve hukuksuz uygulamaların yürütüldüğünü söyleyen Işık, bunları protesto amacıyla 27 şubattan itibaren açlık grevinde. Diğer vicdani retçilere yapıldığı gibi Işık da, tek bir eyleminden dolayı defalarca yargılanıyor ve cezalandırılıyor. Ona reva görülen muamelenin AİHM’den döneceği açık. Ama öncesinde vicdanımız bunu kabul etmiyor; bir an önce Işık’ın özgürlüğün iadesini talep ediyoruz.
Parlamento, bu hukuksuzluğa bir son vermeli; kimsenin dinî ve felsefi inanç ve tercihlerine aykırı askerlik hizmetini yapmaya zorlanamamasını garanti altına almalı ve vicdani reddi bütün vatandaşlar için bir hak olarak düzenlemeli. Vicdanların kanması ancak böyle durur.
twitter.com/vahap_coskun
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025