Yusuf Ziya DÖGER

İnsaf Çağrısına İnsafsızlık Yapmak
26.03.2013
2124

 - İnsan, başkaları tarafından oluşturulmuş ve standartlaştırılmış yapıların arkasına sığınarak varoluşunu gerçekleştirebileceği vehmine kapılan ilginç bir varlıktır.

- İnsan, dünyasını ve ahretini iradesiyle inşa etmek yerine, kirletilerek inşa edilmiş bir dünya ve ahreti tercih etmeye yatkın olmaya meyilli bir varlıktır.

- İnsan, karşılaştığı düşünce ve fikirler karşısında söyleyecek sözü olmadığında kolay olan yolu seçerek düşünceye saldırı hakkını kendisinde gören zavallı olmanın ötesinde tekâmülünü tamamlayamamış bir varlıktır.

Bu nedenle hakkaniyete uygun olmayan bir düşünce ve bakışın sakatlığını belirtmeye çalıştığınızda;

- Grupsallaşmış yapılar tarafından iğfal edilmiş zihinler hemen saldırı pozisyonuna giren tetikçiler gibi etrafınıza üşüşmeye başlarlar.

- Kendinizi ifade eden ve düşünsel kurgunuzu ortaya koyan sayfalar dolusu yazarsınız tık yok.

- Hak, hukuk ve ahlaki ilkeleri ortaya koyarsınız etrafta sinekler uçuşmaya başlar.

Müslüman olma kategorikleşmiş gruplara müntesiplik sağlamış olmayla eşdeğer değil, bireysel düşünce ile örülmüş hakkı üstün tutan duruşa sahip olmaktır.

İslam’ın öngördüğü bu duruşa sahip olabilmek için bireysel aklı öncelemek gerekir.  

Oluşturulmuş kategorik toplulukların inşa ettikleri akıl biçiminin toplumsal değişime katkı sunması mümkün değildir.

Biraz açıkça ifade edelim, adının başında Müslüman kelimesini getiren insanların ikiyüzlü yapılarına, gizletilmiş ve kisvelere büründürülmüş maskeli yüzlerinden söz ettiğim Ehl-i İnsaf Sahiplerine... başlıklı yazıma verilen karşıt tepkilerden hareket edelim.

Tepkilerin merkezine

-  Dinden çıktığım ve mürtetleştiğim için dine yeniden dönmem için tövbeye davet edilmem konulmuş.

-  PKK cephesinde savaşmaları için Kürt gençlerine çağrı yaptığım konulmuştur.

-  Kardeşim üzerinden ajitasyon yaptığım ve rant sağlamaya çalıştığımı belirtmiş.

-  Asabiyet /kavmiyetçilik yaptığım ve Kürtlük için kendimi heba ettiğim belirtilmiş.

-  Müslümanlara iftira atığım dolayısıyla kardeşimin etini çiğnemekle suçlanmışım.

Uzatılabilir ama önce şunu belirteyim. Benim Müslümanlığımın cetvel testi hiç kimsenin haddi değildir. Çünkü o yiğit insanı yetiştiren kişiyim. Buna rağmen gitmesine hiçbir zaman taraftar olmadım.  Ki aile olarak İslami terbiye ve tedrisatı kendimi bildim bileli hala da kendi anlayışımızla sürdürüyoruz. Ha söyleyeyim 1983’ten itibaren de şu Müslüman gruplarınızı tanıyorum ve uzun süre de içlerinde kaldım. Hem de en radikallerinin içinde.

Ama bireysel kavrayışa vardığım andan itibaren ilişkim selam düzeyindedir. Ağabeylerinizin hepsini sizden iyi tanırım merak etmeyin. Boşuna yazmadım ben o yazıyı çünkü geçmişlerini de bugünlerini de iyi bilirim. Eğer Cip takıntım olsaydı bundan emin olun onu alabilecek kadar ajitasyon yapmasını da bilirim.

Çünkü şunu biliyordum insanlar gidip uğruna savaştıkları toplumların ortaya koydukları tavır duruş herkesin malumu olduğu gibi hiçte İslami değil bilakis kabile çatışmasına dönüşmüştür.

İnsaf sahibi olan her insan kim olursa olsun hangi kategorik gruba intisap etmişse etsin yazının içeriğini dikkatlice incelediğinde bu yargıların benim açımdan geçerli olmayacağı sonucuna muhakkak ulaşacaktır.

- Kürt toplumun çok önemli bir kesimi tarafından saygıya değer bir şahsiyet olarak kabul gören ve içinde bulunduğu siyasi organizasyonda politikaya başlamadan önce Türkiye’de faaliyet gösteren Kategorik Müslüman grupların çoğunluğu tarafından da aynı saygıya mazhar olmuş Altan Tan’a yöneltilen öfke patlamasının asılında onun şahsında Kürtlere yöneltildiğini açıkça ortaya koymuştum.

- Kardeşimin 13 yıllık mücadelesiyle hak ettiği ve o bölgede kendisinin tanınmasında ve tanımlanmasında kullanılan Kürt etnik kökeninin Türkiye’de kendisini Müslüman olarak tanımlayanlarca nasıl değiştirildiğini ifade etmiştim.

- Bir de bu gençlerin mümtaz mücadelelerinden pay devşirmeye çalışanların niçin bu tür mücadele alanlarında boy göstermediğini dile getirmiştim.

Şimdi soruyorum bu kategorik anlayışlara bir insanın saygın ve doğru yolda olması acaba sizinle aynı anlayışa sahip olup olmasıyla mı ölçülür.

İslami bir yaşam sadece sizin karanlık dehlizlerde oluşturup mutlak din budur anlayışıyla dayattığınız mantıktan ibaret midir?

Önce alın şu başınızı ellerinizin arasına ve sorun kendinize bizimle aynı anlayışa sahip olmayan ötekilerin hepsi namussuz ve mürtet mi diye? Eminim alacağınız cevaba uygun davranırsanız bu insanların tümünden özür dileme ihtiyacı duyacaksınız.

İslam la kendilerini özdeşleştiren bu kategorik insanlar acaba İslam’ın mazlumdan yana tavrını ve en yakın mazlumdan yana tavır konulması gerektiğini önceleyen emirlerini hiç mi göremiyorlar?

İşte bu nedenle İslam’ın bütünselliğinin kavranması gerektiğini vurguluyorum. Mealden ezberlenilen birkaç ayetle hüküm vermeye kalkışmakla bu bütünselliğin kavranılamayacağını ileri sürüyorum. 

Ben bu şekilde örülmüş bir mantığın çıkmaz sokak olduğunu ilan ederek Şehit olmuş kardeşimin mücadelesine saygı istiyorum diye mürtet ve ırkçı ilan ediliyorum. Bu saptırılmış anlayışın neresinde İslam’ı göreyim varın siz düşünün eğer bulursanız ben buradayım.

Kardeşimin 13 yıllık mücadelesi döneminde bir ALLAH’IN bir kulu kalkıp diyebilir mi ki onun rantını yiyordu desin alnından öpeyim. Şahadetinin üzerinden İki yıl geçti bir gün dost sohbetlerinde dahi bu konuyu eğer konuşmuşsam şahit olan kalksın ve bana sen şunu demiştin desin. O zaman bu grupların hepsinden özür dileyerek sonsuza kadar susma orucu tutacağım.

Ajitasyon meselesi ise işin tam garabet noktası, kendimle ve ailemle ilgili kime yakarmışım ki ajitasyon yapmış olayım. Acımı yaşama izin vermeyen bu mantık düşünsün kim ajitasyonla uğraşıyor. Eğer bunu yapmış olsaydım 15 yıllık süreç içersinde yapmayı çok iyi bilirdim ama bunu kendime ve aileme karşı bir zul olarak kabul ettiğim için yapmadım ve yapmayacağım.

Ha unutmayayım ailede çocuklarımıza bile şunu söyledik “olur ya bir yerde konu açılırsa kesinlikle şunu söyleyin amcamız İradesiyle imanı ile bu yola çıktı her zaman onu içimiz de yâd ediyoruz ama kullanılmasını istemiyoruz.”

İftira konusu ise muhataplarım bellidir. Biri kalsın desin ki bu böyle değildi. O zaman kamuoyuna delilleriyle konuşacağım. O zaman hangi eti çiğniyorum varın siz karar verin. Gerçi vermişsiniz.

Önce asabiyet ve kavmiyetçilik nedir sorusunu sorun kendinize sonra beni suçlayın. Niye Mücadele alanları dediğiniz yerlere gidiyorsunuz. Çünkü algınız gereği onlar zulme uğruyorlar da yardım için. Ben de diyorum ki aynı zulmün altında Kürtler yüzyıldır inim inim inliyor. Peki, konu Mazlum ve Müslümanlar ise Kürtler Müslüman ve mazlum değil mi? cevabını kendiniz verin.

Ama maalesef bu kategorik ve kirletilmiş zihinler ne had biliyor ne de vefa biliyor. Ben kimseye iftira da atmıyorum bildiklerimi yazarsam girecek delik bulabileceklerini sanmıyorum. Durun İslam hatırına bunlar ben de kalsın.

Vurguluyorum, gençlerimizin samimi ve hüsnü niyet ile gidip mücadele ettikleri ve şahadete nail oldukları tüm bölgeleri gözden geçirin hangisinde İslami bir uygulama görüyorsunuz. Kabile ve iktidar mücadelesiyle birbirini doğrayanlardan başka ne var.

Kaba ve ilkel milliyetçi reflekslerle konumlandırılmış bu bölgelerdeki insanlar hangi İslami ve ümmet vahdaniyetini önceleyen anlayışlar ortaya koymuşlar. Sadece kandan beslenen mantıklarının ümmete kattığı ne var. Oysa gençlerimiz bunların kurtuluşu için kendilerini feda etmişlerdi.

İnsanların temel hakları insaf sahibi her insan için mutlaka kutsal kabul edilmelidir. Bu sebeple onların önemsenmemesini değil evimizin içindeki insan haklarını hiçe sayan yangının görülmesi gerektiğini vurguluyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar