Melih ALTINOK
Neymiş, millet oyuyla tutuklu darbe sanıklarına vize vermiş?
Peki, kimlermiş, bedavadan, oh ne âlâ vizeyi kapan bu isimler?
Darbeye zemin hazırlamak için başta genç subaylar olmak üzere, orduyu kışkırtmaya çalıştığına dair ifade niteliğindeki günlükleri şuracıkta duran; metinlerden, bu tavrı üzerine askerin bile “Sakin ol Mustafa” dediğini okuduğumuz bir gazeteci.
Diğeri, tek masumiyet karinesi olarak, değerli bir generalimizin tabiriyle, “neşter tutan sincap gibi elleri” gösterilen, adını biz solcuların ta Dr. Necdet Bulut’un şaibeli ölümünden beri pek de hayırla anmadığımız Dr. No’yu aratmayacak bir profesör.
“Çakı gibi asker Engin Alan”ı ve icraatlarını da bilmeyen yok zaten.
Tümü, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı demokratikleşme davalarında, hükümeti ve parlamentoyu ortadan kaldırmak için örgütlü faaliyetler yürütmek; kargaşa çıkartmak için camileri, çocuklarımızın gittiği bir müzeyi, gayrı Müslimlerin yoğun olduğu vapur iskelelerini bombalama planları yapmak gibi son derece ağır ithamlarla yargılanan isimler.
Hadi, memlekette bu kişilerin zihniyetini, ideolojisini canı gönülden onaylayan, faşist, militarist ve ulusalcı bir kesim ve onların da partileri var. Peki ya demokratlara ne oluyor Allah aşkına?
Generallerin gözaltında sossuz makarna yedirilmek suretiyle maruz bırakıldığı büyük “işkencelere” rağmen, Ergenekon ve Balyoz davaları süresince sivil vesayet zırvalıklarına prim vermeden dik durmuş kalemlerin bu tartışmalarda “seçilen gelir” cephesinde konumlanmalarını nasıl izah edeceğiz?
Daha doğrusu kendileri nasıl ediyorlar?
Son zamanlarda sıkça dillendirilen bu klişe hangi teamülden kaynaklanıyor? Kırk elli yıllık, ağır aksak, nevi şahınsa münhasır demokrasi tecrübemizden mi?
Dünyanın hangi demokrasisinde aydınlar, hürriyetçiler, parlamentoyu, hükümeti ortadan kaldırmaya, halkını öldürmeye, esir almaya teşebbüs ettiklerine dair haklarında ciddi ithamlar olan isimler üzerinden yürütülmeye çalışılan, askerî vesayeti meşrulaştırma projelerine siyaseten doğruculuk adına sessiz kalır ve onay verir.
Mesela, bugüne değin kişiliğine ve insan hakları mücadelesine verdiği katkıları hep takdir ettiğim Sezgin Tanrıkulu bunu nasıl içine sindirir?
Ah ah. Tanrıkulu’nun, Kılıçdaroğlu’nun yemin etmeme gerekçelerine dair okuduğu o facia metnin mimarlarından olduğu yönündeki duyumları bir kenara bırakıyorum.
Bu senenin başındaydı. Kendisini “yeni CHP”ye katılmaya ikna eden ortak bir tanıdığımız, başkalarının da olduğu (şahittirler) bir yemek masasında Tanrıkulu’nun Ergenekon sanıklarının CHP’den aday gösterilmesi halinde partiden istifa edeceğini söylediğini aktarmıştı bizlere.
Hatta bu ortak tanıdığımız, “Ergenekoncuların aday olması durumunda istifanla vereceğin demokrasi mesajı, partiye üyeliğinden daha çok ses getirir ve ülkeye faydalı olur” diye Tanrıkulu’na telkinde bulunduğunu, onun da onayladığını söylemişti.
Ama Sevgili Tanrıkulu Ergenekon sanıklarının partinin listelerinden seçime girmesine ses çıkartmadığı yetmiyormuş gibi, üstüne üstlük tahliye edilmemelerini protesto için salı günü Meclis’te yemin de etmedi.
Hakikatlerle, komisyon önerisi vermekle değil, vicdanının hakikatine sadık kalarak hesaplaşılır.
Kürkçü “şeytanlaştırılanları” Kürtlere sorsun
Peki ya, dün de militarizme, darbelere, milliyetçiliğe, savaşa karşı olduğumuz ve bugün de bu tavrımızı sürdürdüğümüz halde, sırf mütedeyyin olduğunu gizlemeyen siyasal iktidarın bazı demokratikleşme adımlarını destekliyoruz diye bizlere “dönek” diyen devrimci arkadaşlar?..
Yüzyılın demokratikleşme davalarının meşruiyetine yapılan bu saldırıda manivela işlevi gördüklerini fark edemiyorlar mı?
BDP’nin tavrını ayrıştırmaya çalışıyorsunuz, görüyoruz. Ama tartışmalarda “KCK’lılar da seçilmiş, Ergenekoncular da, Balyozcular da, ne fark var?” diye sıkıştırıldığınızda da, Ertuğrul Kürkçü’nün bir TV programında düştüğü tuzaktan kaçışınız olmuyor değil mi?
“Seçilen gelirrrrr” dedikten sonra ne diyor Kürkçü Habertürk’te, hatırlayalım: “Ergenekon sanıkları da toplumun bir kesiminin gözünde şeytanlaştırılmış isimler...”
Şeytanlaştırılmış isimler ha, bravo! Yani bu bir psikolojik savaş. Onca delil, hikâye...
Peki, sizin dediğiniz gibi olsun. O şeytana bile pabucunu ters giydirecek darbe planları ve provokasyon iddialarından ötürü değil de bizlerin “şeytanlaştırdığı” Cemal Temizöz, Veli Küçük de “bir seçilen” olsaydı, yine de “gelsin miydi” Sayın Kürkçü?
Hatip Dicle’nin sözkonusu tartışmada bambaşka bir yerde durduğunu, mağdur edildiğini bu köşede de televizyon programlarında defalarca söyledim. Bir defa Dicle’yi bu tartışmadan azade tutalım.
BDP yöneticileri bu konudaki mücadelelerinin, başta Kürtler olmak üzere tüm Türkiye halkı için hayat memat meselesi olan bir davanın etkisizleştirilmesi faaliyetlerine yedeklenmek istendiğini artık fark etmeliler. Farkındaysalar da “yemeyeceğimizi” bilmeliler.
Bu arada Sayın Kürkçü’ye tavsiyemdir... Ergenekon’u bir de, onun şeytanın ta kendisi olduğunu canlarıyla deneyimleyen seçmenlerine, Kürtlere sorsun.
Yine de ikna olmazsa, söz “şeytana uydum” diyeceğim.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019