Ahmet ÖZTÜRK
Referandum sonuçları Türkiye üzerine uzun uzun düşünmemiz gerektiğini bir kez daha ortaya koydu… Çok şükür ki, bu ülkeyi iyi analiz etmiş, doğru tanımış, farklı bakış açıları sunarak ufkumuzu açmış çok değerli bilim insanlarımız var… Kendi birikimimizi, Pertev Naili Boratav, Cemil Meriç, Niyazi Berkes, İdris Küçükömer, Şerif Mardin, Sencer Divitçioğlu gibi değerlerin fikirleriyle harmanladığımız zaman referandumun ortaya koyduğu siyasi haritayı okumak biraz daha olanaklı pekâlâ… Ancak bu okumaları yapmak yerine ezber cümlelerle konum açıklamak daha kolayına geliyor hepimizin, bu da kimsenin yarasına merhem olmuyor…
Dicle Üniversitesinden Vedat Koçal, “Ak Parti’nin Siyasal Sosyolojisi – Türkiye’de Muhafazakâr Dönüşümün Toplumsal Temelleri” başlıklı çalışmasında, AKP’nin tarihsel, ideolojik, kültürel ve sosyo-ekonomik kaynaklarını ele almış. İktidarı üreten örgütü, politikaları, başta iktisadî olmak üzere toplumsal koşulları ele alan çalışma, AKP’yi anlama kılavuzu gibi adeta… İktidar karşıtı siyasal aktörler yararlandı mı, ya da ne kadar haberleri var bilmiyorum ama az sayıda olan bu çalışmalar dikkatlice okunmadıkça, AKP’ye karşı doğru politika üretmek mümkün değil bence… AKP’yi aşmak için onu tanımak gerekiyor çünkü…
KÜRESELLEŞMEYE EKLEMLENEN BİR SİYASAL HAREKET
AKP’nin sosyal alanda muhafazakâr, siyasette liberal bir hareket olarak çıktığı yolda, daha milliyetçi, daha devletçi, daha otoriter bir çizgiye gelmesinin nedenleri tartışılıyor çalışmada. Taşralı küçük müteşebbisin sınıfsal çıkarlarını dinsel-kültürel bir söylemle savunmaya çalışan “Milli Görüş” çizgisinden, iyice palazlanan Anadolu sermayesinin sözcülüğüne evrilen AKP’nin, iktidarı ele geçirdiği ölçüde, devletin gelir, üretim ve dağıtım işleviyle bütünleşerek farklılaşma eğilimine girdiğine vurgu yapılıyor… AKP’nin tarihsel, ideolojik, kültürel, sosyo-ekonomik kaynakları analiz edilerek, küreselleşmeye eklemlenen bir siyasal hareket olduğunun altı çiziliyor…
Koçal’dan öğrendiklerimizle devam edelim biz de… Küresel rekabetin sonucu olarak kârların minimize edilmesiyle yaşanan ekonomik daralma, devletlerin sosyal politikalarında büyük değişimlere neden oldu dünyada. Refah düzeyi düşen ve sahip olduğu sosyal konumu kaybetme endişesi duyan geniş kitleler, yabancı düşmanı, ırkçı politikalarla öne çıkan sağ partilere yöneldi. Terör olayları ve yoğun göç bu eğilimi tetiklerken, Türkiye’deki milliyetçi-muhafazakâr sosyoloji, özellikle Kürt sorununda yaşananlar nedeniyle, değişime kendini tümden kapattı. Bunun gözleyen AKP, hızla söylem ve politika değişikliğine giderek liberal sağ çizgiden, milliyetçi-İslamcı çizgiye kaydı.
AMACA ULAŞAN HER YOL MUBAH
AKP’nin referandumda büyük kentleri kaybedip, İç Anadolu ve Karadeniz’de tulum yapmasının en önemli nedeni, yol, tünel yapımı ile özetlenen kalkınmacı politikalarından daha çok kullandığı bu dil kesinlikle… Ülkenin, dünyaya daha fazla entegre olmuş, dünyayla daha yoğun kültürel alışveriş içinde olan, görece olarak daha eğitimli, gelir düzeyi daha yüksek bölgelerde oyları dip yaparken, entegrasyona kendini kapatan, milliyetçi eğilimleri ağır basan, eğitim ve gelir düzeyi düşük kesimlerde gücünü korumasının başka da izahı yok zaten… Referandum kampanyasının en ortalık yerinde, “Ey Hollanda, ey Almanya” nidalarıyla çıkarılan krizi de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor…
Bunun bir pratiği de var ayrıca… AKP pragmatist bir parti, amaca ulaşmak için her yolu mubah sayıyor. Elinde havuz medyası ve devlet gibi güçlü propaganda aygıtları var… Zırva bile denmeyecek sözler bunlar aracılığıyla ortalığa serilerek kitleler kolayca manipüle ediliyor… Yaratılan alacakaranlıkta da operasyon tamamlanıyor… Sandık sonuçlarının değişimi de bu allem kallem cambazlığın işi bence… AKP’nin yasalara açıkça aykırı olan kararı hararetle savunup, tartışmaları bitirmeye çalışması da bunu gösteriyor. Şayet kazandığından emin olsaydı, seçimin meşruiyetine gölge düşürenleri, “Ey YSK” nidalarıyla, çoktan terörist ilan etmemiş miydi sizce de…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2024
18.01.2024
14.08.2023
2.06.2022
5.07.2021
24.05.2021
18.05.2021
26.04.2021
5.04.2021
7.01.2021