Atilla YAYLA
Otonom yapılanma (OY) ile mücadele zorlukla ve çok yavaş ilerleyebilmekte. Bunun başlıca sebebi OY’nin gizli olması, her kılığa girebilmesi, herkesle ittifak yapabilmesi, herkesi-her kesimi manipüle edebilmesi, üstün psikolojik savaş bilgisi ve donanımı, devlet personelini, yetkilerini ve araçlarını kullanması. Diğer bir sebep GC’nin başlangıçta demokratik iktidara yolsuzluk üzerinden savaş açmış görünmeyi önemli ölçüde başarması.
Nitekim birçok kimse 17-25 Aralık’a sadece yolsuzluk üzerinden bakmakta ısrarlı. Oysa tabloda başka parçalar var. MİT operasyonu, Oslo sürecine kumpas, MİT tırlarına operasyon, Erdoğan’ın evine ve ofisine böcek yerleştirilmesi, en korunaklı olduğu düşünülen kişi ve makamlar dâhil yüzbinlerce insanın kanun dışı dinlenmesi, KPSS sorularının çalınıp servis edilmesi, sahte deliller üretilmesi, sivil kişilere ve gruplara kumpas düzenlenmesi gibi olaylar insanı dehşete düşürecek mahiyette olmasına rağmen kimilerinin gözünde yolsuzluk iddialarının gölgesinde kayboluyor.
Yolsuzluk iddialarıyla ilgili tapelerin çoğu yasa dışıydı. Hem usul hukukuna ve hem de Yargıtay ve AYM içtihatlarına göre delil teşkil etmeleri imkânsızdı. O zaman bu tapeler niçin kullanıldı? Cevap açık: OY’nın asıl istediği hızla siyasî sonuç almaktı. Hukuk bu siyasî amacın aracı kılınmak istendi. OY siyasî sonuç hemen ortaya çıkarken hukukî sonucun doğmasının uzun zaman almasından yararlanmak istedi.
Süreç OY’nin planladığı gibi işleseydi, bu tapeler OY’nın emrinde olan mahkemelerde geçerli delil muamelesine tâbi tutulacaktı. Tapelerin bir ihtimâl mahkemelerden dönecek olması da GC’ni üzmezdi. Hem Cemaat zaten siyasî hedefine ulaşmış olurdu hem de Cemaat kurmayları her zaman yaptıkları gibi “bizimle ilgisi yok” der geçerdi.
Ne var ki, Cemaat medyasının 17-25 Aralık’a müthiş bir medya kampanyasıyla destek vermesi kusursuz olduğuna ve mutlaka sonuç vereceğine inanılan bir siyasî operasyon planlandığını gösteriyordu.
Tüm çabalara rağmen GC hâlâ hatırı sayılır güce sahip. Bazı bürokratik kurumları kontrol veya manipüle edebiliyor. Haksızlığını kabul edip geri çekilmeye hiç niyetli görünmüyor. Hükümeti yurt dışından da kuşatma altına almak için tüm dünyaya yayılan geniş ağını ve bağlantılarını kullanmaya çalışıyor.
Ancak, OY’nin toplumsal, demokratik ve ahlâkî meşruiyeti yok. Mücadele meşru, demokratik siyaset ile bürokratik tahakküm arayan bir yapı arasında. Demokratik ilkelerden haberdar herkesin hangi safta yer alması gerektiği belli.
Bunu söylerken AK Parti’nin demokratlık karnesinin kusursuz olduğunu ve iktidarın hiç eleştirilmemesi gerektiğini ima etmiyorum. İktidarın yanlışları da var doğruları da. Bunlar elbette değerlendirilir, fakat otonom yapılanmayla hükümeti karşı karşıya koyduğumuzda, demokrasi pusulasının nereyi göstereceği açık.
OY ile mücadelede dikkatli olunmalı. Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda yaşanan yanlışların tekrarlanmaması önemli. Cemaat ile OY’yi özdeşleştirmek yanlış. OY Cemaat içine gömülü ama başka ayakları da mevcut.
Cemaatin tabanında yer alan çok sayıda insan OY’nin icraatlarına onay vermeyecektir. OY’nin Cemaat’in tabanındaki masum, mazlum, fedakâr insanların malını, canını, fedakârlığını istismar ettiğine inanıyorum.
Bu yüzden, OY ile mücadele Cemaat ile mücadeleye çevrilmemeli, tüm Cemaat değil sadece somut suçların şüphelileri/failleri yargılanmalı. Diğer taraftan, Cemaat’in masum mensupları da Cemaat’i OY’den kurtarmak, arındırmak için bir şeyler yapmalı.
OY ile mücadelede epeyce mesafe alınmasına rağmen daha yapılması gereken çok şey var. Demokrasi, hukuk devleti ve hepimizin özgürlüğü bu mücadelenin başarılı olmasına bağlı. Bunun için de öncelikle anlaşılması gereken şey şu: Şahit olduğumuz bir hukuk değil siyasî felsefe savaşı.
Hukuk bu savaşta kullanılan araçlardan biri. Bunu gör(e)meyenlerin gerçeği kavramasının ve doğru pozisyon almasının çok zor olduğunu pek çok şahıs ve kuruluş üzerinden gözlemlemek mümkün. Ancak, inanıyorum ki, geçen yıldan bu yıla olduğu gibi, gelecekte de olan bitenlerle ilgili bilgi ve belgeler çoğaldıkça OY gerçeğine uyananların, demokratik siyasete sahip çıkanların sayısı artacaktır.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019