Ceren KENAR
İmam Musa Sadr, Lübnan’ın Şii hareketinin siyasileşme sürecini başlatmış, ekonomik ve siyasi açıdan epey dezavantajlı olan bu mezhebin uzun süre ruhani ve siyasi liderliğini yapmıştı. Mezheplerin Allah’ın lütfu olduğuna inanıyordu. Ancak mezhepçiliğin bir lanet olduğunu söylüyordu. Mezhepüstü bir siyaset ile her gruba yaklaştı. Lübnan’da bir kilisede okuduğu hutbe ile Lübnan tarihinin en anlamlı tarihî olaylarından birine imzasını atmıştı.
İmam Sadr 1978 yılında Libya’ya Kaddafi ile görüşmek için bir ziyaret gerçekleştirdi. Ve bir daha kendisinden hiç haber alınamadı. Bazı müritleri hâlâ yaşadığına ve Libya’da bir hapishanede olduğuna inansa da, Kaddafi’nin oğullarından Seif, İmam Musa Sadr’ın öldürüldüğünü itiraf etti. Öldürülmesine ilişkin rivayetler çeşitliydi. Bazılarına göre Kaddafi ile İslami teoloji üzerine bir tartışmaya girişmiş ve Kaddafi’nin meşhur histerilerinden birinin kurbanı olmuştu. Bazılarına göre ise İmam Musa Sadr’ın öldürülmesini Arafat, Kaddafi’den “rica etmişti”. Zira Musa Sadr koyu bir İsrail karşıtı olmasına rağmen, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Güney Lübnan’da gösterdiği faaliyetlerin yerel Şii nüfusa verdiği zarar konusunda oldukça duyarlı ve eleştireldi.
Kayıp İmam Musa Sadr mezhebinin çıkarlarını büyük davalar için feda etmeyen ve aynı zamanda kör bir mezhep siyaseti gütmeyen, bilge bir kraldı.
Kayıp İmam’dan Nasrallah’a...
Hizbullah lideri Nasrallah’ın uzun zamandır kabak tadı veren ve kimseyi heyecanlandırmayan konuşmasını dinlerken, Sadr’ı yâd edemeden geçemedim. Bir zamanlar tüm Arap dünyasında neredeyse yarı mitik bir şahsiyeti olan, 2006 yılında Hizbullah’ın İsrail karşısında gösterdiği askerî başarı ile Sünni- Şii tüm Ortadoğu âleminde büyük bir teveccüh kazanan Nasrallah için köprünün altından çok sular aktı. Hatırlayalım o dönem birçok Sünni çoğunluğa sahip Arap devletinin lideri İsrail’i desteklemeye meyilli iken, çocuklarına Hasan Nasrallah adını koyan halklarının gadrinden korkup yarım ağızla da olsa Hizbullah’a destek vermek zorunda kalmıştı.
Bir zamanın yarı mitik şahsiyetinin son zamanlarda yaptığı konuşmalar artık kimse için bir şey ifade etmiyor. Sünniler arasında nefret büyüyor. Her konuşmasında İsrail dışında bir şey demeyen ve hâlâ Esed rejimine biat gösteren Nasrallah’a karşı kendi tabanından bile eleştiriler geliyor.
2008 yılında Hizbullah’ın silahlı gücünü bir tehdit unsuru olarak Lübnan Sünni ve bir kısım Hıristiyanlarına karşı kullanma girişimi ile ilk fire verildi. Bunu Hizbullah’ın Esed rejimine en başından beri koşulsuz destek vermesi izledi. Militanlarını Esed güçlerine takviye olarak göndermesi artık bir sır değil. Lübnan’ın Hizbullah’ın etkin olduğu mahallelerinde geceleri, sessizce cenaze törenleri yapılıyor. Suriye’de hayatını kaybeden Hizbullah militanları mahcup bir şekilde toprağa veriliyor. İsrail’e gönderdiği İnsansız Hava Aracı ile siyasi bir şov yaparken, tüm ülkenin güvenliğini riske atıyor. İç siyasette Hizbullah üyelerinin isimlerinin karıştığı yolsuzluk dosyaları ortaya çıkıyor. Refik Hariri suikastında rolü olmadığına dair Sünnileri ikna edemiyor. Ve en son geçen sene Bulgaristan’da gerçekleşen ve beş İsrailli turistin ölümü ile sonuçlanan saldırı konusunda Hizbullah’a karşı yöneltilen resmî suçlamalara karşı yorum bile yapmıyor.
Hizbullah bir ara son derece popüler olduğu Sünni sokağında geri dönüşü olmayan bir şekilde prestijini tümden kaybetmiş durumda. Nasrallah artık Sünni sokağına seslenemiyor, seslenmek de istemiyor.
Dinler arası diyalog yetmez, mezhepler arası diyalog zamanı...
Tüm bu süreci izlerken ve bölgedeki Şii- Sünni ihtilafının tehlike verici bir seyir izleyebileceği ihtimali epey güçlüyken, Lübnan karizmatik ve ruhani Şii liderin eksikliğini hissediyor. Mezhep üstü siyaset geliştirebilecek ve bölgedeki Sünnilerin ve diğer grupların da saygınlığını kazanabilecek bir Şii liderin eksikliği sadece Lübnan siyasetinin geleceği için değil bölge için hiç ümit vermiyor.
Tüm bu saptamaların benzerlerini Sünniler için de yapmak mümkün. Yusuf el-Karadavi gibi Şiiliği kâfir ilan eden din adamlarının revaçta olduğu bir dönemde, Şii sokağına seslenebilecek Sünni liderlerin eksikliği Şii dünyasındaki kaygılara derman olmuyor.
Bölge mezhepler arası diyalogu önceleyen kayıp imamları arıyor...
Haftaya ise çuvaldızı mezhep taassubu ile bölgeyi zehirleyen bazı Sünni gruplara batırarak devam edeceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017