Demir Küçükaydın
Aşağıdaki satırlar değerli Garbis Altınoğlu’nun bizim yazımızı da söz konusu ederek yaklaşan felaket üzerine uyarı ve değerlendirmeleridir.
Facebook’ta paylaştığı bu yazısını olduğu gibi aşağıya aktarıyoruz.
Bu kritik günlerde böylesine ayık duruşların ve örnek tavır alışların duyulmasının hayati önemi bulunmaktadır.
Bu duruş ve öneri, Garbis Altınoğlu’nun özgül durumu nedeniyle ayrıca çok değerlidir.
Meraklısı için şunu da belirtelim. Garbis Altınaoğlu ve Demir Küçükaydın, ikimiz de 68’liyiz. Kısa bir hapishane beraberliğimiz de vardır.
Ama aslında son derece farklı; hatta birbirine zıt ideolojik duruşlara sahibizdir. Resmini aldığımız kitapta örneğin Kıvılcımlı’yı eleştirmektedir.
Bilenlerin bileceği gibi, Demir “Doktorcu” gelenekten sayılır ve Kıvılcımlı’nın Marksizm’e büyük katlıları olduğu düşüncesindedir. (Elbet Küçükaydın’ın da Kıvılcımlı’ya metodolojik eleştirileri var ama çok başka noktalardan)
Bu nedenle Garbis’in bu yazısı, hayati önemi olan bir noktada, örnek bir duruşun sergilenmesidir de. Birbirine en zıt teorik ve politik duruşlara sahip insanların, yaklaşan felaket karşısında bir araya gelebilmelerinin ve gelmesi gerektiğinin somut bir örneğidir.
Garbis’in yazısına vesile olan yazımız şu adresten okunabilir:
https://demirden-kapilar.blogspot.de/2017/01/hdp-nicin-hayir-demiyor.html
Demir Küçükaydın
21 Ocak 2017 Cumartesi
“Demir Küçükaydın'ın Önerisi Üzerine
18 Ocak 2017
Demir Küçükaydın'ın, aşağıda sunduğum yazısının hem HDP ve hem de devrimci ve demokrat grup, çevre ve kişiler tarafından dikkatli bir biçimde okunmasını öneriyorum. Ve tabii sunduğu öneri ve öneriler üzerinde ciddi bir biçimde düşünülmesini de. Daha çok Türkiye'nin, ama aynı zamanda Kuzey Kürdistan'ın sürüklenmekte olduğu felaketin önüne geçmek için konuşmalar, yazılar, analizler, alaya almalar değil, ciddi, kitlesel ve gerçekten kucaklayıcı bir sokak hareketi gerekiyor. Şunu unutmamalı: Erdoğan kliğinin, yazılı ve görsel medya üzerindeki egemenliği ve burjuva muhalefetinin zayıflığı, hatta yakın zamana kadar neredeyse olmayışı, bu kliğin gücünün ve kitle desteğinin olduğundan daha fazla olduğu izlenimini doğurmuştur ve doğurmaya da devam etmektedir. Oysa durum daha karmaşıktır. Hoyrat ve acımasız Erdoğan ve kliği; kendilerini ve kendi iktidarlarını korumak için pek çok katmanı, çevreyi ve kişiyi küstürmüş, dıştalamış, hedefe koymuş ve baskı altına almıştır. Bunlar arasında, Erdoğan'ın en yakınındaki isimler de içinde olmak üzere, orta, hatta büyük burjuvazinin ve devlet bürokrasisinin önemli bir bölümü de bulunmaktadır. Dolayısıyla Erdoğan kliğinin, -maddi gücünü ve manevi otoritesini iyice zedelediği- ordunun ve bürokrasinin bir bölümüyle iğreti bir ittifak kurmuş olmasına rağmen aslında oldukça izole edilmiş bir konumda olduğunu tahmin edebiliriz. Osmanlıcı hayalleri yıkılmış, Suriye ve Irak politikası iflas etmiş, emperyalist patronlarıyla arası belli ölçülerde bozulmuş olan Erdoğan kliği, IŞİD ve El Nusra Cephesi gibi örgütlerin şantajlarına da açık hale gelmiştir. Henüz hoşnutsuzluklarını kitlesel protesto eylemlerine dönüştürmemiş olan geniş yığınların ücret, maaş ve gündelik kazançlarını hızla alıp götüren ekonomik durgunluktan ve döviz kurundaki olumsuz gidişten giderek artan ölçüde rahatsız oldukları ve olacakları yadsınamaz. Sahte ve gayrımeşru cumhurbaşkanının, yetkilerini daha da arttırmak, kendisini hukuksal temelini oluşturmaya çalıştığı bir dokunulmazlık zırhıyla kuşatmak ve ülkeyi kendi kuklaları aracılığıyla Kaçaksaray'dan yönetmek için böylesine acele etmesinin ardında işte bu vb. gerçekler yatmaktadır.
Olağanüstü koşullar; yürekleri ezilen ve sömürülen yığınlar için atan insanlardan ve kendilerini ÖNCÜ sıfatına layık görenlerden olağanüstü çıkış ve atılımlar, olağanüstü bir inisiyatif ve yaratıcılık bekler. Bu toprakların, ülkenin Osmanlı'nın en kötü dönemlerini de aratacak bir selefi-cihatçı diktanın boyunduruğu altına girmesini engelleme potansiyeline sahip olduğuna inanıyorum.
Garbis Altınoğlu”
Garbis Altınoğlu’nun Facebook paylaşımı da şu adreste bulunuyor:
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=1870218513265413&id=100008318481557
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.04.2020
30.03.2020
19.03.2020
18.03.2020
17.03.2020
10.03.2020
2.03.2020
1.03.2020
2.02.2020
3.01.2020