Fehim TAŞTEKİN
Gazze’den sonra, hatta Gazze savaşının bitişini beklemeden Lübnan cephesinin açılacağına dair kum saati akmaya başladı. İsrail hem Hizbullah karşısında caydırıcılığını yeniden kurmak hem de kuzeyde evlerini terk eden 84 bin ila 230 bin Yahudi’yi geri döndürmek için savaşı göze almış gibi yapıyor. Sınır boyunca boşalan yerleşimleri eski haline döndürmenin ötesinde Lübnan içinde askersizleştirilmiş bir tampon bölge istiyor.
Sınırın iki yakasında karşılıklı salvoların tam tekmil bir savaşa evrileceğine dair korkular her geçen gün biraz daha artıyor. Bunu bertaraf etmeye dönük çoklu diplomasi de nefes tüketiyor.
***
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu 8 Ocak’ta kuzeyde Kiryat Şimona yerleşimindeki 769. Bölge Tugayı'ndan Hizbullah’a parmak salladı. İlk etapta bir savaş vaadi gibi dursa da temkinli bir tehditti. Hizbullah'la savaşa girmeden bölgede güvenliği yeniden sağlamayı tercih ettiklerini ancak savaşa da hazır olduklarını vurguladı. Gazze’nin başına gelenlerin Lübnan’ın da başına geleceğini belirterek "Kuzeyde güvenliği sağlamak için her şeyi yapacağız” dedi. İsrail yönetimi Gazze’yi ne denli cehenneme çevirirse direniş ekseninin diğer parçalarını o denli korkutacağını düşünüyor.
Savunma Bakanı Yoav Gallant da geçen Cuma "Üzerinde anlaşmaya varılmış diplomatik bir çözüm yolunu tercih ediyoruz, ancak kum saatinin ters döneceği noktaya yaklaşıyoruz" ifadelerini kullandı. Wall Street Journal’a demecinde de “Gazze’de yaptığımızı Beyrut’ta da yapabiliriz” dedi.
8 Ekim’den bu yana angajman kuralları çerçevesinde misillemelerin menzili 2-3 kilometreden başlayıp 50 kilometreye kadar genişlerken İsrail uzun bir süre Lübnan’a ödetilecek bedelin Hizbullah üzerindeki etkilerine bel bağladı. Son iki haftada direnişin liderlerini ortadan kaldırmaya yönelik saldırılar gerilimi yeni bir aşamaya taşıdı. İsrail bu şekilde doğrudan Hizbullah’a ödettirilecek bedelle sonuç almaya odaklanmış gözüküyor. Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, “Hizbullah’ın ödeyeceği bedeli artırıyoruz” derken izlenen stratejiyi de tarif ediyordu: “İsrail yerinden edilmiş insanları ya Hizbullah’a askeri baskıyı artırarak ya da yeni bir savaşa girerek evlerine döndürecek.”
***
Netanyahu’nun risk çıtasını yükseltmesi iki anlam içeriyor: Ya ABD’nin takındığı pozisyona güvenip Hizbullah’ın savaşa giremeyeceği öngörüsüyle Lübnan’da saldırıları tırmandırarak sonuç almaya çalışıyor ya da doğrudan ABD’yi savaşın içine çekecek bir oyun oynuyor.
Belli ki İsrail, ABD bölgede bütün savaş takımlarıyla caydırıcı pozisyon almışken öyle ya da böyle Lübnan’ı aradan çıkarmak niyetinde. Fakat Hizbullah’la savaşa girmek artık bir çırpıda alınabilecek bir karar değil.
Washington’dan medyaya üflenen “off the record” mesajlara bakılırsa Amerikalılar, Netanyahu’nun kendi siyasi bekası için Lübnan’a cephe açmasından endişe ediyor. Washington Post’a konuşan üst düzey yetkililer Gazze savaşının bitmesi halinde Netanyahu'nun siyasi kariyerinin de sona ereceğini ve bunu önlemek için çatışmayı genişletebileceğini düşünüyor.
Hem 7 Ekim saldırısını önlemekteki başarısızlık hem rehinelerin kurtarılamaması hem de savaşın gidişatıyla ilgili soru işaretleri Netanyahu’nun beka korkusunu artırıyor. 7 Ekim’le ilgili faturayı tamamen askerler üzerine yıkmak için uğraşıyor. Komutanlar hayli rahatsız. Savaşın yayılması Netanyahu’nun beka sorununu çözebilir.
Netanyahu’nun Lübnan-İsrail sınırında temel değişiklikler yaratma vaadini, Hizbullah’tan taviz koparmayı amaçlayan bir yaygara olarak gören Amerikalı yetkililer de var.
İsrailliler savaşın daha ilk günlerinde Hizbullah'a karşı önleyici bir saldırı önerisini Biden yönetimiyle tartışmış. Amerikalılar İran ve vekil güçlerini çatışmanın içine çekeceği ihtimaline binaen karşı çıkmış. Üst düzey bir yetkili, Biden'ın İsrailli liderlerle üç kez telefonda görüştüğü günlerin olduğunu, bu görüşmelerin bir kısmında İsrail'i Hizbullah'a saldırmaktan caydırmaya çalıştığını söylüyor. Yetkili “Bu kıyametin kopmasıyla sonuçlanabilecek bir hareket" diyor.
Cuma günü Dışişleri Bakanı Antony Blinken dördüncü turuna çıkarken özel elçi Amos Hochstein de İsrail ve Lübnan’da temaslarda bulunmak üzere bölgeye gönderildi. Amaç topyekûn bir savaşın çıkmasını önlemek.
***
Savaşın Gazze’den Lübnan’a taşacağına dair korkuları tırmandıran gelişmeler ardı ardına geldi. Öyle anlaşılıyor ki Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el Aruri’nin 2 Ocak’ta Beyrut’ta öldürülmesi ve Hizbullah’ın bunu yanıtsız bırakmayacağını duyurması Amerikalıları harekete geçirdi.
Hizbullah ilk misilleme olarak 6 Ocak’ta işgal altındaki Yukarı Celile bölgesinde Carmak dağının tepesinde yer alan Meron hava kontrol üssünü 62 füzeyle vurdu. İsrail’in askeri itibarında delikler açan bir misillemeydi. Lübnan sınırına 7 km mesafedeki Meron sıradan bir üs değil. Aktarılan bilgilere göre Meron Türkiye, Kıbrıs, Suriye, Lübnan ve İsrail’in kuzeyindeki askeri trafiği kontrol eden yegâne radar üssü. Bunun bir benzeri güneyde Mitzpe Ramon’da yer alıyor. Haaretz’e göre Hizbullah saldırıda 8-10 km menzilli tanksavar füzeler kullandı. İsrail zırhlı araçlarını “Trophy" sistemiyle koruyor ama Meron’da tesisleri tanksavar füzelerden koruyacak bir önlem yok. İsrail Hava Kuvvetleri teknik arıza nedeniyle bir buçuk yıldır çalışmayan "Sky Dew" sistemini Cumartesi devreye soktu. Meron’daki darbeyi kabul eden İsrail yüzünü kurtarmak için el yükseltip 8 Ocak’ta Hizbullah’ın sınır hatlarındaki en önemli komutanı Vissam Tavil’i (Hacı Cevad) öldürdü. L'Orient le Jour’a göre Tawil güneyde Beron dahil İsrail’in askeri tesislerine yönelik saldırılarda kilit isimdi. Hacı Cevad, Hizbullah’ın bugüne kadarki en üst düzey kaybı oldu. Bunu da yanıtsız bırakmayan Hizbullah bu sefer 9 Ocak’ta sınırın 13 km güneyinde İsrail ordusunun Safed kentindeki kuzey bölgesi komuta merkezini patlayıcı yüklü İHA’larla vurdu. Misillemede menzil uzunluğu açısından bu da yeni bir eşik. Sıradaki menzile dair bahisler açık.
Yeni yıla girerken bazı tugayların Gazze’nin kuzeyinden çekilmesi Lübnan cephesine ağırlık verileceği yönünde tahminleri kızıştırmıştı. Amerikalı yetkililer Gazze’de iş tamamlandıkça İsrail’in kuzey cephesine yoğunlaşacağını öngörüyor.
***
Henüz kuzeyde bu tablo oluşmadan Amerikalıları Lübnan cephesinin açılmasını önlemeye iten faktörler vardı. Hizbullah’ın 2006’dan bu yana eriştiği cephaneliğin büyüklüğü bunların başında geliyor. Burada ABD Savunma İstihbarat Teşkilatı'nın (DIA) gizli değerlendirmesine değinmekte fayda var. WP’un eriştiği değerlendirmeye göre İsrail'in Lübnan cephesinde başarılı olması zor çünkü Gazze'deki çatışma göz önüne alındığında askeri varlıkları ve kaynakları çok zayıf bir şekilde dağılmış olacak.
Yine ABD’de öne çıkan uzman değerlendirmelerinde şu noktalar dikkat çekiyor:
- Hizbullah'ın deneyimli savaşçılarının yanı sıra uzun menzilli ve hassas silahlarla dolu cephaneliği nedeniyle geniş çaplı bir çatışma 2006 savaşında yaşananları geride bırakabilir.
- Hizbullah olası tırmanışta İsrail'in derinliklerini vurabilir, petrokimya tesisleri ve nükleer reaktörleri hedef alabilir.
- İran da bölge genelinde milisleri harekete geçirebilir.
- İsrailli pilotlar yorgun, uçaklar bakıma muhtaç halde. Ayrıca jetlere karşı Gazze’de olmayan riskler Lübnan’da tehlikeli boyutta ortaya çıkabilir.
***
İsrail, ABD’yi içine çekebileceği bir savaş olmadan Hizbullah’ı sınırların ötesine itecek bir tampon bölge kurduramayacağını biliyor. Ne var ki savaşın bölgeselleşmesi de Amerikalıların işine gelmiyor. Dışişleri Sözcüsü Matt Miller, Blinken’ın bölgeye gerilimi düşürme misyonuyla gittiğini açıklarken “Çatışmanın Gazze’nin ötesine taşması kimsenin çıkarına değil ne İsrail’in, ne bölgenin ne de dünyanın” dedi. Amerikalılara koşut Fransa da devreye girdi. İki koldan Lübnan hükümetini sıkboğaz ediyorlar. Amerikan ve Fransız yetkililer, İsrail'in kaygılarını gidermeye yardımcı olmak amacıyla Lübnan-İsrail sınırının bir kısmının Lübnan ordusunun kontrolüne geçmesini sağlayacak bir öneri üzerinde duruyor. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi’nden bir yetkili “Tüm diplomatik seçenekleri tüketmeye devam ediyoruz" diyor.
ABD ve Fransa Lübnan ordusunu sınırlarda görmek istiyor ama burada ilginç bir durum var: İsrail, Hizbullah’la hesaplaştığını söylüyor ama Lübnan ordusunu hedef alıyor. Amerikan istihbarat raporlarına göre İsrail, ABD’nin Hizbullah’ın gücünü kırmak için eğitip donattığı Lübnan ordusuna ait mevzileri en az 34 kez bombaladı.
Beyrut’a götürülen önerilerle ilgili olarak Lübnan Başbakanı Necip Mikati de "(Hizbullah'ın) Litani'nin kuzeyindeki bölgeye çekilmesini öngören bir teklif aldık ancak biz kapsamlı bir çözümde ısrar ediyoruz” diyor. Mikati çözümden sadece Gazze’ye yönelik saldırıların durması değil işgal altındaki toprakların Lübnan’a geri verilmesini de kastediyor. Bu konuları Amos Hochstein'la da konuşacaklarını belirtiyor. “Lübnan'ın haklarını yeniden tesis etmeyi başarırsak Hizbullah'ın Lübnan'ın çıkarlarından başka bir hedefi olmayacaktır" diye ekliyor.
Avrupa Birliği adına devreye giren Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de Beyrut'tan "Hizbullah'ın savaş peşinde olmadığı sonucuna vardım" diyerek döndü.
Amerikan yönetimi de İran ve Hizbullah’ın savaştan kaçınmak istediği tespitine güvenmek istiyor ama İsrail’den emin olamıyor. Amerikalılar İsrail’in Hizbullah’a topyekûn savaş başlatma olasılığının ortadan kalkmadığını düşünüyor. İsrail, ABD’yi peşinden sürükleyeceği bir savaş olacaksa bundan geri durmayacaktır.
Yazarlar
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025