Gülay GÖKTÜRK
Yunanistan’da yaşananları ille de bizim yaşadığımız bazı süreçlere benzetmek zorundaymışız gibi, her cenahta kendine göre bir paralellik kurma çabası sürüp gidiyor.
Solcular tamamen ajite olmuş vaziyette. Syriza bir cephe hareketi… Biz de her türden “sol”un içinde yer aldığı bir ittifak oluşturabiliriz ve AK Parti’yi alaşağı edebiliriz, gibilerden bir fantezi kuruyorlar. Ama o kadar heyecanlılar ki, Yunanlıların üçte birinin Syriza’nın peşine takılmasına yol açan ana temayı unutuyorlar. Ekonomik iflas halinde olan bir ülke ile 13 yıldır sürekli büyümeyi başaran bir ülkeyi aynı kefeye koymak; Türkiye seçmeninin de Yunanlı seçmen gibi çaresizlik psikolojisi içinde sola sarılacağını sanmak için siyasi analiz yeteneğini hepten yitirmiş olmak gerekiyor.
Çipras-Demirtaş benzetmesi ise bir başka garabet… Ne HDP Syriza’ya benziyor; ne Demirtaş Çipras’a… Pozisyonlar farklı, temalar farklı, toplumlar farklı… Çipras umutsuzların temsilcisi, konjonktürel bir çıkış yapıyor ve geleceği tamamen belirsiz. Demirtaş ise güçlenen ve önü açık olan bir kitleyi marjda kalmış bir siyasi güç olmaktan çıkarıp büyük siyasi güçler platformuna taşımayı ve orada kalıcı bir güç haline getirmeyi hedefleyen bir siyasetçi.
Bence Syriza hareketi benzese benzese 2002’de ortaya çıkan ve aynı hızla batan Genç Parti’ye benziyor. O da Çipras gibi, ekonomik kriz ortamında yaptığı desteksiz atışlarla büyük bir sürpriz yapmış ve yüzde 7’ye ulaşabilmişti.
Ayrıca onun lideri de hayli genç ve yakışıklıydı ve sürekli beyaz gömlek giyiyordu !
* * *
Zorlama benzetmeler sol kesimle sınırlı kalsaydı, muhtemelen bir yazı konusu olmaya değmezdi.
Ama bakıyoruz, AK Parti kanadından da sık sık Szriza-AK Parti benzetmeleri geliyor. Tabii bugünün değil 2002’nin AK Partisi ile bugünün Syriza’sı arasında yapılan benzetmeler bunlar…
Deniyor ki, 2002’nin AK Partisi de derin ekonomik kriz şartlarında, küresel sermayenin dayattığı kemer sıkma politikalarına tepki duyan; IMF politikalarından bunalan kitlelere umut vaat ettiği için o büyük patlamayı yaptı ve iktidara geldi.
Numan Kurtulmuş, hikâyenin sonrasını da şöyle getiriyor: “Biz o yıllarda IMF’ye boyun eğmedik, onu kovduk. Eğer IMF politikalarını uygulanmış olsaydık bugün Türkiye’de AKP diye bir iktidar olmaz, belki Syriza benzeri bir hükümet Türkiye’de işbaşında olurdu.”
Doğrusu AK Parti tarihinin bu versiyonunu dinlerken, acaba Sayın Kurtulmuş’la aynı ülkede mi yaşadık diye şüpheye düşüyorum.
AK Parti o yıllarda küresel sermayeye ve onun kurumlarına posta atarak değil, güven vererek iktidara geldi. “Biz global ekonomiye entegre olmak isteyen bir siyasi hareketiz ve serbest piyasa koşullarında oynamaya hazırız” dedi. Hiçbir zaman IMF’ye düşmanlık politikası gütmedi, borçlarımızı ödemeyeceğiz demedi, tam tersine iyi ilişkiler içinde oldu. Koalisyon döneminde başlatılan Derviş Programı’na sıkı sıkıya sadık kaldı, yapısal reformları hızla gerçekleştirdi, istikrar programını gevşetmedi ve borçlarını son kuruşuna kadar ödedi. Borçlar bittiğinde de IMF’yi kovmadı, kibarca “Teşekkür ederiz, bundan sonrasını biz hallederiz” dedi. Hatta sonra da borç verdi.
Peki şimdi bu hikâyenin başka türlü anlatılmasının sebebi ne olabilir?
Sebep Numan Kurtulmuş’un Saadet döneminden kalma AB ve IMF düşmanı politikalarının kalıntılarının su yüzüne çıkışı ise çok önemli değil.
Ama tarihin bu versiyonu sadece Numan Kurtuşmuş’un anlattığı bir hikâye değilse; dönemin ruhu, AK Parti’yi “Kahrolsun IMF, kahrolsun uluslarlarası sermaye” noktasına doğru sürüklemekteyse, bu yeni hikâyenin arka planında “Bizi kuşatan ve yok etmek isteyen Batı’yla her alanda hesaplaşma” psikolojisi varsa, işte bu önemli.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015