Hadi ULUENGİN
YAKIN tarihte bayrak simgeselliğini zirveye ulaştırmış iki efsane fotoğraf vardır.
İlki 2. Dünya Savaşı sırasında ve Pasifik muharebeleri sırasında çekilmiştir.
Amerikan piyadeler Japonlardan fethedilen İwo Jima Adası’na sancak dikmektedir.
Diğeri ise yine aynı Savaş nihayetinde fakat Berlin’de negatife düşmüştür.
Burada da üç Sovyet neferi Alman Parlamentosu Reichtag’a orak-çekiçli bayrak asar.
Oysa, mutlaka ve defalarca görmüş olduğunuz bu iki fotoğraf da kurgudur
***
EVET evet, olaylar hakikattir ama merceğe yansıtılan enstantaneler senaryodur.
Şöyle ki, İwo Jima’daki sahne Associated Press muhabiri Joe Rosenthal için yeniden tekrarlanmıştır. Ordu gazetesi Stars and Stripes vasıtasıyla da dünyayı dolaşmıştır.
Fakat hem bayrak boyutu büyütülmüştür, hem de asker sayısı arttırılmıştır.
Öte yandan ikincisi de kurgudur ve buradaki mizansen gerçekten hayli uçuktur.
Çünkü hem Stalin’in hoşuna gitsin diye kadraja Gürcü bir nefer sokulmuştur, hem de askerin bileğinde iki yağma saat gözüktüğü için bunlardan birisi alelacele rötuşla silinmiştir.
Artı, muharebenin bitmiş olmasına rağmen geri plana topçu dumanları eklenmiştir.
Bunları komünizmin çöküşünden sonra ve Berlin’de deklanşöre basmış olan Yevgeni Kaldey’in fotoğrafı açıklamasıyla öğrendik. Arşivden çıkarttığı orijinal negatifi sergiledi.
Ama bu ifşaata rağmen bayrağın sembolizmi zaafa uğramadı ve uğramaz!
***
SEMBOLİZM, çünkü bayrak ulus-devletten bile önce hep simgesel anlam taşıyordu.
Kabile toplumlarından feodal beyliklere daima “kutsal”la donandı ve donatıldı.
Dolayısıyla da her kutsal gibi ve Türkiye’dekinin tam aksine, hiç ayağa düşürülmedi.
Oysa bizde Doktor Johnson’un “alçakların sığınacağı son yer vatanperverliktir” sözüne bir de “alçakların sığınacağı son yer bayrakperestliktir” diye eklemek gerekiyor.
***
ÖYLE, zira ulusalcı taifenin bayrak şarlatanlığı o raddeye ulaştı ki, kaçak inşaatçıların zaptiye yapıyı yıkmasın diye ilk iş çatıya sancak çekmesi dahi artık pek masumane kalıyor!
O ulusalcılar ki, bütün bir milletin ve bütün bir ülkenin ortak simgesi olan bayrağı arkasına saklandıkları bir korunma zırhı ve bir dokunulmazlık muskası olarak kullanıyorlar.
Neo-Nazi Maocusundan ultra-faşist milliyetçisine her boy ve soydan bu demagoglar, çok geniş kitlelerin mukaddes addettiği bayrak ekseninde bin bir provokasyon düzenliyorlar.
Meselâ savaş sülüğü, kan vampiri ve azılı azınlık çığırtkanı olarak Âkil İnsan toplantısını mı basıyorlar? Bayrağı hem güvenlik güçlerinin müdahalesine karşı “ulvi” (!) bir kalkana, hem de katılımcıların barış çağrılarına karşı manevi bir silaha dönüştürüyorlar.
Meselâ Silivri’ye ve Baas’a destek için mi tepiniyorlar? “Bayrağını al gel” çağrısıyla Ergenekon veEsed avukatlığını tüm ulus-devletin simgesiyle özdeşleştirmeye çalışıyorlar.
Hele hele arada bir “hadi öpsene” diye en ilkel komikliği sergiliyorlar ki, elinin körü!
Eh, El Kaide canisinin “Kurân’ı öp” diyerek Şeriat dayatması İslami kimlik açısından ne kadar kıymet-i harbiye ifade ediyorsa, ulusalcının da “bayrağı öp” diye şunun veya bunun niceliğini sınamaya yeltenmesi milli kimlik açısından işte o kadar değer taşıyor!
***
İMDİİ, şu kesin ki kutsalı hayâsızca iğfal eden ulusalcıların muskaya dönüştürdüğü bir bayrak Pasifik ve Berlin’deki foto kurgularıyla bile asla kıyaslanmayacak ölçüde sahtedir.
Çünkü ABD simgesi de, Sovyet simgesi de mutlak bir zaferi temsil etmektedir!
Oysa ulusalcılar kendi mutlak hezimetlerini işte bu muskayla önlemeye çalışıyorlar.
Hayır, Türkiye’nin bayrağı bütün bir millete aittir ve ulusalcıların muska olarak kullanmasına izin verilmeyecek ölçüde değerlidir ki, ulusalcı hırsız elini o kutsaldan çek!
http://www.taraf.com.tr/hadi-uluengin/makale-bayrak-mi-muska-mi.htm
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015