Hasan Bülent KAHRAMAN
Dokunulmazlıklar konusunda benim değerlendirmem biraz daha farklı ve meseleyiBaşbakan Erdoğan açısından, dolayısıyla da devlet/yönetim çizgisinde irdelemeye dönük.
MHP'ci milliyetçi yaklaşımın iddiasını bir yana bırakırsak, elbette devlet terörizmle, dolayısıyla PKK ile, savaş halindedir. 30 yıllık meseledir bu. Dolayısıyla PKK'yı, devlet, sosyolojik ve siyasal varlığını kabul etmekle birlikte, bir "düşman" olarak görüyor. Bu meyanda onunla "kucaklaşan", ona sempati gösteren herkesi aynı kategoriye yerleştiriyor. Temel bir kabul etrafında bunda şaşacak bir şey yok. Dolayısıyla BDP'ye tepki gösteriyor.
Bu yaklaşım devlet refleksi bakımından anlaşılabilir bir pozisyondur. Üstelik Erdoğan'ın, BDP'ye gösterdiği tepkiyle ve PKK'ya yönelttiği uzlaşmazlık ve sertlik doğrultusunda kitlelerden destek aldığı da açık, kamuoyu araştırmalarının ortaya koyduğu bir başka gerçek. Klasik çizgide bir politikacı tavrı, tutumu diye bakarsak Erdoğan'ın yaptığı bu mantık eksenine yerleşiyor.
Ama bu, dediğim gibi, bir devlet/yönetim refleksidir. Baştan beri, yani 30 yıldır sürdürülen tutumdur. Yeni değildir. Olmadığı gibi yerleşik yapının, kurulu düzenin vazgeçmediği, kemikleştirdiği bir davranıştır.
Oysa Erdoğan'ın yakın siyasal tarih içindeki farkını, o kemikleşmiş, katılaşmış kurulu düzen, yerleşik yapı alışkanlıklarına, anlayışlarına karşı çıkması oluşturuyor. Vesayet rejimi diye tanımlanan ve kurulu düzenle özdeşleşmiş anlayışın aşılması, hiç değilse sarsılması bu yaklaşımla gerçekleştirildi. Bürokratik hâkimiyet geleneği gene aynı zihniyetle çözüldü.
Hatta hepsinden önemlisi Erdoğan'ın asıl ilginç yanını Kürt konusundaki cesur ve çözüm odaklı, sistemin tepkilerini hiçe sayan yaklaşımı oluşturdu. Bütün olumsuz çıkışları göze alarak, sonradan açıkladığı gibi, Oslo sürecinin başlamasına yönelik kararı Erdoğan'ın, bu uzun ve çok tatsız tarihin en önemli dönemeçlerinden biridir. Türkiye de dünya kamuoyu da ondan, şu veya bu nedenle (bu nedenler taktik temelli de olabilir) kesilmiş o görüşmeleri yeniden başlatmasını beklemektedir. Yani klasik devlet refleksi değil onu aşacak bir turum Erdoğan'dan umulmaktadır.
Böyle bir dönemde dokunulmazlıkların kaldırılması, başta belirttiğim türden bir mantığa yaslanıyor ve onu anlıyoruz. Ama bu toplumsal ve tarihsel meşruiyet açısından çok zorlu bir girişim anlamına da geliyor. Öyle olduğu gibi o eksendeki bir tutum geleneksel ve aşılmış devlet uygulamasına geri dönüş gibi görülecektir. Geleneksel çevrelerin elini güçlendirecektir. Unutmayalım ki, bilhassa 1997 PKK "nedeniyle" devletin kurulu düzen unsurlarına teslim olmasından sonra ortaya çıktı.
Oysa Kürt konusunda terör-siyaset ilişkisi kamuoyu önünde mahkûm edildikten sonra geliştirilecek sayısız politika var. Sadece terör vurgulamalı bir politika ise, mefhumu muhalifiyle, ondan sonrasının da savaş üstünden sürdürülmesi anlamına gelir.
Oysa ihtiyacımız olan devletçi değil sivil irade, savaş değil tam da barış olmamalı mı?..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024