Hasan Bülent KAHRAMAN
Osmanlıca, eski yazı tartışmalarıyla birlikte tıpa çekildi ve şişedeki cin çıktı. Öyle anlaşılıyor ki, konu artık bir kültür meselesi olmaktan çıkacak ve hızla ideolojik bir mecraya dökülecek. Bunda da garipseyecek bir yan yok. Pazartesi günkü yazımda belirttiğim gibi, çuvala sığmayan bir mızrak olarak, Türkiye'de restorasyon dönemi başlamıştır.
Restorasyon dönemi devrim öncesi dönemle buluşmak anlamına gelir. Sözünü ettiğim buluşmanın bir büyük bir de küçük ekseni var. Büyük ekseni İslam meydana getiriyor. Küçük ekseni ise Osmanlılık da, Osmanlı kültürü de diyebileceğimiz birikim oluşturuyor. Türkiye bu iki kaynakla buluşmaya itiliyor.
Böyle bir anlayışın sonuçları olacak. Bu sonuçları sadece siyasi düzeyde görmemek gerekir. Her şeyden önce içinde yaşadığımız ve 100 yıl önce (hatta daha önce) başlamış bir zaman ve tarih anlayışının dönüşümü gelecek bu girişimlerin ardından.
Türkiye, 'radikal modern' tarihini hazırlamaya başladığı 19. yüzyıl sonlarında dünyayı gitgide artan bir şiddette materyal bir zeminde algılamaya başladı. Bu, maddenin yeni bir mana kazanması demekti. Bunu elbette materyalist bir yaklaşım izledi. Materyalist değerlendirmeler zamanın geriye dönüşlü ve bakışlı değil ileriye dönüşlü ve bakışlı olmasını doğurdu. Oysa pek iyi bilindiği gibi Osmanlılar ilerlemenin ancak geriye, altın çağlara, asr-ı saadete dönüşle sağlanacağına inanıyordu. Yeni anlayış ilerlemenin gelecekte olduğu, geleceğin yakalanmasıyla ilgili olduğunu öğretti.
Buna bağlı olarak da tarihin uzun geçmişinden ve sürekliliğinden koparılarak 'yapılabileceğini' öne sürdü. Devrim bu düşüncenin uzantısıydı. Gerçekleştirildi. Böylece Türkiye haklı veya haksız, doğru veya yanlış, geçmişinden koparıldı. Bu tutum bir ideolojik yönseme, kabul, bir pratik olarak doğrulandı. Yapılan kültür devrimi de (inkılaplar) bu kopuşu somutlaştırmak ve kalıcılaştırmak için planlandı.
Şimdi iki şey oluyor. Birincisi, kopuş bir 'kopukluk' olarak yeniden yorumlanıyor. Yani, geçmişle aramızda, geri dönüşsüz değil, o kopuştur, şu veya nedenle, onarılacak, yeniden bağlanacak bir kopukluk olduğu, geçmişle barışabileceğimiz, buluşabileceğimiz anlayışı toplumsal zihniyete yerleştirilmek isteniyor. Bu, yenide, süreklilik düşüncesine dönüş, yeni bir zaman anlayışıdır ve bu aynı zamanda muhafazakârlığın, bir yönüyle, gerçek manasına eriştirilmesidir.
İkincisi, süreklilik düşüncesi geri çağrılırken hafızayla ilgili yeni bir oluşum başlıyor. Devrim, dünyanın her yerinde geçmişi ortadan kaldırmak, bunu da hafızayı yok ederek sağlamak ister. Kemalist dönemde cereyan eden farklı bir yaklaşım değildi. Şimdi Osmanlıca dersleriyle birlikte ve diğer yaklaşımlarla yeni bir hafıza oluşturuluyor. Daha doğrusu bir bellek rehabilitasyonu sağlanıyor.
Bunu ben biraz da yakın geçmişimizde yaşanan ve çok üzücü bir olaya bağlıyorum. Yanlış anlaşılmak istemem. Ama özellikle Ermeni sorunu tartışılırken kullanılan 'adil hafıza' kavramının (Fransız felsefeci Ricoeur'den mülhemdir ve filozof 'unutuş' meselesi üstünde durmuştur) Osmanlı geçmişiyle kendimizi yeniden irtibatlandırmak konusunda da bir dürtü olmasını düşünmek için bir mani yok. Kendi adil hafızamızı oluşturabiliyor muyuz, şimdi soru bu!
Bunun yazı ve dille başlayıp biteceğini sanmamak gerekir. Hele bunun kolay bir iş olduğunu hiç varsaymamak gerekir. Tersine, hayli zor bir işe kalkışılıyor. Kendi hafızlarımızı elektronik aygıtların hafızalarına aktarırken geçmişin büyük ve derin hafızasını kendimize mal etmek elbette zor bir iştir.
Zor iş, vesselam...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024