Mehmet ALTAN
Kız kardeşi Şule Oktay, ölümü hakkında dün de çok çarpıcı iddiaları seslendirmeye devam ediyordu...
Solak olduğu halde kendini kafasının sağ tarafından vurduğu iddia edilen eski Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay’dan söz ediyorum...
***
Behçet Oktay, 25 Şubat 2009’da saat 02.00 sıralarında Dikmen Keklikpınarı Mahallesi 50. cadde 29 numaralı evinin önünde yaralı bulunmuştu.
Hastaneye kaldırılan Oktay, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Olayı soruşturan Ankara Başsavcılığı, 20 Nisan 2009’da Oktay’ın ‘intihar’ ettiği tespitiyle takipsizlik kararı vermişti.
Kararın ardından Oktay’ın ailesi, adli tıp, otopsi raporlarındaki tespitler ve şüpheli tanık ifadeleri uyarınca karara itiraz etmişti. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin takipsizlik kararını kaldırması üzerine dosya yeniden açıldı.
***
Yeniden açılan dosya bilinçli bir şekilde uykuya yatırılmışken...
Ayhan Çarkın, faili meçhul cinayetlerden mesul ya da en azından haberdar özel harekâtçı ekipten dört kişinin ‘ecelleriyle ölmediğini’ söylerken, Behçet Oktay’ın adını da saydı.
Oktay’ın ailesi ve avukatları, bu haber üzerine yeniden harekete
geçip, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Çarkın’ın yeniden dinlenmesi talebinde bulundular.
***
Behçet Oktay’ın ölümü şüpheli... Hem de çok şüpheli...
Ortalıkta öylesine şiddetle cevap bekleyen ama yetkililerin aldırmadığı sorular var ki insan duyunca dehşete düşüyor...
Bazılarını sıralayayım:
- Otopsi raporuna göre Oktay’ın kaburgalarında şiddetli ve hedefli darbeden kaynaklı kırıklar vardı. Öldüğü sırada bir eğlence yerinden yeni ayrıldığı söylenen Oktay’ın kemiklerini kim kırdı?
- Oktay’ın ölümünün tek görgü tanığı olan Halil Kesici’nin, “araba kara saplandı, kızdı, çıkıp kendini vurdu” şeklindeki ifadesi ne otopsi raporundaki, ne de olay yerindeki bulgularla birebir örtüşürken, Kesici’nin tanıklığı niye muteber sayıldı?
- Tek kurşunla intihar etti denen Oktay’ın niye iki elinde de barut izi vardı?
- Oktay’ın olay gecesi polis tarafından el konan cep telefonundan yapılan görüşmelerin üzerine niye gidilmiyor?
- Oktay’ın telefonunun ölümünden sonra üç kez arandığı, bu görüşmelerden birinin sinyalinin Ankara Emniyeti’nin civarından geldiği bilinirken, bugüne dek verdiği ifadelerde bu konuşmalardan hiç bahsetmeyen Kesici niye sorgulanmıyor?
- Ve Kesici’nin de iki elinde barut izi bulunmasına rağmen, bunun nedeni nasıl olup da açıklanmadı, açıklanamadı?
***
Üç yıl önce gözümüzün önündeki ‘intihar’ olarak takdim edilen ama ‘cinayet’ olduğuna inanılan karanlık olaya acaba neden yeterince projektör yakılmıyor?
Biliyoruz ki Ergenekon’a giden yol Susurluk’tan geçiyor...
Susurluk’u çözdükçe Ergenekon daha çok aydınlanacak...
Ancak Susurluk tahminlerden öte direniyor ve cinayetler de dâhil yolları kesmeye uğraşıyor...
***
Hiç şüphesiz...
Susurluk konusunu çözmek ‘eski devleti’ gerçek anlamıyla dönüştürmek ve yeni bir cumhuriyet kurmak anlamına geliyor...
Hâlbuki bizde siyaset, ortama egemen olmak ve bir noktadan sonra da mevcut ile anlaşmak üzere yapılır...
Türkiye’nin toplumsal çıkarı ise tavizsiz bir şekilde ‘yeniyi’ kurumsal, sistemli, ilkeli ve kalıcı bir şekilde inşa etmekten geçiyor...
Eski Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay’ın ölümünü aydınlatmak acaba tam da bu noktada da mı zorlaşıyor?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.11.2025
25.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
4.09.2025
28.08.2025
22.08.2025
14.08.2025
7.08.2025
1.08.2025