Mehmet BARANSU
AK Parti 4. Olağan Kongresi dün Ankara’da yapıldı. Kongre öncesi basın mensuplarında olduğu gibi partililerde de büyük bir beklenti vardı. Genel Başkan Tayyip Erdoğan, son kez genel başkanlığa aday olacak, partinin 2023 yılı programı, yeni yol haritası belirlenecekti. Çıta yükseltilmiş, verilecek mesajlara kilitlenilmişti.
Erdoğan her zaman olduğu gibi büyük bir coşkuyla salona girdi. Kısa bir süre sonra da kürsüdeki yerini aldı. Salon konuşmaya odaklanmıştı. Basın tribünlerinde kalem ve kâğıtlar çıkarılmış, bir sonraki günün manşetiyle ilgili notlar tutulmaya, tahminler yapılmaya başlanmıştı.
Erdoğan konuşmaya başlamış, yaklaşık bir saat geçmesine rağmen kamuoyunun ve basın mensuplarının beklediği mesajlar bir türlü gelmemişti. “Candaşıyla, yandaşıyla” basın tribünlerinden homurtular yükseliyordu.
İşte tam da bu anlarda Erdoğan Kürt meselesine giriş yaptı. Kalemler tetikte, gözler kürsüde verilecek mesajlara odaklanıldı. Salonda büyük bir sessizlik vardı. Dakikalar geçiyor, kelimeler cümleleri, cümleler paragrafları takip ediyor ancak beklenen mesaj kürsüden bir türlü gelmiyordu. Fırat’ın ötesine geçen Başbakan, “Kürt kardeşlerim teröre yeter artık deyin, cesaretle sesinizi yükseltin. Yeni dönemi, yeni süreci sizinle birlikte çizelim” cümlelerinin ötesine geçemiyordu.
Yaşanan tam bir hayal kırıklığıydı. Bazı basın mensupları Erdoğan’ın konuya tekrar döneceği tahmini yapsa da çevremdekilere “Başbakan son sözünü söyledi” dedim. Cümlemi henüz bitirmiştim ki konuşma metni bir kitapçık hâlinde basın mensuplarına dağıtıldı.
Salondaki bunaltıcı havanın da etkisiyle kitapçığı alıp, dışarı çıktım. Dikkatli bir gözle Erdoğan’ın tüm konuşmasını okudum. Kongre öncesi yaratılan beklentinin çok uzağında bir metinle karşı karşıyaydım. Bütünlükten uzak, parçalı metinlerden, Erdoğan ve çevresinin kafasının net olmadığı görünüyordu. Hedef 2023’tü ama bunun nasıl ve kimlerle olacağı bilinmiyordu.
Doğrusunu söylemek gerekirse tam da böyle bir metin bekliyordum. Ne yeni anayasa beklentim vardı, ne Kürt sorununda olağanüstü bir çıkış. Ne de Uludere’yle ilgili gerçeklerin paylaşılacağı.
Genel Başkan, konuşmasının sonunda partililerinden helallik istedi. “Başka görevlerle beraber olacağız” diyerek, kongrenin tek mesajını da konuşmasının sonuna sakladı. Erdoğan “Köşk’e adayım, 2023’e kadar siyasette ve ülke yönetiminde olmak istiyorum” diyordu. “Kardeşi Abdullah Gül’e” de mesaj veriyordu.
Bugün ve önümüzdeki günlerde kongre, Erdoğan’ın satır arasında verdiği mesajlar türünden bolca yorum dinleyecek ve yazı okuyacağız. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi AK Parti’nin 4. Olağan Kongresi’nden tek bir mesaj aldım; “Kardeşim Abdullah Gül, önümden çekil. Sıra bende.”
Doğrusu siyasette artık bundan sonra ne olacağına odaklanmak gerektiğini düşünüyorum. Erdoğan’ın yakın çevresinin bu kongreye damga vurduğu net. Bu ekip, başkanlık, yarı başkanlık formülleriyle bir çıkış yolu bulmaya çalışmış, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla geri adım atmak zorunda kalmışlardı. Artık ellerinde tek bir seçenek var. Erdoğan’ı köşke çıkarıp, genel başkanın da onayıyla kendi içlerinden bir başbakan çıkarmak. 2023 kadrolarını oluşturmak. Tüzükteki üç dönem şartı nedeniyle 200’den fazla ismin artık partinin aktif noktalarında görev alamayacağı notunu da düşeyim.
Bu ekibin kim olduğunu merak ettiğinizin farkındayım. Erdoğan’ı son bir yıldır farklı bir kulvara sokan, söylem ve eylem değişikliğine iten ekip dersem, sanırım kimleri kastettiğimi anlarsınız.
Kongredeki konuşma metninin niçin net olmadığına gelince. “Herkesle mücadele edip, zafer kazandığını” düşünen bu ekip, karşısında artık tek güç görüyor; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Gül’ün, beş yıllık başarılı cumhurbaşkanlığı, halkla kurduğu yakınlık, partinin içinden gelen etkili isim olması bu ekibi zorlayan tek faktör.
Bu ekibin 2014 sonrası planları ise farklı bir yazı konusu. Tüm sır, yakın bir zamanda Başbakan Erdoğan’ın çevresi ve ailesine sunulan bir raporda saklı.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015