Mehmet Ocaktan
Son bir haftadır siyasetteki baş döndürücü gelişmelerin toplumun değişik kesimlerinde farklı tepkileri de beraberinde getirdiği muhakkak. Muhtemeldir ki bazıları erken seçim depremi vesilesiyle ortaya çıkan ‘vekil jesti’ni bir olumsuzluk olarak görürken, bazıları da Türk demokrasisinin geleceği adına umut verici olarak değerlendirmektedir.
Kuşkusuz siyasi mücadeleler demokrasinin tabiatının bir gereğidir. Dolayısıyla farklı siyasi yapılar, memleket meseleleri konusunda her zaman farklı yaklaşımları ve çözüm önerilerini dillendireceklerdir. Ayrıca herkesin aynı pencereden bakmak gibi bir zarureti olamaz, olmamalıdır da... Önemli olan, bu siyasi mücadelelerin nihai olarak demokrasinin daha rafine haline gelmesine katkı sağlamasıdır.
Kaldı ki normal demokrasilerde de zaman zaman benzer hareketlilikler yaşanmaktadır. Ancak politikanın adeta bir gerilim hattında ilerlediği ve politik gel-gitlerin keskin yaşandığı görüntüler daha çok Türkiye benzeri ülkelerde yaşanmaktadır.
***
Çünkü kültürel kodlarımız itibarıyla biz Doğulu bir toplumuz. Bu durumun bir nakısa olduğunun altını çizmek niyetinde değilim elbette. Ama şu bir gerçek ki, kültürel hafızası demokratik değerlerle şekillenmeyen toplumların demokratik makuliyeti yakalamaları çok da kolay olmuyor.
Maalesef bugün Türkiye’de gerek dindarların, gerek sosyal demokratların, gerek farklı kimliklere mensup kesimlerin, gerekse milliyetçilerin zihin dünyalarının üzerindeki perdeyi biraz araladığımızda altından otoriter bir anlam haritası çıkmaktadır. Eminim hemen hepimiz toplumda şu tür sözleri çokça duymuşuzdur: “Bizi adam etmek için tepemizde sert ve eli
sopalı biri olmalı.” Açıkçası makuliyeti, sükuneti savunan siyasi figürlerin “pısırık”olarak değerlendirildiği toplumsal bir gerçekliğe sahibiz. Yani Türkiye toplumunun sosyolojik karakteri, buyurgan ve karizmatik liderlerin her zaman ön planda olması konusunda son derece elverişlidir.
Galiba bir gerçeğini altını çizmekte yarar var; aslında bu ülkede sosyal demokratların da, dindarların da, milliyetçilerin de en büyük zaaf noktası rasyonel akılla düşünememeleridir. Herkes kendi ideolojik penceresinden baktığı için, hiçbir zaman ‘ortak iyi’de buluşmaları mümkün olmuyor. Mesela, demokratik değerler açısından bir ismin adaylığı dillendirildiğinde, farklı ideolojik kamplarda yer alanlar, “Eğer o isimle bu ülkeye demokrasi gelecekse, biz öyle bir demokrasiyi istemiyoruz” demekte bir beis görmüyorlar.
Görüldüğü gibi biz toplum olarak ülkenin geleceğinden çok, kendi ideolojik kamplarımızın güvenliğini önemseyen bir sosyolojik gerçekliğe sahibiz. Yani demokrasiye bakış konusunda yok aslında birbirimizden farkımız... Maalesef bu ülkenin solcusu da, sağcısı da, İslamcısı da ‘cemaatçi’ reflekslerle hayata bakıyor. Dolayısıyla kültürel hafızası ‘cemaatçilik’le beslenen toplumların gerçek anlamda bir demokrasi inşa etmeleri ne yazık ki mümkün olmuyor. Zaten tarihi tecrübeler de göstermiştir ki, bugüne kadar yeryüzünde cemaat kültürüyle hareket eden hiçbir toplum demokrasi inşa etmeyi başaramamıştır.
***
Denebilir ki, “Madem bizim kültürel hafızamız demokrasiyle örtüşmüyor, o zaman vazgeçelim bu sevdadan.” Elbette hayatımızı, geleceğimizi böyle bir umutsuzluğa
endeksleyemeyiz. Herkesin insani gelişmişlik kriterlerine odaklandığı bir dünyada, yüzümüzü Rusya, İran, Türkmenistan ve Azersaycan modeline çevirecek halimiz yok.
Unutmayalım ki, bugünkü demokratik dünya da krallık ve diktatörlüklerden oluşan tarihi tecrübeler sonunda demokratik olgunluğa ulaştılar. Ama onlar yolun bir yerinde oturup karar verdiler ve demokrasi adına uzun mücadeleler vererek bugünlere geldiler. Oysa bizim ve benzer ülkelerin temel problemi; karar verdiğimiz demokrasi adına mücadele vermeyi göze alamamak.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
12.11.2025
10.11.2025
7.11.2025