Mehmet TIRAŞ
AKP’nin 20 yıllık iktidar süreci yüzüncü yılına giren Cumhuriyetin beşte bir ömrüne tekabül ediyor.
3 Kasım 2002 Tarihinde yapılan erken genel seçimlere 18 parti girdi.
Beklenmedik sürpriz bir sonuçla “AKP ve CHP” barajı aşarken 16 parti ise baraj altında kaldı.
AKP’e seçim sonucunda oyların yüzde 34.28’ni alarak parlamentonun yüzde 65’i gibi ezici bir çoğunluğunu elde ederek 363 milletvekili çıkarttı.
CHP ise yüzde 19.39 oy alarak 178 milletvekiline sahip olurken,9 milletvekili de bağımsız olarak Meclise girdi.
Kürtler parlamentoya girmesin diye ittifak eden seçim barajının yüzde 10’da kalmasını isteyen; MHP, ANAP, DYP ve DSP gibi partiler baraj altında kalırken, eştikleri kuyuya düştüler.
Yüzde “45 gibi çok büyük bir oy” parlamentoya yansımadı.
1946 yılından sonra ilk defa “AKP ve CHP” den oluşan iki partili bir parlamento ortaya çıktı.
AKP’nin hükümet programı bir “demokrasi manifestosu” gibiydi.
Bizde araştırmacı, fikri takip bir gazetecilik yapılmayınca, yapanında bertaraf edildiği veya hapislere atıldığı bir ülkede, her şey çok çabuk unutuluyor.
Gelin AKP iktidara geldiğinde topluma ne vaatte bulunmuş, hükümet programına ne yazmış, bunun bir kronolojisini yapıp, ülkenin nereden nereye savrulduğunu hatırlatalım.
Hükümet programı şu radikal sözle başlıyordu:
“Eğer bir tek parlamentoya AK Parti olarak biz girmiş olsa idi, parlamentoyu fesih edip tekrar seçim kararı alacaktık. Muhalefetsiz demokrasiyi kabul etmeyiz.
Bir kişi özgür değilse o toplum özgür değildir.
Milli iradenin dışında hiçbir gücü tanımıyoruz, tanımayacağız.
Sandık demokrasinin namusudur.
Bizim iktidarımızda üstünlerin değil hukukun üstünlüğü olacak.
Demokrasi hukuk çeşmesinden beslenir.
Demokrasinin kök salması ve boy atması için, merkeziyetçilikten Adem-i merkeziyetçiliğe geçeceğiz; yerel meclisler kuracağız, hatta Valilerin seçimle gelmesi için reformlar yapacağız.
Bizim iktidarımızda atanmışlar seçilmişleri yönetemeyecek.
Seçimle gelen seçimle gidecek.
AB üyeliği bizim olmazsa olmazımız ve devlet politikamız olacak.
AİHM’nin kararları Türkiye’deki yasaların üstündedir bunu herkes böyle bilsin.
Devlet vatandaşına format atmamalı.
Kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmeyecek ve kadınların kılık kıyafetine karışılmayacak.
Gönüllü birlikteliği zina sayılmaktan çıkaracağız.
Bizim iktidarımızda vatandaş devletin değil, devlet vatandaşın hizmetkârı olacak.
İktidarımızda devlet vatandaşına garsonluk yapacak.
Kopenhag kriterleri yerine getirilecek.
Eşit vatandaşlık hukuku eksiksiz uygulanacak.
YÖK kaldırılacak.
Batı standartlarında yöneten ve yönetilen hesap veren bir demokrasimiz olacak.
Çoğunluk üstünden değil, çoğulculuk üzerinden siyaset yapacağız.
Kürt sorunu benimde sorunum diyor:
“Kürt sorunun üzerine Ana dilde eğitim vereceklerini… Güney Doğuda “Devlet”, PKK’dan farklı bir yol izlemiyor. Abdullah Öcalan’a bebek katili denilmemeli. Akil insanlar heyeti kuruyor ülkenin yedi bölgesinde toplantılar düzenliyor. Kardeş kavgasını bitireceğiz, akan kanı durduracağız, analar ağlamasın diye PKK ile görüşmeler yapılıyor.
28 Şubat 2015 Tarihinde Dolmabahçe’de Başbakanlık Ofisinde PKK adına HDP milletvekillerinden Pervin Buldan Sırrı Süreyya Önder,İdris Baluken katılırken, AKP adına İçişleri Bakanı Efkan Ala,Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal’dan oluşan heyet, 10 maddelik bir mutabakat anlaşması imzalıyorlar ve kamyona deklere ederken...21 Mart 2015 Tarihinde Diyarbakır’da Nevroz bayramında Abdullah Öcalan’ın mektubu meydana toplanmış yüzbinlerce insana “Kürtçe ve Türkçe okutulurken” TRT kanallarından da canlı yayınlıyorlardı.”
Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidar olacağız.
Uluslararası sözleşmelere sadık kalacağız.
Evrensel değerler olarak bilinen “temel hak ve özgürlüklerin pazarlık payı olmayacak.”
Yoksulluğu, yolsuzluğu yok edeceğiz ve yasakları da yasak hale getireceğiz.
Gelir dağılımında ki adaletsizliği bitireceğiz.
Parmağındaki alyansı göstererek benim tek sermayem bu,eğer bir gün zengin olursam bilin ki Recep Tayyip Erdoğan haram yemiştir.
Komşusu açken tok yatan bizden değildir.
Düşünce ve basın özgürlüğü önündeki bütün engelleri ortadan kaldıracağız, hiç kimse düşüncesinden, inancından ve kültüründen dolayı, hiçbir cezaya çarptırılmayacak diyen, böylesi özgürlükçü bir parti birden; “derin devletin fabrika ayarlarına” dümen kırdı.
2009 yılına kadar AB müzakereler sürecinde başta zinayı suç olmaktan çıkartmak üzere söylediklerini kısmi olarak yerine getiren Şahsım devletin sahibi;”milliyetçi,dinci,ırkçı ve devleti kutsayan, değerlerimiz,inancımız, geleneklerimiz,bayrak,toprak” söylemini sık dillendirmeye başladı.
Gezi olaylarından sonra iyice AKP zıvanadan çıkıp, yürürlükte olan yasaları yok sayarak, askeri darbelerde yaşanmamış hukuk tanımaz, siyasi bir korku iklimi yarattı.
Toplum olarak önceden Generallerin kaç lira maaş aldığını bilmiyorduk, Erdoğan buna Valilerin ve Hâkimlerin maaşını da gizledi.
Önceden söylediklerini unutturmaya, hükümet programında yazılı olanları yok saymaya, muhalefeti de rejim karşıtı gören bir yola girdi ama; bu program hala AKP’nin internet sitesinde duruyor.
TİRANLIK sisteme geçmesi ile şahsım devletin sahibinin dili de, yolu da değişti:
“Biz bu devleti sokakta bulmadık.
Bizim neslimizi bozdular dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz.
AB bizi bölmeye çalışıyor.
AHİM kararlarını tanımıyoruz.
Demokrasi varacağın yere kadar bindiğiniz bir tramvaydır.
Dolmabahçe ofisimden bakıyorum Kadıköy vapurundan inen kadınların kıyafetinden rahatsız oluyorum.
Evlilik dışı birlikte yaşamanın bizim dini değerlerimizde ve kültürümüzde yeri yoktur.
Böyle yaşayanları Muhtarlarımız güvenlik güçlerine şikâyet etsinler.
Biz toplumun sosyal kültürünü değiştiremedik bu konuda daha çok çalışmalıyız.
Demokrasinin kuvvetler ayrılığı önümüzde engel oluyor.
Beni halk seçerek Meclisi dinlenme odasına aldı.
Anayasa Mahkemesi yerel mahkemeleri boğuyor..
AYM’nin kararlarına yerel mahkemeler direnmeli.
Bu ülke de bir yargı diktatörlüğü var..
Milli iradenin üstünde hiçbir güç olmamalı açıklamasından ardından, yargı iktidar talimatlı karar vermeye başladı.
Süreç ilerledikçe..
Kamu ihaleleri üzerinden Kendi zenginini ve kendi besleme medyasını yaratırken, yargıyı da muhalefete karşı sopa olarak kullanmaya başladı.
Şahsım devletin sahibi yargının verdiği kendisinin beğenmediği kararları uygulatmıyor, hatta tanımaz oldu.
Sandık demokrasinin namusu diyen kişi kendi adayının seçilmediği yerlerde, seçimi tekrarlatmaya gitti ve bunu ilk defa, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde yaşadık.
Kürtlerin seçtiği onlarca belediye başkanlarını ortada bir yargı kararı olmamasına rağmen görevden aldılar.
Yerlerine kayyım olarak Vali ve Kaymakamları atadılar..
Güya iktidarlarında seçilmişleri atanmışlar yönetmeyecekti
PKK ile görüşmeler yapmak ve mutabakata varmakta sakınca görmezken, 6 milyon seçmenin oyunu almış parlamentonun üçüncü büyük partisi HDP’yi,terör örgütünün meclisteki temsilcisi diye hedef göstermeye başladı.
Mutlak iktidar mantığı ile parti devletine dönüştürme yoluna girdi.
YARGI,YSK,TÜİK,RTÜK,AA,MB gibi kurumlar devletin değil de, iktidarın kurumları gibi kararlar vermeye ve açıklamalar yapmaya başladılar.
Yolsuzluk ve yoksulluk Cumhuriyet tarihinde görülmemiş boyutlara ulaşırken;AKP iktidara geldiğinde toplumun en varlıklı kesimi milli gelirin yüzde 39’nu alırken,2021 yılına gelindiğinde en varlıklı aynı kesim milli gelirin yüzde 54’nü alıyor ve bu makas gittikçe açılıyor.
20 milyon insan açlık sınırında yaşarken, 50 milyon insan da yoksullukla boğuşuyor.
Toplumda açlık ve yoksulluk kol gezerken…
Sermayem parmağımdaki alyansım, eğer bir gün zengin olursam bilin ki Erdoğan haram yemiştir diyen kişi,20 yıllık iktidarında dolar milyarderi oluyordu.
Şahsım devletin sahibi iktidara geldiğinde:
“Bir dolar 1.60 TL,1 litre motorin 1.83 TL, bir çeyrek altın ise 29 liradan işlem görüyordu. Asgari ücret 226 lira iken, bir asgari ücretli 7 çeyrek altın alıyordu.”
2022 yılının son ayına girdiğimiz süreçte, bir dolar 18.60 liradan,1 litre motorin 26 liradan, bir çeyrek altın ise 1.670 liradan alıcı bulurken… Bugün asgari ücret 5.500 lira, bir asgari ücretli ancak 4 çeyrek altın bile alamıyor. TL ise tüm para birimleri karşısında tarihinde görülmemiş kan kaybetmeye devam ediyor.”
Yasaklar ise askeri darbeleri aratır oldu:
2003 yılında cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 58 bin iken,2021 yılında cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü sayısı 295 bin kişiyi bulmuş durumda.
Toplam 355 cezaevinin 196’sını AKP hükümetleri açmış ve cezaevlerini yatırım olarak görüyor.
RTÜK, İktidarın aleyhinde yayın yapan gazetelere resmi reklam vermeme, kanallara para cezası,ekran karartma, program yayınlatmama gibi cezalar keserken…
Yargıyı muhalefete karşı bir sopa olarak kullanırken,hedef gösterdikleri yazar,gazeteci ve akademisyenlerin yanında; hükümetin baskılarına boyu eğmeyen ve mücadele veren Barolar,TMMOB ve Türk Tabipler Birliği gibi meslek örgütlerine baskılar artarken,en son TTB ‘ligi Başkanı Prof.Dr. Şebnem Fincan Korucu’nun hukuksuz tutuklanması bunlardan biri.
Bu baskılardan hükümete muhalif olan işverenler de nasibini alıyor..
İktidarın ekonomik, sosyal ve hukuk politikalarını eleştirenleri tehdit ediyor.. Ya bir taraf olursun veya bertaraf olacaksın derken,bu işverenlerin iş yerlerine vergi operasyonları çekiyor.
YÖK ise üniversitelerde hükümet aleyhine yazı yazan, konuşan ne kadar akademisyen varsa üniversitelerden uzaklaştırıyor. YÖK’ün önerdiği Erdoğan’ın atadığı 60 üniversite rektörünün bilimsel bir tane makalesinin olmadığı,YÖK’ün 4 bin kişiyi profesör yaptığı basında haber oldu ama, bu haberi tekzip eden çıkmadı.
YSK ise milli irade gaspı yapan bir mahkeme durumuna geldi.
Anadolu Ajansı ise algı operasyonu yaparak inandırıcılığını yitirdi ama havuz medyasının kaynakçası olarak gösteriliyor.
Merkez Bankası ise bağımsızlığı elinden alınmış, asli görevi olan “faiz belirleme ve fiyat istikrarından sorumluluğunu” talimatla karar alır pozisyonuna geldi.
Uygulanan yanlış “ekonomi politikaları sonucunda” Türkiye dünyada enflasyon rekoru kıran ülke oldu.
Hukuktan uzaklaşınca…
Türkiye demokrasi liginden düştü…
“Uluslararası Hukuk devleti endeksinde 140 ülke arasında 116’cı sıraya gerilerken, basın özgürlüğü sırlamasında ise 180 ülke arasında 154’cü sıraya yerleştik.”
Köprüden önce son çıkış..
Tiranlık sistemi bertaraf edecek önümüzdeki yıl Haziran ayında yapılacak seçimlerde; vereceğimiz oylarımızla ya “yöneten ve yönetilen bir demokrasinin” hayata geçmesinin önün açacağız, veya daha zor karanlık günlere yol vereceğiz.
”Biz Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmadığımız sürece iktidarlar değişse de hiçbir şey değişmiyor.”
AKP’nin 20 yıllık iktidar karnesi de bunu göstermiyor mu?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025