Mümtazer TÜRKÖNE
Üzerinde duracağınız en son mesele tek adamın kendisidir. Tek adam rejimi adı üzerinde bir rejimdir, kendine has kadroları, aktörleri, bir iş görme biçimi, dengeleri, mantığı ve işleyiş düzeneği vardır. Bütün bu arka planın üzerinden silindir gibi geçmeden rejim tasfiye edilmez; çünkü tek adam değişse de tek adamlık değişmez.
Son bir senedir üçüncü defa, adımla soyadımla, hatta annemin ve babamın isimlerini de ekleyerek kendisini “polis” diye tanıtan birileri tarafından arandım. İki gün önce sonuncusunda, “Ben emniyet istihbarattan arıyorum” diyen adama, cümlesini bitirmeden “ulan dolandırıcı” diye söze başlayıp delikanlı oğlumdan öğrendiğim bütün galiz küfürleri sıraladım. Telefonu kapattıktan sonra da sakin sakin, “Türkiye’de neden böyle bir iş kolu var?” diye enine boyuna düşündüm.
Hukukun temel hakları garanti altına aldığı medenî ülkelerin hiçbirinde bu kadar yaygın ve sistematik dolandırıcılık olaylarına rastlayamazsınız. Ya haraç toplayan, sağa-sola çöken, adam kaçıran, hatta öldüren adına mafya denen çeteler? Son bir yıldır İçişleri Bakanı hemen her gün bu çetelerden birini çökerttiklerini gururla açıklıyor. Bu çeteler salgın hastalık gibi ne zaman, nerede türedi ve yaygınlaştı?
Tek adamın kendisi de suç cennetine dönmüş böyle bir ülkeyi yönetmeyi istemez; ama rejimin fesat üretme kapasitesini kontrol altına almaya onun gücü de yetmez. İşte bu yüzden tek adamın kendisi istemese de tek adamlık rejimi kendine has bir bataklık yaratır.
HIRSIZLAR NAMUSLU İNSANLARDAN DAHA CESURDURLAR
Hırsızlar ayrı bir millettir. Onların dini ve milliyeti, ideolojileri ve partileri olmaz, sadece çıkar hesabı olur. Üstelik namuslu insanlardan daha cesurdurlar. Çalmak ve çaldığını korumak cüret ister. Ya cezaevinde ömür tüketecek ya da suyun başında saltanat sürecek. Kaybedecekleri ve kazanacakları arasındaki uçurum gözlerini karartır. Namuslu insanların cesaret edemediği tehlikelere kolayca atılırlar. Konumlarını sürdürmek için her kılığa girerler ve devlet dediğimiz yedi başlı ejderhanın gölgesine sığınmak için akla hayale gelmeyen işlere kalkışırlar. En uygun vasatı tek adam rejiminde bulurlar.
“Otoriter”, “otokratik”, “despot”, “dikta” gibi isimlere bakmanın, hatta tepedeki tek adamın kişisel özelliklerine takılmanın hiçbir anlamı yok. Düzeni anlamak ve tasfiye etmek için çıkarlarını tek adam rejimine bağlayanları mercek altına yatırmanız gerekir. Tek adam rejimleri devlet gücüne yapışık yaşayan asalaklar, kamu malını yağmalayan çıkar şebekeleri, kısaca yağmacı zümreler olmadan işlemez. Bu rejimi kuran ve işleten onlardır. Tek adam rejimi ahlâksızlık, yolsuzluk ve suç üreterek bu zümreleri besler; bu asalak sınıf mensupları da varlıklarını borçlu oldukları bu düzeni yaşatmak için ellerinden geleni yaparlar.
Orta Asya’daki devletlere bakın. Tek adamlar değişiyor ama tek adamlık değişmiyor; çünkü o çıkar şebekeleri ve düzenleri aynı kalıyor.
Dünya’da tek adam rejimleri ya çok yoksul ülkelerde ya da doğal kaynak zengini yapay devletlerde görülüyor. Putin’in Rusya’daki tek adamlığı Gazprom’a bağlı, Arap otokrasileri aynı işi petrol gelirleriyle yapıyor. Tek adamlık bu ülkelerde ordusundan polisine, ekonomisinden toplumuna geniş ve denetimsiz bir çıkar şebekesine bağlanarak işliyor.
Peki neden çöker veya nasıl tasfiye edilir?
“Kadı mürteşi olursa adalet mezata çıkar” diyor, atalarımız. Adaletsizlik sadece muhalefeti ezmez, “adamı olmayan” her vatandaşın can ve mal güvenliği mutlu tesadüflere bağlı kalır. Güven ortamı yok olur, mülkiyet hakkı tehlike altındadır, böylece asgari hukuk güvencesine sahip olamayan ekonomi risklerle ve krizlerle baş edemez hale gelir. Tek adam rejimi, dayandığı çıkar şebekelerini doyururken sürekli kendi temelindeki toprağı onların özel mülklerine taşır. Sonra taşıyacak toprak da kalmaz. Bugün imtiyazlı müteahhitlerin bile devletten alacaklarını tahsil edemeyip iflas etmeleri bu yüzden.
KENDİ REJİMİN TASFİYE ÇALILMALARINA DAHİL OLAN TEK ADAM…
Erdoğan’ın enerjisi, siyasetteki kişisel ağırlığı pek değişmedi; ama tek adam rejiminin yelkenlerini dolduran rüzgâr kesildi, hatta üzerinde yol aldığı deniz tükendi. Yani tek adamın kendisi de artık bu rejimi ayakta tutamıyor. Tek adam, siyasetteki birikimi ile iktidarını sürdürmek için yeni şartlara ayak uydurmaya çalışıyor. Yürümediğini gören tek adam kendi rejimini tasfiye çalışmalarına dahil oluyor.
Devletin yargısına, polisine, bürokrasisine, iş dünyasına çöreklenmiş çıkar şebekelerine odaklanır, oralardaki skandalları takip ederseniz tek adam rejiminin sarsıntılarla tasfiyesini izleme fırsatı bulursunuz.
AYM’ye bakın: Üyelerinin biri hariç tamamı, “tek adam” tarafından tayin edildi. Şimdi AYM üyeleri tek adam rejimini tasfiye eden iddialı kararlar veriyor. Demek mesele “tek adam” ve “tek adamın adamları”, yani kişiler değil.
Kayyum olayını tek adam rejiminin direnişi olarak değerlendirin. Önce kayyum atamak, idarî-siyasî tasarrufu, “istim arkadan gelsin” diye sonradan mahkeme kararına bağlamak beceriksizce girişilmiş bir operasyon değil miydi? Tek adam rejimini yaşatmaya çalışanların bir yığın sorunu var; en başta da ciddiyet sorunu olduğu anlaşılıyor.
Bu tür tasfiye süreçleri papatya falı gibi “oluyor-olmuyor” ikilemine sığmaz. Statükoyu canhıraş şekilde savunanlar tarihin tekerine çomak sokarken su akacak ve bentleri yıkıp yolunu bulacaktır.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025