Mümtazer TÜRKÖNE
İçerde erken seçim gündemini, İktidar ile Muhalefet arasındaki “normalleşme” veya “yumuşama”nın âkibetini, Kürt sorununun seyrini; dışarda “Üçüncü Dünya Savaşı’nın davul-kös seslerini, Gazze’deki katliamın ne zaman duracağını ve İsrail’in Lübnan’a saldırı hazırlıklarını, hatta Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın seyrini her birinin yekdiğeriyle ilişkisini kurarak çözümlemek için açılan bu kilide odaklanmalısınız. İç savaşının başından itibaren Türkiye’nin bu güney komşusu ile ilişkilerini askıya alması ve Suriye topraklarında verdiği savaş kendi bağımsız iradesini aşan dinamiklere ve aktörlerin kararlarına bağlandı ve Türkiye kendine biçtiği rolün esiri oldu.
Hatırlayın: Çiçeği burnunda Başbakan Binali Yıldırım rüştünü ispat için Suriye ile ilişkileri düzeltmekten bahsedince sağlam bir zılgıt yemiş ve bu konuda ağzını tekrar açamamıştı.
12 yıldır kapalı duran paslı kilidin son bir hafta içinde açıldığı ilan edildi. Sözlerini kuyumcu terazisinde tartarak sarfeden Dışişleri Bakanı Hakan Fidan “İktidarı ve muhalefeti ile bütünleşik hale gelmiş Suriye”nin, Türkiye’nin mülteci ve terör sorununa ayrı ayrı olumlu katkıda bulunacağını söyledi. Arkasından en yüksek makamdan en yüksek tonda onay geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Beşar Esad’ın ailesi ile “ailecek” görüşebileceklerini, ilişkileri eskisi gibi normalleştirebileceklerini beyan etti.
Mesele önemli, çok ama çok önemli. İç politikadan dış politikaya kadar Türkiye’nin yönünü, bölgedeki uluslararası dengeleri değiştirecek kadar önemli.
Her şeyden önce Türkiye’nin İdlib başta olmak üzere Kuzey Batı Suriye’de ÖSO üzerinden kurduğu askerî kontrolden vazgeçmesi gerekecek. Daha önce böyle bir yakınlaşmanın dedikodusu bile ÖSO mensuplarını ayaklandırmaya yetmişken, şimdi kimseden ses çıkmıyor. Demek ki Suriye Merkezî hükümeti ile temaslar ilerlemiş ve ÖSO’nun da razı olacağı bir uzlaşma sağlanmış. Türkiye’nin stratejik önceliği, Kuzey-Doğu Suriye’deki Kürt özerk bölgesinin Batı’ya doğru genişlemesini engellemek olduğuna göre, uzlaşma bu konuda garantiler sağlamış olmalı. Zaten Hakan Fidan “PKK terörü ile mücadelede” Suriye merkezi yönetiminin önemli bir aktör olacağının altını çiziyor.
Kuzey Doğu Suriye’deki PKK yönetiminin, Suriye ile Türkiye arasındaki yakınlaşmaya gerçekçi ve bu sebepten olumlu yaklaşma ihtimali yüksek. Batı’ya, yani Akdeniz’e doğru genişleme şansları yok. Bu durumda bölgesel hakimiyetlerine garantiler veren Merkezî Suriye yönetimi ile uzlaşabilirler. Böyleye ABD “out”, Suriye “in” olabilir. Oluşacak yeni denge Türkiye’nin de işine gelebilir. Zira Türkiye’nin içini karıştırmaya kalktığında düşman hem belli bir adreste hem de hakkından gelinecek yakınlıkta olacak.
Şu ana kadar Türkiye’nin Esad yönetimine yönelik sıcak mesajlarına ne ÖSO’dan ne de PKK’dan esaslı bir itiraz gelmemesi, arka planda derin ilişkilerin yürüdüğünü ve sonuç aldığını gösteriyor olmalı.
Suriye iç savaşı, İsrail’in güvenliği için bir vekalet savaşı olarak sürüyordu. Gazze’nin işgali ve Lübnan’la savaş ihtimali ABD’nin İsrail’in güvenliğini sağlamak üzere kullandığı araçlarda bir değişikliğe yol açmış olmalı. Bunun için Suriye’nin, İran’ın kucağından indirilmesi gerekiyor. Suriye’nin Türkiye ile, Türkiye’nin kabul edeceği şartlarda uzlaşabilmesi, bir statükoya dönüşen iç savaşın sona ermesi için İran’dan vazgeçmesi lâzım. İran, yalıtılmış bir günah keçisi ve şamar oğlanı olarak ABD’nin çok işine yarayacak.
Denklemin en önemli aktörü ise Rusya. Türkiye’nin açtığı paslı kilidin Rusya’ya potansiyel etkilerini gözden kaçırmayalım.
NATO’nun 2022 stratejik belgesine göre, Rusya Çin ile birlikte küresel güvenlik tehdidi olarak belirlenmişti. Rusya, Ukrayna ile uzayan savaş yüzünden çaptan düştü ve tehdit olmaktan çıktı. Şimdi tam tersine, Çin’den gelen ekonomik tehdidi frenlemek için ayakta kalması tercih ediliyor. Tek başına Türkiye’nin BRICS’e yaklaşma teşebbüsü ve Suriye’de değişen rolü, Rusya ile dengede tuttuğu ilişkilerden ABD’nin memnun olduğunu ve hatta destek bulduğunu gösteriyor. Rusya da NATO üyesi Türkiye’yi kaybetmemek için azami dikkat sarfediyor. Kısaca Türkiye Suriye ile ilişkilerini düzeltirken ABD’den de destek almış görünüyor.
Hakkı teslim edelim. Bu analiz doğruysa, birbirine rakip hatta düşman o kadar ülke ile çıkarlarını uzlaştıran böyle bir diplomasi büyük başarıdır.
Hem PKK’yı, hem ÖSO’yu, hem Esad yönetimini, hem Rusya’yı, hem ABD ve İsrail’i aynı yerde buluşturacak bir sonuç. Dışarda sadece İran kalıyor.
İktidar adına tek zayıf nokta var: Suriye ile ilişkilerin düzelmesi, iktidar değişikliği getirecek kadar kritik bir adım. CHP’nin iç savaşın başından bu yana taviz vermeden savunduğu politika, iktidarın bugün vardığı noktaydı. Müstakbel CHP iktidarı, Türkiye’nin Suriye’de yeni bir sayfa açması için en sağlam, inandırıcı ve hızlı adım olacak. Erken seçim biraz da işte bu yüzden gündeme ağırlığını koydu. Bir buçuk yıl içinde yapılacak bir erken seçimin getireceği iktidar değişikliği önemli stratejik aktörler tarafından hemen bugün satın alınacak bir durum, en başta da Suriye ve bu değişimi planlayan ABD açısından. Erken seçimin gündemde kalması, gidici olduğu kesinleşen iktidarın fiilen değişmesi kadar önemli.
Mültecilerin geri dönmesi de önemli değil, geri dönmelerinin umut edilmesi bile bu sorunu hafifletecek.
Gördüğünüz üzere Suriye, ekonomik krizden çıkış hariç bütün iç ve dış politik gelişmelerin anahtarıydı ve kilit 12 yıldan sonra artık açıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı çıkışında basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile “ailecek” görüşebileceklerini söyledi.
Erdoğan, “Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebep yok. Geçmişte nasıl yaptıksa yine yapabiliriz. Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Biliyorsunuz ailece görüşmeye varana kadar sayın Esed’le geçmişte nasıl yaptıksa yeniden yapmamamız için bir sebep yok,” ifadelerini kullandı.
Türkiye, Esad’ı iktidardan uzaklaştırmaya çalışan silahlı muhalif savaşçıların yıllardır başlıca destekçilerinden biriydi ve 2016’dan bu yana kuzey Suriye’de üç büyük askeri operasyon gerçekleştirdi. Kuzey Suriye’nin bazı kısımları Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolü altında.
Yazarlar
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025
30.08.2025