Mümtazer TÜRKÖNE
MHP'nin yeni lider adayları ile tırmanan olağanüstü kongre tartışması daha uzun süre gündemde kalacak gibi görünüyor.
Kişisel ihtiraslar ve çatışmalar siyasetçinin enerji kaynağını oluşturuyor; ama yine de geride iyiye-güzele, hizmete ve ilerlemeye adanan mümbit bir alan duruyor. Gönül ister ki MHP'de liderlik tartışmaları yeni tezlerin veya sentezlerin, fikrî arayışların, politik-ideolojik yenilenmenin ateşleyicisi olsun. Olur mu? Liderlik yarışında rekabet alanı geniş ufuklu fikirlerle dolarsa pekâla olur. Doğru soruyu sormak ilk şart. Kızılelma şimdi neresi? Sorunun sahibi MHP tabanı, cevap verecek olanlar ise lider adayları. Malûm, Ömer Seyfettin'in hikâyesinde anlatıldığı gibi Kızılelma, liderin belirlediği hedeftir. MHP yarım asırlık geçmişinde, önemli kısmı Soğuk Savaş sonrası olmak kaydıyla birden çok istihale geçirdi. Bugün sahneye o kadar lider adayının çıkması köklü bir değişim ihtiyacının tezahürü değil mi? Ve MHP bulduğu cevabı toplumun geri kalanına anlatabilmeli.
İlk defa 1973 yılında, Ekim ayında yapılan seçimler öncesinde MHP'nin Kurtuluş'ta düzenlediği mitinge gitmiştim. Rahmetli Türkeş'in alanda toplananlara bakıp canının sıkıldığını hissetmiştim. Kalabalığın azlığından değil, alanı dolduranların tamamının “çoluk-çocuk” olmasından. Seçme yaşı 20 idi ve miting alanında bu yaşı geçer görünenler çok azdı. Orada toplananlar bugün en az ellili yaşlarda bulunuyor. Aradan geçen yarım asırda Türkiye'de, dünyada çok şey değişti. Soğuk Savaş bizim ülkemizde kanlı çatışmalar ile cehennem misali sürdü ve darbelerle sona erdi. Karşısındaki sol akımlar marjinalleşip tedavülden kalkarken MHP kendi sosyolojisine ve tarihî mirasına yaslanarak hızla kitleselleşti. Sovyetler Birliği dağılınca, MHP'nin Pan-Türkist hayalleri, reel politiğin acı gerçekleriyle yer değiştirdi. 1984'ten sonra kronikleşen PKK terörü, MHP'ye karşıtlık üzerinden kendisini ifade edeceği verimli bir alan açtı. MHP'nin milliyetçi kimliği bir yandan gündelik politika ve değişen dünya şartlarıyla sınanarak marjinallikten sıyrıldı, öbür taraftan toplumun devlet eliyle propagandası yapılan sağlam milliyetçi damarlarıyla buluşarak kök saldı.
Milliyetçilik Türkiye'de bir tür taşra radikalizmi olarak siyasî parti örgütlenmesine dönüşmüştür. Taşra radikalizmi, toplumsal ve siyasal merkezin dışında ve uzağında bulunanların, merkezle bütünleşme, olmazsa mecburen çatışma çabaları ile beslenir. Taşra radikalizminin diğer ana damarını oluşturan Millî Görüş geleneği, Anadolu'nun yükselen ticaret sermayesi sınıfının temsilcisi olarak merkezi kuşattı ve sonra ele geçirdi. Türkiye son on beş yılda yükselen bu yeni elitlerin hegemonyasını oluşturmasına sahne oldu. MHP ise, çemberin dışında kalanların dinamizmi ile yetindi, yine de vazgeçilmez bir temsil gücü kazandı.
Bugüne kadar merkezle bütünleşme çabalarını devlet cihazı ve ideolojisi üzerinden sürdüren MHP tabanı, AK Parti'nin özellikle ekonomik araçları kullanarak devlete dönüşmesi yüzünden bütün mevzilerini kaybetmeye başladı. Osmanlı Ocakları'nın, Ülkü Ocakları aleyhine hızla genişleyen üye tabanı MHP'deki devlet patentli milliyetçilik adına derin anlam sorunları ortaya çıkartıyor. AK Parti'nin dayandığı güçlü ekonomik dinamiklerin üzerine ilave ettiği kitlesel bir sosyolojisi var. MHP bu ekonomik dinamiklere uzak durduğu için sosyolojik yaşam alanı da daralıyor. Açalım. AK Parti, ticaret sermayesini yeni elitlere dönüştürebilmek için reel sektöre, yani sanayi sektörüne adeta savaş açtı. Elinin altındaki devletin ekonomik araçları ile ancak rant sektörü üzerinden kendi iktidar şebekesini oluşturdu. Sanayi sektörü, uzun bir deve kervanının en öndeki merkebi takip etmesi gibi inşaat ve finans sektörünü izlemek zorunda kaldı. Rant sektörü ile sanayi sektörü arasındaki çatışma bugün Erdoğan-Davutoğlu ikiliğine daha çok da Erdoğan'ın TÜSİAD, Doğan Medyası ve “paralel yapı” polemiklerine malzeme oluşturuyor.
MHP, siyasetin bu en gerçek yüzünün çok uzağında, kısır bir alana hasrolmaya çok eğilimli bir liderlik rekabeti ile oyalanıyor. Çıkış bu soruda: Kızılelma neresi? Bulmak için önce aramak lâzım. MHP'de bir Kızılelma arayışı var mı?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
8.11.2025
7.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
21.10.2025
19.10.2025
16.10.2025