Ümit KIVANÇ
Korona virüsü ya da bilimsel adıyla Covid-19’un “demokratik bir virüs” olup olmadığını tartıştığı yazısında Evren Balta, “Dünya bu krize çok şansız bir döneminde yakalandı,” diyor. “Siyasetçilerin kamu baskısını takmadan kafasına göre takıldığı, gerçekliğin sorgulandığı, bilimin söz oluşturmada önceliğinin geniş kitleler açısından tartışılır hale geldiği, kurumların güvenilirliğinin zedelendiği ve içlerinin boşaltıldığı, sorumluluk ile siyaset arasındaki bağın koptuğu, küresel işbirliğinin azaldığı bir dönem bu.” Ona göre, “olağanüstü kutuplaşmış siyasal sistem”, “siyasî iktidarın yaptığı her şeyin otomatik olarak yanlış olduğunu düşünenler”, “her tür salgının Rockefellerların evlerinin alt katındaki labarotuvarda yapılan bir sosyal deney olduğunu iddia eden ve her şeyi hafife alan kitleler” ve “elinde akıllı telefonla, duyduğu her bilgiyi gerçek sanan, hayatını endişe etmek ve endişeyi ancak biliyormuş gibi yaparak geçirebilen milyarlarca insan”ı, manzaranın tamamlayıcıları olarak bunların yanına katmak gerekiyor. Şu soruya varıyor, Evren’in ardarda dizdiği olgular: “Herhangi bir salgın, gelişip serpilmek için bundan daha mümbit bir iklim bulabilir miydi?”
Sahiden, bulabilir miydi?
Buna karşılık, insanlığın hiç azımsanmayacak kısmının, bu zamâne kusurlarından epeyce uzak, akıl-mantığa, sistemli ve bilimsel çalışmaya, belki daha önemlisi, dayanışma ruhu ve fikrine yakın olduğu da böyle afet hallerinde ortaya çıkıyor. Virüs salgını haberlerinin hemen hepsinde, insanlığın iki yüzü birarada seçilebiliyor. Diş geçirebildiği kimseye herhangi hak-hukuk tanıma niyetinde olmayan, servet ve kudret sahibi, büyük şirketlere ve büyük silahlı güçlere hükmeden muktedir zümre bir yanda, yaşamaları ancak başkalarının sunacağı çare ve imkânlara bağlı olan, kendilerine bunların sunulup sunulmayacağını bilemeyen, zaten yoksunluk içinde sürdürdükleri yaşamlarının ortayerine koca kaya gibi yuvarlanmış varoluş endişesinin altında ezilen geniş kitleler öbür yanda.
Hastaları iyileştirmek, virüse çare bulmak için didinen, yardıma muhtaçlar için koşuşanlar, afet halinin getirdiği doğal sonuç olarak, muhtaçların, kudretsizlerin safında. Olağan zamanda muktedirlerin hizmetindeler ve onlarla birtakım ayrıcalıkları paylaşabiliyor ya da bunların benzerlerine ulaşmayı hayat gayelerinden sayıyorlar, ancak böyle durumlarda, aksi davranış varoluşlarının inkârı olacağından, toplumsal iktidarın paylaştıkları kısmını kudretsizlerin hizmetine tahsis ediyorlar. Kısmen, diyelim yoksul ülkelerden ülkelerine akan göçmenler, sığınmacılar konusunda kapanmacı totaliter muktedirlerle ve destekçi kitleleriyle aynı yaklaşımı paylaşabilirler. Ancak çaresizlik içerisinde kendilerini çürük botlar üzerinde çoluk çocuk Akdeniz’in dalgalarına teslim eden, silahlı muhafızların şiddetine mâruz kalmayı göze alarak sınırlardaki dikenli telleri yarmaya kalkışan, yüksek duvarlara tırmanmaya çalışırken düşüp ölen insanlara yönelik hassasiyet de yine alt orta sınıftan üst orta sınıfa uzanan bu kesim içinde büyüyor, yayılıyor, etki ve etkinlik yaratıyor. Ve ne muktedir ne iktidarsız olan bu kesimi ikiye bölüyor.
Öyle görünüyor ki, tepedeki “yüzde bir”in “en alttakiler”e yapabileceklerini bu geniş orta sınıfın ne kadarının kapanmacı otokrasilerin kitle desteğine katılacağı, ne kadarının hak-hukuklu, adaletli, görece eşitlikçi dünya için saf tutacağı belirleyecek. Zira “en alttakiler”in geleceği, önümüzdeki yılların en hayatî konularından biri olacak ve bugünün koşullarında, bütün ezilenleri yeni bir toplum tahayyülü peşinde biraraya getirebilen, harekete geçirebilen, kendini dönüşümün öznesi kılabilecek bir hareket yok. Bugünkü göçmen akınının ortaya çıkardığı manzaralar, yakın geleceğin insânî felaket hallerinin fragmanları sayılabilir.
FOTOĞRAF KARESİNDEKİLER
Kabul edelim ki, Ankara’nın bir nevi şantaj malzemesi olarak kullanmak maksadıyla özel olarak sınıra yığdığı müstakbel mültecilere karşı Yunanistan sınırına Frontex’in savaşçı muhafızlarını dizen Avrupa, salgın karantinası yüzünden “kapanan” şehirler ve ülkelerle aynı fotoğraf karesine oturabiliyor. Hepsinden bir tecrit fikri ve başkasını istememe ve yabancıyı uzak tutma kaygısı fışkırıyor. Tercih sonucu veya zorunlu; fışkıran bu.
Bu noktada belki gelişmiş ülkelerin kendi içlerindeki “en alttakiler”i konu etmek yakışıksız görünebilir. Değil. Eşitlikçi toplumsal muhalefet hareketlerinin, özellikle sosyalistlerin bir türlü gündemlerine alıp gereken ciddiyeti göstermedikleri olgu, yoksulların, “emekçilerin” giderek artan bölümünün güncel kapitalist ekonomi ve teknoloji için “yararsız-gereksiz” hale gelişi, pek yakın geleceğin en büyük güncel sorunlarından olacak.
Salgın bağlamında Evren Balta, toplumda genel sağlık sorunları varsa ayrıcalıklıların da bundan bağışık kalamayacaklarına işaret ederken, “Kapınıza gelen postacı sağlıklı değilse siz nasıl sağlıklı kalabilirsiniz?” diye soruyor. Ancak bu soru, ilk bakışta tuhaf, ama hakikiliği giderek görünür hale gelen, can acıtıcı bir başka soruyu doğuruyor; meşum soruyu: Postacıya ihtiyaç var mı hâlâ? Amazon’un drone ile evlere paket servisi yapacağı yollu haberleri okurken silik gölgeleri aklımızdan geçiyor belki, bu yöndeki soruların. Yaşanan teknolojik gelişmenin yönü, hızı ve çapı siyasî tartışmanın aslî konularından olamıyor, ne yazık ki.
GEREKSİZ-YARARSIZLAR
Yalnız emekçilerin gelişen teknoloji tarafından ekonomi-dışı bırakılacak kısmı değil, gereksiz-yararsız görülüp dışlanacak olan. Birilerinin ekonomi-dışılığı, “maksimum kâr” âlemi için gereksizliği, yararsızlığı konu edildiğinde ilk akla gelen, ama insanlığın hatırı sayılır bölümü birtakım insanca kaygıları hâlâ taşıdığından sözü edilmeyen mâlûm kesimi kastediyorum: Yaşlılar. Maalesef virüs salgını yaklaşan tehlikeye fazla acımasızca ışık tuttu. Virüs en çok yaşlıları öldürüyor. Bağışıklık sistemleri başka nedenlerle zayıf düşmüş olanlarla birlikte. Bu, şimdiye kadar “gereksiz nüfus”u ekonominin sırtından atmayı kimbilir kaç defa aklından geçirmiş yerleşik düzen iktisatçıları ve CEO’lar şunlar bunlar tarafından tam anlamıyla “Allah’ın lütfu” olarak görülmüyor mudur? Birilerinin zihninde, “hazır başlamışken…”li müstakbel girişimler şekillenmiyor mudur? Ekonomiye gereksiz herkesin, imha edilmeseler bile hayatın dışına itilmeleri, “ekonomi”nin onlara bakmakla sorumlu olmadığı, kapitalizmin temel önermelerinin kaçınılmaz kabûlü, mantıkî sonucudur aslında. Bunun şimdiye kadar açıkça savunulamayışının kapitalizmin içerdiği herhangi bir insancıllıkla ilişkisi yok, her egemenliğin bir ölçüde toplumsal rıza üretmek zorunda oluşuyla ilgisi var. Emekli maaşı kapitalist toplum için ancak yüktür. Bunun gibi müesseseleri işçi-emekçi hareketleri türlü mücadelelerle dayatıp kabul ettirdi, “sosyal devlet” mücadelenin sonucu uzlaşma ile şekillendi. Kapitalizmin egemenlerinin fırsatını buldukları anda her türlü sosyal devlet kurumunu ortadan kaldırışlarına bizzat şahit oluyoruz.
Virüs salgını tedbir olarak iki temel insan davranışını zorunlu kılıyor: Bireylerin, en fazla ailelerin evlerinde birbirinden tecrit edilmesi ile acil tedavi için seçmek zorunda kalındığında yaşlıların gözden çıkarılması. Hastanelere hasta hücumu karşısında doktorlar savaş zamanlarına özgü kararlar vermek zorunda kalıyorlar. Önlerindeki iki kişiden yalnız birini kurtarabileceklerse genç olanı seçiyorlar.
Bunlar bu şartlarda zorunlu kabul ediliyor. Oysa elbette ABD, Almanya, Fransa gibi devletler beraberce el atsa, İtalya’da iki haftada -Çinlilerin yaptığı gibi- beş-on sahra hastanesi kurulabilirdi. Salgının henüz yaygın olmadığı ülkelerden doktorlar, sağlıkçılar ihtiyaç neredeyse oraya yönlendirilebilirdi. Başta ABD başkanı koltuğuna oturması gelmiş geçmiş en büyük rezaletlerden biri olan küstah, şımarık dalaveracı, sorumsuz otokrat özentilerince tukaka edilen uluslararası kuruluşlar, Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler bu işlerde hayatî roller oynayabilirlerdi. Oynayabilirler de.
Ancak bunun için bambaşka “devlet felsefeleri”, başka türlü toplumsal tahayyüller, değerler, insan haysiyeti kavramı etrafında şekillenmiş hayat gerekiyor.
Umut edebiliriz ki, salgının yolaçtığı afet hali, evlerine kapanmış insanlarda bu tür hayalleri uyandırabilir, besleyebilir. Böyle olursa bundan ne sonuç doğar, gerçekte dünyadaki düzenin motoru olan dinamik, becerikli orta sınıf kadrolar ağırlıklarını ne taraftan yana koyar? Büyük ölçüde dağıtılmış, “vazgeçilmez emek unsuru”nu temsil edip etmedikleri şüpheli hale gelmiş emekçi sınıf örgütleri birden başka türlü bir uyanışa geçer ve henüz ekonomide hesaba katılması gereken bir rol oynayabilen geniş emekçi kitlelerinin desteğini ve enerjisini yeniden kazanabilirler mi? Yeryüzünün “alttakiler”i, “işçi sınıfı” gibi, günün koşullarına göre fazla dar kaçan bir tanım yerine, “dünyanın ezilenleri” gibi bir anlamla doldurmaya çalıştıkları yeni bir kimliğe kavuşup, zaman zaman giriştikleri haysiyet mücadelelerini topluca radikal değişim uğraşına dönüştürebilirler mi?
Uzak gelecekten bahsetmiyoruz. Virüs salgını dolayısıyla yaratılan ortamı, bir defa daha tekrar edeyim, “Allah’ın lütfu” sayacak gayet güçlü ve kötü niyetli bir zümre, “insanlık”ın “gereksiz-yararsız” -ve tabiî toplumsal yükler getiren, mesele çıkaran veya çıkarabilecek olan- kısmından kurtulmak için, ıskartaya çıkarılacak olanı seçmenin doğallaştığı, bireylerin artık “toplum” bile oluşturamayacak şekilde tecritli yaşadığı ortamdan “normal zaman”a uzantılar çıkarmak için uğraşacaktır.
Büyük ihtimaldir ki, karantinadan çıktığımızda döneceğimiz ortam, her şeyiyle, evlere kapanırken bıraktığımız yer olmayacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024