Zeki ALPTEKİN
Postpandemi döneminin ekonomik paradigmasının anatomisine giriş
Bugünlerde, ekonomi politiğin geleceğini ilgilendiren olağanüstü gelişmeleri yaşıyoruz. Bunu, ABD başkanı Joe Biden geçenlerde „we have a deal“ cümlesi ile Cumhuriyetçilerle ülkenin geleceğine ilişkin ulaşılan konsensüs dolayısiyle dile getirdi. Türkiye’yi de ilgilendiren bu gelişmelere ve bunun etrafında boyutlanan tartışmalara ülkemizde ne yazık ki hak ettiği önem atfedilmiyor, boyutları gerektiği şekilde anlaşılmıyor. Aşağıdaki incelememiz bu konudaki eksikliği kapatmaya bir katkı yapmayı amaçlıyor.
Söz konusu olağanüstü gelişmeler, ABD’de Biden ile birlikte pandemi şartlarında başlatılan aktüel insiyatifin boyutları ve küresel planda olası etkileri ya da sonuçları ile ilgili. Görünen o ki içeriği, kapsamı ve uygulamadaki hızı ile ABD ekonomi politikasında yeni bir aşama, yeni bir paradigma ile karşı karşıyayız. Bunun içeriğine geçmeden önce pandemi ile oluşan krizin üstesinden gelmek üzere sunulan programın sayılar itibarı ile ekonomik boyutlarına kısaca göz atalım:
2020 yılında Trump döneminde 1,9 trilyon Dolar olarak tespit edilen Covid programının (CARES) -ki bu, ABD Gayrisafi Yurtiçi Hasılasının (GSYH) %10‘una denk geliyordu- bu sefer gelecek 10 yıl için 4,5 trilyon (toplam olarak GSYH’nin %25‘si) olarak, öncelikle büyük oranda merkez bankası FED’in çıkaracağı tahvillerle -son tahlilde ise vergilerin yükseltilmesi yolu ile- finanse edilmesi planlanıyor. Pandemi krizinin ve uzun vadede sonuçlarının bertaraf edilmesinin finansiyel çerçevesi kabaca böyle. Ayrıntılarına yeri geldikçe değineceğiz.
Tarihte, 30‘lu yıllarda Franklin D. Roosevelt ile başlayan ve uzun yıllar süren Keynesçi paradigma, 80‘li yıllarda onun yerine geçen Ronald Reagan’la birlikte ortaya çıkan ve 70‘li yılların stagflasyon sorununa çözüm“ olarak yatırımcılara vergi kolaylıkları, deregülasyon, sosyal devlette kısıntılar ve sıkı para politikası vb. gibi çizgileri ile belirgin hale gelen -daha sonra ise eşyanın tabiatına uygun olarak neoliberal politikalara evrilen- monetarist paradigma, özellikle sermayenin belirli bir kesiminin Çin ve Uzak Doğu ülkelerine kayması, üretimde verimliliğin düşmesi vb. gibi gelişmelerle birlikte son tahlilde işlemedi, hedefine ulaşamadı, ekonomiyi durgunluktan kurtaramadı, toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirdi.
Ekonomi politikada yeni paradigmanın, eskisi içinde gelişip çıkması için sanki bir COVİD-19 krizinin ve Trump katastrofunun yaşanması gerekiyordu! Öyle ki, eski paradigma şimdi yerini, adeta 30‘lu yılları hatırlatırcasına, Bidenomics olarak adlandırılan ve dünyayı da etkileyecek olan yeni bir ekonomi politikasına bırakıyor. Pandemi şartlarında mümkün, potansiyel bir gelişme olarak kapitalizmin ileri gelişmiş ülkelerinde benzeri bir ekonomi politikanın ortaya çıkabileceğine ilişkin tespitlerimizi yakın geçmişte şu şekilde yapmıştık:
„Krizin aşılmasına yönelik olarak (çöken) iç ekonomileri ayakta tutmaya, kurtarmaya yönelik politik reflexler, ister-istemez (tarihin bir cilvesi olarak), kendi içinde geliştirdiği bir otomatizmle, bizim genel bir tabirle Keynesyanizm olarak nitelediğimiz, günümüze ilişkin içeriği ile sosyal devlet komponentleri ağırlıkta olan bir karşıtına dönüştü. Bu, özellikle neoliberal ekonomi anlayışının en militanca, en ideolojik uygulandığı ülkelerde bile -ABD'de ve İngiltere'de- „şartların zorlaması“ ile gündeme geldi..
Corona krizinden çıkış, popülizm sürecinden çıkışa denk gelecek anlaşılan. Neoliberal ekonomi politikaları, çevreciliği dıştalayan, tek taraflı bir küreselleşme ve popülizm üretti. Şartların zorlaması ile yeniden keşfedilen sosyal devlet ilkesi, Keynesçi ekonomi-politikalar, daha adil ve ekoloji ağırlıklı bir küreselleşmenin oluşmasının, popülizmin tarihe karışmasının kilometre taşları olacak görünüşe göre ..“[1]
Görünüşe göre yaşadıklarımız -herhangi bir „aksilik““ olmazsa- yaşayacaklarımız da bu yönde! O halde nedir bu Bidenomics’in sac ayakları, nelere dayanıyor?
Bidenomics’in 3 payandası
Çok yönlü olan Biden’ın programı sendikaların da desteğini alma amacında, ekolojiyi önemsiyor (Paris antlaşmasının tekrar imzalanması), öğrencilerin borçlarının hafifletilmesini, göç olgusunu vs. kapsıyor. Bu vb. noktalarda programın sac ayağı olarak 3 nokta göze çarpıyor:
1. Parasal yardım (borç değil, hibe)
Her haneye 1 400 Dolar „şemsiye“ para; özgün işsizlik ve sağlık yardımı ve başlangıçta belli bir zaman için öngörülen, ama ABD tarihinde ilk defa büyük bir ihtimalle sürekli olarak verilecek olan „Çocuk Parası“ – yıllık 3 000-3 600 Dolar arası! Bu yardımlar herhangi bir şekilde bir işte çalışıyor olma şartına bağlı olmayıp hane halkı için aslında bir nevi „temel gelir“ (basic income) olarak görülebilir.
2. Sağlık, bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılması
Çıkarılan altyapı yasası gereğince yaşlıların ve özürlü insanların evlerde bakımının finansmanı için her yıl milyarca Dolar öngörülüyor. Bu alanda ileri boyutlarda işyerlerinin yaratılması bekleniyor.
3. Yatırımlar
Bunlar hem devletin yapacağı direk harcamaları (yatırımları), hem de özel girişimcilerin yatırımlarını desteklemek amacı ile oluşturulacak insiyatiflerin harcamalarını oluşturuyor. Bu noktada da milyarlarca Doların bilimsel araştırmalar, ekolojik enerji edinimi için alt yapının oluşturulması, var olan alt yapının geliştirilip dönüştürülmesi, yolların ve köprülerin
bakımı ve yenilenmesi ile su dağıtım sistemindeki kurşun boruların yenilenmesi, geniş bandlı ve daha hızlı bir internet sistemi ile iki de bir „çökmeyen“ bir elektrik tedarik sisteminin kurulması gibi projeler için harcanması planlanıyor. Son iki nokta için yatırım miktarı 100 milyar Dolar olarak öngörülüyor. Tüm bunları aşağıdaki tabloda özetleyelim:
???????
Biden öngördügü altyapı paketini önceden 2,3 trilyon Dolar olarak planlamıştı, ancak Cumhuriyetçi senatörlerle yapılan görüşmede 8 yıl için 1,2 trilyon Dolar da uzlaşılabildi. Bu paketin finasmanı için bir dizi tedbirlerin yanında vergi kaçırmayı önleme yolu ile 100 milyar Dolarlık bir kaynak yaratılabileceği tahmin ediliyor.
Bu tür „fiziksel“ altyapı tedbirlerinin yanısıra bir de -ayrı bir paket halinde- Demokratlar „human infrastructure „ başlığı altında ABD tarihinde bir ilk olarak Çocuk Parası, sağlık hizmetlerinin sağlanması, işsizlik sigortası gibi sosyal devleti ete kemiğe büründürme tedbirleri ile (bunun için tahmin edilen miktar 1,8 trilyon Dolar) global ısınmaya karşı, ekonominin dekarbonize yapılandırılması (Green economy) gibi tedbirleri kapsayan önerileri Kongre’den geçirmeye çalışacaklar.
Tüm bu faaliyetlerin sonucunda yıllardır gittikçe küçülmüş olan kamusal yatırımların Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payının tekrar hissedilir bir şekilde yükselmesi bekleniyor. Özetle tedbirlerde „özel sektör yeterince yatırım yapmazsa, hükümet ya da kamu bu konudaki eksikliği tamamlayacaktır“ eğilimi göze çarpıyor. Kamusal altyapı yatırımlarının özel sektörün yatırımlarını tetikleyeceği düşünülüyor. Bu ABD’nin 1929 krizinden sonra tanıdığı bir tecrübe..
Özel ve kamusal insiyatifler, araştırmalarda, ürün inovasyonu konusundaki çalışmalarda elele gidiyor. Enerji sektöründe temiz enerjinin 2035 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarının ve nükleer enerjilerin geliştirilmesi ile sağlanılması ve böylelikle karbon salınımının azaltılması planlanıyor. Özetle (genişletilmiş) yeniden üretimin koşulları sağlamlaştırılırken varolan işyerlerinin korunması ve geliştirilmesi, yenilerinin yaratılması tasarlanıyor. Burada Reagan döneminin paradigmalarına ters olarak yatırım programı herhangi bir vergi kolaylığı ile teşvik vs. gibi yöntemlere değil, problem çözme odaklı olarak yatırımları aktif ve bilinçli olarak ARGE ve ekolojik enerji gibi belli sektörlere yönlendirmeye dayanıyor.
Bidenomics’in üretim aparatının modernizasyonu yolu ile dinamik ve küresel olarak rekabetçi bir inovasyon sektörü yaratılırken iç ekonomide de daha fazla istihdam ile birlikte toplamda yaratılan zenginliğin, ekonomik refahın („adil“) dağılımı hedefleniyor. Bu bir yerde ücretlerin yükseltilerek iç talebin desteklenmesi anlamına da geliyor. Bu noktada özellikle istihdamın taşıyıcısı olan iç ekonomiye yönelik şirketlerin, mesela en fazla istihdamın oluşacağı tahmin edilen Care Economy sektörünün desteklenmesi var. Bununla kitlesel üretim merkezlerinde otomasyon nedeniyle kaybolan işyerlerinin telafisi amaçlanıyor.
Öte yandan Biden konseptinde, küreselleşme ile birlikte yurtdışına (Uzak Doğu) kayan sermaye ve Çin’in „dünyanın fabrikası ya da tezgahı“ olması gerçeğinin karşısına „ABD'nin dünyanın idee, fikir fabrikası“ olma stratejisi koyuluyor. Bu konudaki somut dayanak: Dünyanın en iyi araştırmacı üniversiteleri, enstitüleri ve evrenin dörtbir yanından gelen ve bu ünitelerde toplanan yetenekler! Bu konuda zaten var olan potansiyel, software, hightech üretimi, ilaç ve biotech sektörlerinde sürekli inovasyonlar yolu ile dünyanın hiçbir ülkesinde bu şekli ile olmayan bir küresel rekabete dayanıklı „bilim, ideeler fabrikası“ hayalini gerçek kılabilir.
Böylesi sektörler tabii ki küresel (export) yönelimli, döviz getiren, iç istihdam açısından pek belirleyici olan sektörler değil! Ancak burada yaratılan katma değerlerin adilce dağıtımı ile konut sorununun çözülmesi, okullar, beslenme ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi yolu ile geniş kitlenin refahtan pay alması, Avrupa’dan tanıdığımız sosyal devlet fonksiyonlarının yerine getirilmesinden başka bir şey değil. Özetle Bidenomics, export sektörünü üretim aparatını modernize ederek üretken yaparken, aynı zamanda ulusal ekonomiye yönelik sektörleri de ihmal etmeyerek yaratılan zenginliği paylaştırmak istiyor. Bidenomics’in geleceğe yönelik vizyonu bu! Bu vizyon ne derece gerçekleşecek, bunu zaman gösterecek
[1] Z. Alptekin, Corona Krizi ve Sonrası: www.marmarayerelhaber.com/zeki-alptekin/93110-corona-krizi-ve-sonrasi
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları


























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
13.04.2025
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023