Ayşe HÜR
NARİN GÜRAN CİNAYETİ VE KOLEKTİF TRAVMA
9.09.2024
191
Türkiye halkı (85 milyon desem yeridir) 20 gündür Narin Güran cinayetine kilitlenmiş durumda. Bugüne dek sosyal medyaya girmemiş olanlar girdi, birbirinden vahim cinayetlerde, insan hakkı ihlallerinde istifini bozmamış olanlar, Narin için şiirler yazdı, edebi metinler döşendi, klipler çekildi, müzikler bestelendi. Bir anlamda Narin Güran "ulusun" "seçilmiş travması" oldu. Gözyaşları sel oldu, insanlar üzüntüden helak oldular. Samimiyetlerinden en ufak bir şüphem yok. Sadece bu gerçekten çok farklı bir durumdu. Rabia Naz, Leyla Aydemir, Gina Mercimek, Eylem Durak gibi hepsi de korkunç çocuk cinayetlerinde bunun yanına bile yaklaşamadı sosyal farkındalık. Sadece buna dikkat çekmek istedim.
Benim tavrımı merak edenler olabilir. Duygusal olarak neler yaşadığımı anlatıp, ne kadar merhametli olduğumu ispatlamaya girişmeyeceğim, sosyal medyada da girişmedim. Burada hiç yazmadığımı farketmişsinizdir. Twitter'da olanlar da Narin Güran ile ilgili özgün bir mesaj yazmadığımı, sadece insan hakları mücadelesini yaşam tarzı edinmiş arkadaşlarımın paylaşımlarını RT'lediğimi, yorumladığımı görmüşlerdir. Özgün paylaşımlarım ise iktidarı, jandarmayı, patriyarkayı vs hedef almıştır. Bu yazı bu konudaki ilk açıklamam.
Çünkü daha ilk günlerde Narin'in yaşamadığını hissetmiştim. Düzenli bir "adli tıp" dizisi izleyicisi olarak bu tür olaylardaki "kötücül algoritma"yı biliyordum çünkü. İlk 24 saat içinde sağ olarak bulunmadıysa, ihtimal sıfıra yaklaşıyor. Aramayla görevlendirilenlerin konunun uzmanı olmadığını (hele de o sakil jandarma komutanını) görünce ölüsünün bile kolay bulunmayacağını anladım. Sonra ailenin soylarını Fatih'in hocası Molla Gürani'ye bağladığını öğrenince, "bu cinayet hiç çözülmez çünkü önemli bir cemaatin kutsallık halesine halel getirir" dedim, bunu da Twitter'da yazdım.
Ancak sizleri bilmem ama Narin'in sevilen bir çocuk olduğunu da hissetmiştim. Bir kere çok sayıda tekil fotoğrafı vardı, bu önemlidir. (Daha sonradan da babasının sevgili kızı olduğunu öğrendik. Sekiz oğlana karşılık tek kız çocukmuş.) Bu fotoğraflarında (biri hariç) mutlu, gülen bir çocuk görüyorduk. Düğünlerde, özel günlerde şık giydirilen, şarkı söyleyip dans eden bir kız evlat vardı. Dolayısıyla cinayet "saiki"nin, motivasyonunun (neden demiyorum, çünkü hiç bir şey cinayet "nedeni" olamaz) sevgisizlik değil, bir başka "şey" olduğunu düşünmüştüm. Sorunlu biri olduğu anlaşılan abinin Narin'i kazara veya abinin birlikte köpeklere işkence yaptığı erkek arkadaşıyla bir yanlışına şahit olduğu için kasten öldürmesi ve geleneksel ailelerin en az sevdikleri "erkek evladı" dahi, en sevilesi kızlarından daha fazla "kollamaya" programlı olmaları yüzünden, cinayeti bir şekilde kendi aralarında örtbas etmeyi planladıklarını, fakat yerel basının bir şekilde konuyu sosyal medyaya taşıması yüzünden ve mucizevi biçimde Narin'in birden "85 milyonun kızı" haline gelmesinden dolayı bunu kotaramadıklarını düşünmüştüm.
Bana üzüntüsü samimi gelen tek kişi olan babanın olayı sonradan öğrendiğini ama öğrendiğinde artık planı yürürlüğe koymuş olan ailenin en güçlüsü, muhtemelen lideri olan amcayı ve elbette oğlunu okkanın altına sokmamak için bu senaryoya evet demek zorunda kaldığını kurgulamıştım. Gerçi ailenin daha önce de engelli bir kızı kaza ile(?) ölmüş, otopsi raporu bile alınmadan gömülüvermişti. Ancak bunun ille de kriminal bir şey olması gerekmiyordu. "Doğal seleksiyon" olarak görülmüş olabilirdi.
Küçük bir ihtimal de, çıkar çatışmaları yüzünden (çünkü üzerinde oturdukları araziler birden büyük değer kazanmıştı ve imar meseleleri yüzünden birileri ölmüştü zamanında) aile içinde veya aile dışındaki bazı çevrelerin şantaj amacıyla kaçırdıkları vardı listemde. Ama sevgisizlik, ensest, yasak aşk, namus cinayeti gibi senaryolar hiç aklıma gelmedi. Belki de fazla safım.
Henüz cinayetin motivasyonu değil ama failler aşağı yukarı kesinleştiği için sosyo-politik analizler ile zehirlerini AKP-HÜDA PAR'lı, Menzilci, Kuran kursçu (Narin'in ölü bedeni Elifba'sı ile konmuş çuvala) Kürt muhafazakarlığı ve aşiret yapısına boşaltıyorlar. Hatta bazı gazeteciler artık duyumlara mı dayanıyor bilmiyorum, Tavşantepe mahallesindeki şüpheli ölümlerden bahsediyorlar, hatta tam bir nüfus sayımı yaparak, nüfusta sağ görünenlerin yaşayıp yaşamadığının tespitini öneriyorlar.
Bazıları Palu Ailesi'nin Kocaeli'ne yerleşmiş Ordulu bir aile olduğunu hatırlatarak, "suçlu coğrafyalar değil patriyarkadır" diyerek işin diğer kısmını by-pass etmeye çalışıyor.
Ayrıca, geri gelse ilk olarak muhaliflerin idam edileceğini bildikleri halde idam cezası gelsin diyenler mi istersiniz, "suç bireyseldir" diyecek kadar liberalken Tavşantepe'yi bombalarla imha etmek lazım diyenler mi...
Diyebilirsiniz ki bu kaçınılmaz bir durum. İnsanların kime, neye, ne zaman, hangi duygularla ne ölçüde üzüleceklerini, kızacaklarını, neyi çözüm olarak göreceklerini belirleyemeyiz. Doğru. Ama bu olayda benim gördüğüm başka bir etki işin içine girdi: Sosyal medya görünürlüğünün, fenomenliğinin cazibesi... Belki de tümüyle yanılıyorumdur, o yüzden "saikler" konusunu burada keseyim.
Endişem, büyük bir çoğunluğun, bu travmatik olaya gösterdikleri bu yoğun tepkiyle, içlerindeki tüm merhamet ve öfke duygusunu tüketmiş olması. Zaten birkaç atımlık barutları varken bir seferde hepsini harcamış olması.
Daha önce verdiğim "dramatik tiyatro-epik tiyatro" örneğindeki gibi, olay bir şekilde sonlandıktan sonra (katiller tespit edilip, yargılanıp şu veya bu cezalara çarptırıldıktan sonra) içinde bulundukları duygusal yorgunluğun da etkisiyle, "görevimi mükemmelen yaptım, benden bu kadar!" deyip; aksi olursa "ne yaparsak yapalım düzen değişmiyor, niye kendimi bunlar için parçalayayım?" diyerek eski steril gündemlerine döneceklerin sayısını tahmin bile edemiyorum.
Geride yine insan hakları mücadelesini yaşam biçimi haline getirmiş, dünyada ve ülkemizde yaşanan envai çeşitteki sayısız trajedinin farkında olan, bu yüzden de dramatik tepkiler vermek yerine rasyonel tepkilerle konununu analizini yapmaya çalışan bir avuç insana kalacak "görev"...
Umarım yanılıyorumdur.
Yazarlar
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016